Sual: Bulûğa ermemiş çocuğun erişkin kimselere imamlığı caiz midir?
Cevap: İlim sahibi olsa bile hayır.
Sual: Bazen mescide teşekkül etmiş cemaate rastlıyoruz. İmamın başı açık veya kolu kısa olabiliyor. Buna uymak yerine tek başına kılınabilir mi?
Cevap: İmam başını örtmeyi unutmuş olabilir. Takke bulamamış olabilir. Takkesiz kılmanın mekruh olduğunu bilmiyor olabilir. Remlî der ki, “İmamdan namazı bozacak bir şey tahakkuk etmedikçe, buna uymak kerahetsiz câizdir. İmam farz, müfsid ve vâciplere riayetkâr ise buna uymak câizdir. Nitekim sahâbe ve tâbiinden birçokları müctehid imamlardı. Halbuki mezhebleri muhtelif olmasına rağmen her imamın arkasında namaz kılarlardı. İmam sünnet ve mekruhlara riayetkâr değil ise, cemaat vâcip veya sünnet-i müekkede olduğuna göre, kerahat-i tenzihiyeye tercih olunur. Bir kimse fâsıkın veya bid’atçının arkasında namaz kılarsa cemaat fazîletine nâil olur. Bunların arkasında namaz kılmanın yalnız kılmaktan evlâ olduğunu gösterir. Lâkin verâ ve takvâ sahibi bir imamın arkasında nâil olduğu sevaba nâil olamaz. Salih başka bir imam varsa buna uymak mekruh olur. Böyle birisini imam yapmak da mekruhtur. (İbn Âbidîn)
Sual: 11-12 yaşındaki çocuğun, kendisi gibi çocuklara imameti câiz olur mu? Sahih olursa namaz bunlara farz olmadığından nafile şekline mi dönüşür?
Cevap: Çocuğun çocuğa imamlığı sahihtir. Büluğa ermemiş çocuk, farzları sahih bir şekilde yaparsa, sevabına nail olur. (İbni Abidin)
Sual: Çok öksüren bir kimsenin imamete geçmesi caiz olur mu?
Cevap: Câizdir. Kıraati bırakıp öksürür; sonra devam eder. Ama nefret veya bıkkınlık hâsıl edeceğinden imam olmaması iyidir. Çünki cemaatte nefret uyandıran kişinin imamlığı mekruhtur.(İbni Abidin).
Sual: Bir kimse, kendisinden hoşnut olmayan bir cemaate imam olsa, ama o meclisteki kimselerden imamlığa daha elverişli ise, imamlığı mekruh olur mu?
Cevap: Bir kimse kendisinden hoşlanmadıkları halde bir cemaate imam olsa bakılır: Eğer hoşlanmamaları o şahıstaki bir bozukluktan yahud kendileri imamlığa ondan daha lâyık olduklarından ise, imamlığı kerahet ile mekruhtur. Çünkü Ebu Dâvud’un rivayet ettiği bir hadis-i şerifte: «Kendisini sevmedikleri halde bir cemaate imam olan kimsenin namazını Allah kabul etmez.» buyurmuştur. O kimse haklı ise kerahet yoktur. Kerahet cemaatin üzerinedir. (İbni Abidin)
Sual: Hünsâ’nın [doğuştan çift cinsiyetli olanın] erkeklere imam olması câiz midir? Sonradan kendi isteği ile cinsiyet değiştiren erkeklerin erkeklere imam olması câiz olur mu?
Cevap: İmamla cemaattan her biri ya erkek, ya kadın yahud hunsâdır. Bunların her biri ya bâliğdir veyahud değildir. Bâliğ erkeğin imamlığı hepsine sahihdir. Ama kendisi yalnız misline uyabilir. Bâliğ kadının mutlak olarak yalnız kadına imamlığı kerahetle sahihtir. Erkeğe, kendi misline ve bâliğ hunsâya uyması sahihtir; fakat mekruhtur. Zira hunsânın kadın olmak ihtimali vardır. Bâliğ hunsânın, hunsâya uyması hakkında câiz ve câiz değil şeklinde iki rivayet vardır. Câiz değildir rivayeti kabul görmüştür. Çünkü kendisinin kadın, cemaat olan hunsânın erkek olması ihtimali vardır. Erkeğe uyması sahihtir. Kendi misline ve mutlak surette kadına uyması sahih değildir. Zira erkek olması ihtimali vardır. Bâliğ olmayan hunsâya gelince: Şâyed erkek ise kendi misline, erkek, kadın ve hunsâ olsun imam olması sahihdir. Erkeğe uyması mutlak surette sahihdir. Kadın ise yalnız kendi misline imam olması sahihtir. (İbni Abidin). Cinsiyet değiştiren kimse, önceden hunsâ ise, ameliyattan sonraki cinsiyetine itibar edilir. Değilse, bu hiç kimseye imam olamaz.