Sual: Hazreti Osman “radiyallahu anh” hakkında ayet-i kerimeler nelerdir?

Cevap: Menakıb-ı Çihar Yar-ı Güzin kitabında diyor ki;

Osman “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin şanları ve şerefleri için nazil olan âyet-i kerimeler:

1) İslam dini yayılmaya başlayınca, her taraftan Araplar Medine-i münevvereye gelmeye başladılar. Mescid-i şerif dar olduğu için, gelenler yer bulamadığından sahrada çadır kurup, oturdular. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: “Her kim bu bizim mescidimizi, bir zra dahi büyültürse, Cennet onun içindir.” Osman “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri, ya Resûlallah! Benim malım ve mülküm sana fedadır. Ben kemter kulun [kölen] genişleteyim, dedi. Sonra kırk zra genişletti. Allahü teâlâ hazretleri, meal-i şerifi; “Allahü teâlânın mescidlerini, ancak Allaha ve ahiret gününe inanan, namaz kılan, zekat veren ve yalnız Allahü teâlâdan korkan kimseler tamir eder. Bu vasftaki kimselere Cennete götürecek amelleri yapmak lazım olur” olan Tevbe sûresi 18. âyet-i kerimesini gönderdi.

2) Allahü tebareke ve teâlâ hazretleri, müslümanlara, birbirinizle ittifak edip, mallarınızın bir miktarını vâcip ve bir miktarını tetavvu olarak Allah yolunda harc edin, buyurmuştu. Onlara, ittifaklarının neticesinin bereketinin nasıl olacağını ve onun sevâbının haddi [miktarı] ne kadar olacağını beyan buyurmuş, meal-i şerifi, “Müslümanlardan mallarını cihat veya daha başka hayırlı işler gibi, Allahü teâlânın gösterdiği yolda sarf etmeleri, bir taneyi tarlaya ekip, bundan 7 başak ve her bir başaktan 100 tane almaya benzer. Allahü teâlâ dilediği kimselere bu kat kat arttırmayı veya daha fazlasını kulun malını dağıtmasındaki ihlası nisbetinde, sevâbını 10, 70, 700 veya daha fazla katları kadar arttırır. Allahü teâlâ vasidir. Alimdir. Allah yolunda mal sarf edenler, sarf ettiklerinde men’ ve eza etmeyenler, Rablarının yanında büyük sevaplara kavuşurlar. Onlar için, ahirette korku ve dünya işlerinde üzüntü yoktur.” olan, Bakara sûresi 261, 262. âyet-i kerimeleri ile bildirmiştir.

Minnet, nimeti yad etmektir. Söylemek ve saymak yolu ile başa kakmak, o nimetin sevâbını kesmeye sebep olur. Bunun azı odur ki bir kimseye in’am ve ihsan eder. Sonra onu o kimsenin istemediği yerde yad eder. Veya onun akebinde bir söz söyler ki o kimseye hoş gelmez. Veya nice kere sana in’am ettim, hiç şükrünü etmedin diye söyler. Bir kimseye hiçbir şeyi vermemek, ona bir şey verip de, sonra minnet etmekle rencide etmekten iyidir. Zeyd bin İslam der ki: Babam bana dedi ki bir kimseye bir şey verdiğin zaman, böyle bilesin ki ona senin selamından bir nesne gönlüne gelir. Selamı ondan geri tut. Ta ki o nimet halas kalsın.) Ebû Esame’nin yanına bir kadın geldi ve dedi ki hakikat üzere gaza eden bir mertten bana haber ver ki bir okum vardı, ona vereyim. Ebû Esame dedi: Allahü teâlâ bulunduğun cemiyette seni mübarek etsin ki onları; daha vermezden evvel rencide eddin. Allahü tebareke ve teâlâ hazretleri, kulları üzerine, iyilik edip, başa kakmayı, verdiği nimeti verdiğini söylemeyi haram etmiştir. Nimeti yad ederken başa kakmamalı, karşısındakine mağrur olmamalıdır. Hak Sübhanehü ve teâlâ hazretleri kullara nimet verir ve onlara minnet eder. Allahü tebareke ve teâlânın minneti yad ettirmek nimeti olur. Böylece o kimse, bir şey verince mağrur olmamalıdır.

Meal-i şerifi “Mallarını cihat ve hayır işlerinde Allah için harcayanlar…”  olan Bakara sûresinin 262. ayeti kerimesi Osman bin Affan, Abdurrahmân bin Avf “radıyallahü teâlâ anhüma” hazretlerinin şan-ı şerifleri için nazil olmuştur. Abdurrahmân bin Avf, Resûlullahın “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” huzur-ı şeriflerine, 4.000 dirhem ile geldiler. Dedi ki ya Resûlallah! Yanımda 8.000 dirhem var idi. 4.000 dirhemini ıyalime nafaka için alıkoydum. 4.000 dirhemini getirdim. Allahü teâlâ hazretlerine karz-ı Hasan [ödünç] verdim. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: Allahü tebareke ve teâlâ verdiğine ve hem de ıyalin için alakoyduğuna bereket versin. Fakat Osman “radıyallahü teâlâ anh” Tebuk gazasında buyurdular ki techizatı olmayan herkesin techizatını almak benim üzerime olsun. 1.000 deve yükü ile gazilerin techizatına sarf etti. Allahü teâlâ bu âyet-i kerimeyi onların şanları için gönderdi. Abdurrahmân bin Sümre “radıyallahü teâlâ anh” der ki: Osman “radıyallahü teâlâ anh” 1.000 kırmızı altın getirdi. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin kucağına döktü. Daha önce de beyan olunmuştur. Hazret-i Habîb-i ekrem mübarek eli ile o altınları döndürüp, buyurdular ki (Affan oğluna, bugünden sonra her ne ederse, ziyan etmez!) Ebû Said-i Hudri “radıyallahü teâlâ anh” der ki: Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini gördüm. Mübarek ellerini kaldırmış, Osmana şöyle duâ  buyururdu: “Ya Rabbi! Ben Osmandan razıyım. Sen de razı ol!” Böylece, sabah oluncaya kadar duâ  buyurdular.

3) Aşağıdaki âyet-i kerimenin iniş sebebi şudur: Hazret-i Osman “radıyallahü teâlâ anh” gündüz oruç tutardı. Gece namaz kılardı. Her gece 2 rekat namaz kılardı. Bir rekatinde Kurân-ı azim-üş-şanın tamamını okurdu. Bir rekatinde 1.000 (Kul hüvallahü ehad) sûre-i şerifesini okurdu. Hak sübhanehü ve teâlâ bu âyet-i kerimeyi irsal buyurdu. “Bütün gece secde edip ve ayakta durup, devamlı ibadet ve itaat eden ile isyan eden bir olur mu. O ahiret azabından korkar. Rabbinin rahmetini ümit eder. Ey Resûlüm, de ki hiç bilen ile bilmeyen bir olur mu. Nitekim devamlı itaat eden ile isyan eden de bir değildir. Bildirdiklerimize ancak akıl sahipleri kıymet verir.”  [Zümer sûresi 9. âyet-i kerimesi meali.] Bu âyet-i kerime, Ammar bin Yaser “radıyallahü teâlâ anh” şanı ve Huzeyfe tebni Mugire el Mahzumi şanı içindir. Müfessirlerin çoğunun kavlince; Osman ibni Affan “radıyallahü teâlâ anh” şanı için nazil olmuştur.

4) Bu âyet-i kerimenin nazil olmasına sebep o idi ki Osman “radıyallahü teâlâ anh” hayrat etmekte, namazda ve oruçta ve mal vermekte devamlı idi. Allahü teâlâ hazretleri, onun yüksek şanı için, meal-i şerifi, “Şüphesiz ki kendilerine bizden saadet icap etmiş olanlar, işte bunlar Cehennemden uzaklaştırılmışlardır. Cehennemden uzaklaştırılan O Cennetlikler, Cehennemin hışıltısını bile duymazlar. Bunlar canlarının istediği şeyler içinde ebedî olarak kalıcıdırlar. O en büyük korku  (sura üfürülüş anı) bunları mahzun etmiyecek, kendilerini melekler şöyle karşılayacaklar: İşte bu size dünyada vaat edilen mutlu gündür!” olan Enbiya sûresi 101, 102 ve 103. âyet-i kerimelerini gönderdi. Bir rivayette gelmiştir. Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” bu âyet-i kerimeyi okudular. Sonra buyurdular ki ben onlardanım. Ebû Bekir ve Ömer ve Osman ve Talha ve Zübeyr ve Said ve Abdurrahmân “radıyallâhu anhüm” da onlardandır. Âlimlerin çoğu, bu âyet-i kerime, Osman bin Affan hakkında nazil olmuştur, dediler.

5) Diğer âyet-i kerimede Allahü teâlâ ve tekaddes hazretleri buyurdu ki: “Salih mümin olanlar, Allahü teâlânın haram etmediği şeyleri yemelerinde zarar yoktur. Ancak haramlardan sakınmaları, imanlı olmaları ve amel-i salih işlemeleri lazımdır. Bundan sonra, kendilerine haram olan şeylerden sakınır, haram olduklarına inanırlar. Ve daha sonra bütün günahlardan devamlı suretle sakınır, güzel amelleri araştırıp, onları yaparlarsa, muhsin olurlar. Allahü teâlâ, muhsinleri, ihsan edenleri sever.” [Mâide sûresi 93. âyet-i kerime meali.] Emir-ül müminin hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” buyurur ki: Bu âyet-i kerime, Osman “radıyallahü teâlâ anh” hakkında gelmiştir.

Tavsiye Yazı –> Alimler ile Sohbet Adabı

Tavsiye Yazı –> Çocuklara Terbiye

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler