Sual: Cin var mıdır? Bazı insanlar görmediğimiz şeye inanmayız diyorlar, bu küfür müdür?
Cevap: Melekler gibi Cinnin de varlığına inanmayan kâfir olur. Eski felsefecilerden bir kısmı, Kaderiye [yani mutezile] fırkasının çoğu ve zındıklar, Cin ve şeytanlara inanmadı. Cin, zeki dahi insan demektir. Şeytanlar da, kötü kimseler demektir dediler. Din kitaplarını okumayan ve İslam âlimlerinin sözlerini bilmeyen, elbette inanmaz. Fakat, Kurân-ı Kerîmde açıkça bildirildiği hâlde ve İslam büyüklerinin kitapları dolu olduğu hâlde, Kaderiye fırkasının inanmaması, şaşılacak şeydir. Çünkü bunlar, Kurân-ı Kerîme uyduklarını söylüyor. Demek ki bu kadar uymaktadırlar. Halbuki Cinnin var olması, akla uymayan bir şey değildir. Yani aklın reddedeceği bir şey değildir. Çünkü, Allahü teâlânın kudretinin yapamayacağı bir şey değildir. Bugün fen adamları, akıl ve din sahipleri, aklın imkansız demediği şeyleri reddetmiyor. Kurân-ı Kerîmde bildirilen şeylere, kelimenin açık ve meşhur mânâlarını vermek lâzımdır. Şeyh-i ekber [Muhyiddin-i Arabî] “kuddise sirruh”, Cinnin var olduğunu, şu âyet-i kerimeler ile gösteriyor:
1) Zariyat sûresinin 56. âyetinde meâlen, “İnsanları ve Cinnileri ancak, beni bilip itaat, ibâdet etmeleri için yarattım” buyruluyor.
2) Errahman sûresi, 74. âyetinde, Cinnin Cennete gireceği bildiriliyor.
3) Errahman sûresinin 31. âyetinde (Sekalan) buyuruyor ki (Ey insanlar ve cinniler!) demektir. Resûl-i sekaleyn, müftüyüssekaleyn, gavsüssekaleyn [yani, insanların ve cinnin Peygamberi, müftüsü, velisi] gibi isimler de, cinnin varlığını göstermektedir.
Kitaplı kâfirlerin hepsi, ateşe tapanlar, puta tapanlar, budistler, müşrikler ve Yunan filozoflarının çoğu ve tasavvuf büyükleri cinnin var olduğuna inanıyor. Süleyman aleyhisselâmın vak’ası da, cinnin varlığını göstermektedir.
Cinnileri anlatan âyet-i kerimelere, akıllarına göre, başka mânâ verenler mürted olur. Milel-nihal kitabında ve İmâm-ı Muhammed Birgivi’nin “rahmetullâhi aleyh” yazdığı Tarîkat-i Muhammediye kitabındaki fetva ve Akâid-i Nesefi şerhindeki açıklama, mürted olacaklarını bildirmektedir. Fetva şudur:
(Kurân-ı Kerîmin ayetlerine, kelimelerin açık, meşhur mânâları verilir. Bu mânâları değiştirerek, bâtınilere [İsmaililere] uyanlar kâfir olur).
Kul-euzü sûresi ve Cin sûresi, cinnin varlığını açıkça haber vermektedir.
[Bilgileri noksan bazı kimselerin, cinnileri hayal (illüzyon) sanarak, yok demeleri kıymetsizdir. Korkudan, göz önünde hâsıl olan hayaller, elbette yoktur. Fakat, bu hayalleri cin sanmak, cinden haberi olmamak demektir. Bir şeye yok diyebilmek için, o şeyi tanımak, kavramak lâzımdır. Tanımadan yok demek, çocukça laf olur. Bu gibilere, ilim adamı demek, yersiz olur. Bütün Peygamberlerin haber verdiği ve hele, Peygamberlerin en üstününün “aleyhi ve aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” çeşitli zamanlarda haber verdiği bir bilgiye, akla, tecrübeye dayanmadan, zan yolu ile çala kalem yok demek, ilim adâmına yakışır bir şey değildir. Cinne, meleklere, Cennete, Cehenneme hatta Allahü teâlâya inanmayanların biricik sözleri, (Kim gitmiş, kim görmüş. Var olsalardı görürdük. Görülmeyen şeye inanmak, abdallık olur) demeleridir. Gözün akla değil, aklın göze bağlı olması lazım sanıyorlar. Halbuki akıl, duygu organları üstünde bir kuvvettir ve hissedilen şeylerin doğrusunu, yanlışını ayıran bir hakimdir. İnsanlar, göze tâbi olsaydı, insanlık şerefi, gözün kuvveti ile ölçülseydi, kedi, köpek ve farenin insandan daha şerefli, daha kıymetli olması lazım gelirdi. Çünkü, bu hayvanlar, karanlıkta da görüyor, insan ise göremiyor. O hâlde, göremediğine inanmak istemeyen kimse, insanlığı, hayvandan aşağı düşürmektedir. Demek ki his organlarımız, aklın uşakları, aletleridir. Kumandan, hakim, akıldır. Akıl, görünmeyen, duyulmayan şeyleri reddetmediği gibi, yokluğu ispat edilemeyen ve anlaşılamayan şeylere de yok demez. Bunlara yok demek, akla uygun bir söz olmaz].
Cinnin varlığı, dinin açıkça bildirdiği bir şey olduğundan, inanmayan müslümanlıktan çıkar, hiçbir ibâdeti kabul olmaz.
Cin var mı, diye soranlara, acele cevap vermek icap eder. Çünkü, Cinnin var olmasında şüphe etmek, pek tehlikelidir. Cevap olarak, İslam âlimlerinin sağlam kitaplarından çıkardığım, aşağıdaki bilgileri, dikkatle ve insaf ile okumak ve doğru düşünerek, anlamak lâzımdır.
Tavsiye Yazı –> Doğru İtikad nasıldır?