Sual: Hazreti Osman “radiyallahu anh” hakkında hadis-i şerifler nelerdir?

Cevap: Menakıb-ı Çihar Yar-ı Güzin kitabında diyor ki;

Hazret-i Osman’ın “radıyallâhu anh” üstünlükleri hakkında bildirilen hadis-i şerifler ve haberler hakkındadır:

1) İsnad ile Ebû Karfesadan “radıyallahü teâlâ anh” rivayet olunmuştur. Bir gün Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” meclis-i şeriflerinde bir cemaat oturmuşlardı. Ben de onların içinde bir zaman oturdum. Sonra, Osman “radıyallahü teâlâ anh” meclis-i şeriflerine dâhil oldular. Bir köşede oturdular. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Ya Osman! Bana yakın ol.) Biraz yaklaştılar. Yine buyurdu ki: (Bana yakın ol!). O mertebe yakın oldu ki Osman “radıyallâhu anh” hazretlerinin dizi, Habîbullah hazretlerinin mübarek dizine ulaştı. Osman’ın yakasının bağı açık göründü. Mübarek eli ile yakasını bağladı. Ve yüzüne baktı. Mübarek gözleri yaş ile doldu. Sonra buyurdu, “Ya Osman! Önünde büyük iş olacağını bil! Sen kıyamet gününde benim havzıma erişenlerin evveli olursun! Senin damarlarından kan revan olur. Rengi kan rengi olur. Kokusu misk kokusu olur. Ben ki Resûlüm! [Sana] Sübhânallah! Sana bunu kim etti, derim. Sen, falan ve falan etti, dersin. Orada bir nida edici, Arştan nida eder ki biliniz ki Osman bin Affan, padişah ve emir, dehr [dünya] sürülmüş üzerine. Sonra, senin ile Allahü teâlâ ve tekaddes arasındaki perde kalkar. Sana Allahü teâlâ tecelli edip, buyurur! Ya Osman! Seni öldürenler hakkında ne düşünürsün. Sen dersin ki ya Rab! Eğer Sen onları azarlar isen [cezalandırır isen], ben de azarlarım. Eğer Sen onları affedersen, ben de affederim.”

 2) Cabir “radıyallahü teâlâ anh” der ki biz muhacirlerden bir cemaat, Resûlullahın “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” huzur-ı şeriflerinde oturmuş idik. Ebû Bekir ve Ömer ve Osman ve Ali ve Talha ve Zübeyr ve Abdurrahmân bin Avf ve Sad bin Ebû Vakkas “radıyallahü teâlâ anhüm” onların arasında idi. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki “Sizden herkes, kendi dost ve yarinin yanına varsın!” Onlar da öyle yaptılar. Resûl-i ekrem “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” Osman’ın yanına vardı ve onu kenarına aldı. Yüzünü öptü ve buyurdu ki: “Ya Osman! Sen benim dünyada ve ahirette dostumsun!”

3) Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” Osman bin Affana “radıyallâhu anh” buyurdular ki: “Ben Ümmü Gülsüm’ü, Allahü teâlâ tarafından vahiy gelerek sana verdim.”

4) Ebû İmamet-el Bahili “radıyallahü teâlâ anh” rivayet eder. Resûl-i ekrem “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular: “Ricalin [bir kişinin] şefeati ile benim ümmetimden Rebia ve Mudar kabileleri miktarı Cennete girer.” Rivayet ederler ki o mert hazret-i Osman bin Affan’dır “radıyallahü teâlâ anh”.

5) Mugire bin Şube rivayeti ile gelmiştir. Mugire tebni Şube “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki: Müşrikler Huneyn gazası günü hezimete uğradılar. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” bir adama buyurduğunu işittim: “Ey Allahın düşmanı. Allahü tebareke ve teâlâ sana buğz eder!” Mugire der ki ya Resûlallah! Bu o kişidir ki Kureyşe buğz eder. Buyurdu ki “Evet, Osman bin Affana buğz eder!”

6) Şeddad bin Evs “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki: Resûlullahtan “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” işittim, buyurdu ki: “Ben Ashâbım arasında oturmuştum ki Cebrâil aleyhisselâm benim önüme geldi. Beni sağ kanadı üzerine aldı. Cennet-i Adna iletti. Cennet-i Adnda gezerken, bir elma elime geldi. Ben o elmaya bakıp, teaccüb ederken nagah, o elma şak olup iki bölük oldu. Arasından bir huri dışarı geldi. Hak sübhanehü ve teâlâ hazretlerine tesbih etti. Öyle tesbih etti ki evvelden ahire kimse öyle tesbih etmemiştir. Ben dedim; Sen kimsin. Dedi, ben huriaynım. Allahü tebareke ve teâlâ beni arşın nurundan halk etmiştir. Ben dedim, kimin içinsin. Dedi, imam-ı mazlum Osman bin Affan “radıyallahü teâlâ anh” içinim.”

7) Zehri rivayeti ile Enes bin Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” bildiriyor. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” bir gece kalkıp, gidiyordu. Hazret-i Osman da ileride gidiyordu. Cebrâil aleyhisselâm geldi ve dedi ki: Ya Resûlallah! Bu kimdir ki bu saatte senin önünden gitti. Buyurdular ki (Osman bin Affandır). Cebrâil aleyhisselâm dedi ki bu Ebû Amr’dır, yani Osman’dır. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdular (Evet ya Cebrâil. Siz Osmanı gökte de tanır mısınız!) Cebrâil aleyhisselâm dedi ki: ya Resûlallah! O Allahü tebareke ve teâlâ hakkı için ki seni halka hak Nebî gönderdi. Güneşin yer yüzünü aydınlattığı gibi, Osman gökleri aydınlatır.

8) Abdurrahmân bin Ebû Leyla rivayet eder. Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” Kanbere buyurdu ki var mescitte yüksek ses ile seslen. Hazret-i Osman’ı seven kimse var mıdır. Kanber varıp nida ettikte, bir kişi kalkıp dedi ki ben hazret-i Osman’ı severim. Kanber dedi ki gel, emir-ül müminin Ali “radıyallahü teâlâ anh” seni çağırır. O kişi kalkıp, emir-ül müminin Alinin huzuruna geldi. Emir-ül müminin buyurdu ki Osman’ı sever misin. Dedi ki ya Emir-el müminin, Allahü tebareke ve teâlâ hazretlerinin izzet ve Âzameti hakkı için, ben hazret-i Osman’ı kendi canımdan daha çok severim. Bir vakit Resûlullahın “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” huzuruna varmıştım. Dedim ki ya Resûlallah! Bana bir şey ver ki bir hanım almışım, hiçbir nesne yoktur ki onun mehrini vereyim. Resûlullah hazretleri, bana 1 vekiye altın verdiler. 1 vekiye 40 dirhem kıymetinde altın idi. Ebû Bekir de 1 vekiye verdi. Ömer de 1 vekiye verdi. Osman 2 vekiye verdi. Ya Osman, Resûlullah ve Ebû Bekr ve Ömer bir vekiye verdiler. Sen niçin 2 vekiye verdin, dedim. Hazret-i Osman dedi ki 1 vekiye kendimden ötürü, 1 vekiye, Ali bin Ebû Talibden ötürü verdim ki o vakit onun hazır bir nesnesi yoktu ki sana versin. Ondan sonra dedim ki ya Resûlallah! Bu malın bereketi olması için, bana duâ et. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu: (Bu malın bereketi nasıl olmaz ki bunu sana Peygamber ve Sıddık ve iki şehit verdi.) Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” bunu işittiği zaman çok sevindi ve buyurdu ki (doğru söyledin) “radıyallahü teâlâ anh”.

9) Sad bin İbrahim rivayet eder. Ali bin Ebû Talib “radıyallahü teâlâ anh”, Resûlullahın “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” huzurlarında oturmuştu. Hasan ve Hüseyin “radıyallâhu anhüma” hazretleri geldiler. Server-i âlem onları gördü. Buyurdu ki: “Ya Ali! Bu ikisi, yani Hasan ve Hüseyin, Cennet gençlerinin büyükleridir [üstünleridir]. Onların babaları onlardan yüksektir. Osman bin Affan, İbrahim Halil-ür-rahman aleyhisselâma benzer.”

10) Doğru haber ile gelmiştir. Muharık bin Semame, kız kardeşi Ümmü Gülsüm’e söyledi ki müminlerin anası Aişe’nin “radıyallahü teâlâ anha” huzur-ı şeriflerine var. Benden selam söyle. Ümmü Gülsüm der ki hazret-i Aişe-i Sıddıka’nın huzuruna vardım. Dedim ki: senin oğullarından birisi sana selam eder. Buyurdu ki: Allahü tebareke ve teâlânın selamı ve rahmeti onun üzerine olsun. Ben dedim: Cenabınızdan rica ederim ki hazret-i Osman bin Affan hakkında, bir hadis-i şerif nakil buyurunuz ki onu şehit ettikleri vakit, herkes bir söz söylediler. Aişe “radıyallahü teâlâ anha” buyurdu ki: Ben şahadet ederim ki bir soğuk gecede, Osman bin Affan’ı, bu ev içinde, Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri ile gördüm. Cebrâil aleyhissalatü vesselâm vahiy getirdi. Vahiy gelince, Resûlullah üzerine bir ağırlık inerdi. Nitekim, Hak Sübhanehü ve teâlâ haber verir. “Biz senin üzerine vahyederiz. Yani Kuran ki o, her ne kadar dil üzerinde hafif ise de Âzamette ağırdır.” Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” mübarek elini Osmanın arkasına vurup, buyurdu ki “Bu makam kime müyesser olur. Allahü teâlâ hazretleri bu makamı Peygamberlerinden başka hiç kimseye vermemiştir. Ancak, o kimseye vermiştir ki fazlaca ikram edendir. Her kim ki Osmana yaramazlık söyler ise, Allahü tebareke ve teâlâ hazretlerinin laneti onun üzerine olsun.”

11) Enes bin Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” rivayet etmiştir. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: Hazret-i Lut aleyhisselâmdan sonra, hanımı ile Allahü teâlâ yolunda ilk hicret eden Osman bin Affandır “radıyallahü teâlâ anh”. Allahü teâlâ bilir ki Ashâb-ı güzin “Rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, Mekke’den Medine’ye, Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin huzuruna hicreti yalnız yapmışlardır. Hazret-i Osman, ehli ve ıyali ile beraber hicret etmiştir.

12) Yusuf bin Abdullah bin Selam rivayet eder: Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” “Ben; Allahü tebareke ve teâlâ huzurunda, Osmanın düşmanlarının hasmıyım.” buyurmuştur.

13) Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” bir hadis-i şeriflerinde buyurmuşlardır ki “Biz Osman bin Affan’ı, Allahü teâlâ katında halil ve kerim olan babamız İbrahim aleyhisselâma benzetiyoruz.”

14) Abdullah bin Ömer “radıyallahü teâlâ anhüma” hazretlerinden rivayet olunmuştur. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: “Osman benim ümmetimin en hayalısı ve en çok ikram edenidir.”

15) Kelib bin Velid, İbni Melbekeden rivayet eder. Abdullah ibni Ömer “radıyallahü teâlâ anhüma” huzuruna bir adam geldi ve sordu: Osman ibni Affan “radıyallahü teâlâ anh” Bedr gazasına hazır oldu mu? Abdullah hazretleri buyurdu ki hayır olmadı. Biat-ı Rıdvâna hazır oldu mu. Buyurdu ki: Hayır olmadı. İki asker birbirine mülaki oldukları günde, yüz döndürdü mü? [Uhud günü, dağılanlar arasında değil mi idi.] Buyurdu ki evet! O kişi kalktı gitti. Dediler, bu kişi sizden bazı şeyler sordu. Cevabınızdan anladı ki siz Osman’ı zem ettiniz [kötülediniz]. Buyurdular ki acele o adamı geri döndürün. Çağırdılar, geri döndü. Buyurdular ki benden sual ettiğin sözleri anladın mı. O şahıs dedi ki evet. Senden sual ettim. Osman “radıyallahü teâlâ anh” Bedr gazasına hazır oldu mu. Sen dedin, yok. Sual ettim ki biat-ı Rıdvâna hazır oldu mu. Sen dedin, yok. Sual ettim ki Uhud’da dağılanlar arasında mı idi. Sen dedin, evet. Abdullah bin Ömer “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: Bedr gazasına hazret-i Osman hazır olmadı, ama, Allahü teâlânın ve Resûlünün hacetinde [işinde] idi. Hazret-i Resûlullah Osman’ın nasibini o gazada ayırttı. Ondan gayri hazır olmayanlara nasip vermediler [hisse ayırmadılar]. Biat-ı Rıdvânda da, Osman ona hazır olmadı. Resûlullah hazretleri Osman’ı, Mekke-i Mükerremeye elçi göndermiş idi. Ashâb-ı güzin “Rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” biat ettiler. Resûlullah hazretleri kendi mübarek elinin birisini diğerine tutup, buyurdu ki bu Osman’ın eli olsun. Resûl-i ekremin mübarek eli, Osman’ın elinden üstündür. Allahü Sübhanehü ve teâlâ, kelam-ı kadiminde haber vermiştir. “Uhud gazasında iki asker karşılaştığı zaman, arka çevirip dönenleri şeytan igfal etti [yanılttı]. Allahü teâlâ onları affetti. Allahü teâlâ günahları affedici ve cezayı geciktiricidir.” [Âli-i İmrân sûresi 155. âyet-i kerimesi meali.] Abdullah bin Ömer “radıyallahü teâlâ anh” o şahsa buyurdu ki: Sakın ola ki Osman “radıyallahü teâlâ anh” hakkında kötü düşünmiyesin. Buna gayret et!

16) Abdullah bin Mübarek, Ebû Mus’abdan, o da Yezid bin Ebû Lehebden rivayet etmiştir. Osman bin Affan “radıyallahü teâlâ anh” ile kavga edenlerin cümlesi divane [deli] oldular. Abdullah bin Mübarek der ki onların Cehennemde tadacakları azap yanında delilikleri azdır.

17) Ebû Said-i Hudri “radıyallahü teâlâ anh” rivayet eder: Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: “Ey Allahım! Muhakkak ki Osman, rızanı taleb eder. Sen de fadl ve keremin ile Osmandan razı ol!”

18) Abdullah bin Abbas “radıyallahü teâlâ anhüma” rivayeti ile gelmiştir. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular: “Ey Allahım! Osman’a, kıyamet gününün şiddetinden rahatlık ve kurtuluş ver. Çünkü, o bizi nice sıkıntılı günlerimizde rahata kavuşturdu.”

19) Emir-ül müminin Osman “radıyallahü teâlâ anh” hakkında rivayet olunur. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular ki: “Eğer 40 kızım olsa idi, cümlesini birbiri ardınca, hiçbiri kalmayıncaya kadar Osman’a verirdim.”

20) Abdullah bin Ömer “radıyallahü teâlâ anhüma” rivayet eder. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: “Muhakkak istedim ki Ashâbımdan 4 kimseyi âleme göndereyim ki halka Kurân-ı azim-üş-şanı talim etsinler. Bizden önce de İsa bin Meryem aleyhimüsselâm havarilerini halka göndermişti.” Osman bin Affan’ı, Abdullah bin Mesud’u ve Muaz bin Cebel’i ve Übey bin Kab’ı “radıyallahü teâlâ anhüm” gönderdiler.

21) Abdullah bin Abbas “radıyallahü teâlâ anhüma” rivayet eder. Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, buyurdular ki: “Ümmetimden büyük günah işleyip, Cehenneme gitmesi icap eden 70.000 kimseye Osman şefaat eder. Allahü teâlâ onları Cennete gönderir.”

Tavsiye Yazı –> Güzel Ahlaka Dair

Tavsiye Yazı –> Yüksek Mertebelere Erişme

 

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler