9 — Din, mevcut olan ile yetinmek, kanaatkarlık, acı çekmek, müsavatsızlıkları benimsemek imiş. Bir cemiyetteki mevcut fikirleri kalıplaştırmak imiş. Sınıf farklarının azaltılması, istismarın önlenmesi için daha iyi bir hayata kavuşmayı önlermiş. Bu baskılar, Cehennem korkusu ile yapılmış. Acı çekenler, Cennetle avutuluyormuş. Fertlerin kişiliklerini öldürmüş imiş.
Cevap: Yukarıdaki maddenin sonunda bildirdiğimiz üç kaynaktan aldığı zehirleri, müslüman yavrularına aşılamak istiyor. Fakat, becerememiş. Bugün gençler, İslam kitaplarını okuyor. Dinini doğru olarak öğreniyor. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, (İki günün kazancı eşit olan, ziyan etmiş demektir. Müslüman her gün ilerlemelidir) buyuruyor. Bu emri işiten ve Resûlullahın halifesi hazret-i Ömer’in (İleri) emrini uzun uzun okuyan akıllı bir genç, ilerici geçinen bu cahilin yalanlarına elbette aldanmaz. İslamiyet, müsavatsızlıkları benimsemeyi değil, müsavatsızlıkları yok etmeyi, adaleti emrediyor. (Ben, âdil olan bir hükümdar zamanında geldim) hadis-i şerifi, kitapsız kâfirlerin adaletini bile övmektedir. Münavi’de ve Deylemi’de yazılı olan hadis-i şerifte, (Cennete önce girenler, âdil olan hakimler ve âdil olan hükümet adamlarıdır) buyuruluyor. Bu hadis-i şerif, acı çektirmeyi ve müsavatsızlığı mı, yoksa acı çektirmemeyi ve müsavatı mı emir ve teşvik buyuruyor? Okuyucularımızın vicdanı, buna elbette doğru cevap verecek ve kâfir yazarın sapıklığı ve kimlere hizmet etmek gayretinde olduğu iyi anlaşılacaktır.
İslamiyet, zekat vermeyi, ödünç vermeyi, yardımlaşmayı emretmektedir. Sınıf farklarını kaldıran bu emirleri yapanların Cennete gideceğini bildirmektedir. Cennete acı çekenler değil, acıyı verenden, yaratandan razı olanlar girecektir. İslamiyet, en iyi hayata kavuşturan, ilerici, dinamik bir dindir. İslamiyet, mevcut sınırları kalıplaştırmamış, ticaret, sanayi, ziraat ve harp tekniğinde günün şartlarına uyulmasında, yükselmek için her ilmi buluşun tatbik edilmesinde, devleti idare edenleri serbest bırakmıştır. Allahü teâlâ, insanların her bakımdan en üstünü, en akllısı olan sevgili Peygamberine bile (Ashâbın ile müşavere et! Onlara danış!) buyuruyor. İslam halifelerinin hepsinin müşavirleri, meclisleri, ilim adamları vardı. Danışmadan bir şey yapmaları caiz değildi. İbadetlerde hiç değişiklik, reform olamaz. Fakat, teknikte, dünya işlerinde ilerlemek, yükselmek emredilmiştir. Bunun içindir ki İslam devletleri, doğuda, batıda, her yerde, her konuda ilerledi. Bütün dünyaya önder oldu. İslamiyet, şahsiyet sahibi olmayı, fikir hürriyetini sağlayan bir dindir. Her bir müslüman, bütün dünyadan daha kıymetlidir.
Sonraki madde –> Din Uyuşukluğa Mı Sebep Olur?