Sual: Cenaze defin edildikten sonra kabir telkini vermek lazım mı? Bazılar buna bidat diyorlar.
Cevap: Definden sonra [kabre ve kıbleye karşı ayakta durarak] telkin vermek sünnettir. Verilmese de olur denildi. Mecmau’l-enhür’de diyor ki “Öldükten sonra da telkin verilir denildi. Çünkü, ruhu ve aklı geri verilir ve yapılan telkini anlar. Şâfiî mezhebinde de böyledir. Telkin emir olunmadı, yasak da olunmadı, câiz değil diyenler de oldu ise de, yapılması iyi olur”.
Kabirdeki meyyite telkin yapmanın meşru olduğu Cevhere’de yazılıdır. Nuru’l-yakîn fi mebhasi’t-telkin kitabında, telkinin sünnet olduğu çeşitli deliller ile ispat edilmektedir. Cilaü’l-kulûb’de ve Galiye’de diyor ki: “Resûlullah “aleyhissalatü vesselâm”, definden sonra telkin vermeyi emretti. Kendisi de telkin verdi”.
Kadı-zadenin Birgivi vasiyetnamesi şerhinde telkinin nasıl verileceği uzun yazılıdır. Kabir suali olmayan kimselere telkin verilmeye lüzum yoktur. Sirac’da diyor ki “Bütün insanlara kabir suali olacağını, Ehl-i sünnet âlimleri söz birliği ile bildirmektedir. Sabi iken ölene de Cenâb-ı Hak, cevap vermesini ilhâm edecektir”. İbni Abdül-Berr ve İmâm-ı Süyuti “Mümin ve münâfık olan ehl-i kıbleye sual vardır” buyurdu. Buna göre, hazret-i Ömer’e kabir suali olduğunu ve verdiği cevabı bildiren haber doğru olmaktadır.
Süyuti’nin talebesi olan Muhammed bin Alkami, hicretin 929. senesi vefât etti. Hocasının Camiu’s-sagir hadis kitabını şerh ederken diyor ki “Kâfirlere kabir suali olmaz. Müminlerden 9 kimseye de sual olmaz: Şehit, düşman karşısında nöbette iken ölen, vebâ, kolera gibi bulaşıcı hastalıktan ölen, böyle hastalıklar yayıldığı zaman kaçmayıp, sabrederek başka sebeple ölen, Sıddîklar, baliğ olmayan çocuklar, Cuma günü veya gecesi ölenler, her gece Tebareke sûresi [ve Secde sûresini] okuyanlar ve ölüm hastalığında İhlas sûresi okuyanlara kabir suali olmaz. Peygamberler “aleyhimüsselâm” da, Sıddîklara dâhildir”.
Birkaç gün tabutta kalan mevtaya tabutta iken sual olmaz. Sual kabirde olur. Kadızade Ahmed efendi, (Feraid-ül-fevaid) ismindeki (Amentü şerhı)nde diyor ki “Kabir suali, bazı akaitten veya akâidin hepsinden, yahut çeşitli akâid ile amelden veya herkese başka şeylerden olur denildi”.
Müderris Muhammed Demir hafızın (İman ve İbadet) kitabı 1926’da basılmış ve diyanet reisliği tetkik heyetince tasdik edilmiştir. Bu kitapta diyor ki “Kabirde Münker ve Nekir meleklerine cevap olarak şunları ezberlemelidir: Rabbim Allahü teâlâ, Peygamberim Muhammed aleyhisselâm, dinim din-i İslam, kitabım Kurân-ı azimüşşan, kıblem Kâbe-i şerif, îtikatta mezhebim Ehl-i sünnet vel-cemaat, amelde mezhebim İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe’dir”.
Ahmed Asım efendi, Emali şerhinde diyor ki: “Bir kimseyi kurtlar parçalayıp yeseler yahut ateşte yaksalar, denizde çürüse, sual olunup, kabir azabını veya nimetini bulur. Kâfirlere ve tövbesiz ölen fasıklara kabirde azap yapılır. Hadis-i şeriflerde, (Kabir, Cennet bahçelerinden bir bahçe yahut Cehennem çukurlarından bir çukurdur), (Kabir azabından Allaha sığınırız), (Üzerinize idrar sıçratmayınız! Çok kimseye kabir azâbı bundan olacaktır) ve (Meyyit, ehlinin, evladının ağlamalarından azap duyar) buyuruldu. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, iki kabir yanında durup, (Bunlardan biri, idrar sıçramasından sakınmadığı için, diğeri ise, müslümanlar arasında söz taşıdığı için, kabir azâbı çekiyorlar) buyurdu”. Ölürken kaç yaşında olursa olsun, Cennette erkekler de, kadınlar da, hep 33 yaşında olacaktır.
Tavsiye Yazı –> Sefer-i Ahiret Risalesi (Seyyid Abdülhakim Arvasi)