108 – Bil ki her kim bir fakire, onun gönlünün dilediği şeyi yedirse, Hak teâlâ hazretleri, o kimseye Cennet-i a’lâda bin derece verir ve Cennette kendisine birçok nimetler ihsan eder.

109 – Fakirlere tasadduk etmeyi unutma! Ehline ve çoluk çocuğuna ve akrabana verdiğin şeyler de, sadaka yerine geçecekler. Ebû Emamenin “radıyallahü teâlâ anh”, Resûlullahtan “sallallâhü aleyhi ve sellem” rivayet ettiği hadis-i şerifte, “Ehline ve akrabasına ihsan etmekten büyük derece ne olabilir?”  buyuruldu. Önce, ehline, evladına helal yedirmeli, helal giydirmeli, sonra artan paranın zekatını vermeli, ondan sonra da sadaka vermelidir.

110 – Sana nasihat şudur ki bu 4 huy ile huylan. Zira muhsinler [yani iyiler] zümresinden olursun.

1- Genişlikte [zenginlikte] zekat, darlıkta sadaka vermek.

2- Gazab zamanında gazabını ve hırsını yenmek.

3- Başkasının aybını görünce, onu açmayıp, kapatmaya çalışmak.

4- Hizmetçiye, ehline, evlat ve akrabaya ihsan ederek onları hoş tutmak.

111 – Susamış kimseye su vermek de çok sevaptır. Peygamberimiz “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki “Allahü teâlâ, Cebrâil aleyhisselâma sordu: Yer yüzüne insen ne iş yapardın?

Cebrâil aleyhisselâm buyurdu ki: Ya Rabbi! Yapacağım amel, sence malumdur. 4 şey yapardım:

1- Susamış kimselere su verirdim.

2- Çoluk çocuğu fazla olana yardım ederdim.

3- İki dargın arasını bulurdum.

4- Müslümanların ayıblarını kapatırdım.”

 Yine Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki “Susamış bir kimseye su içirenlerin amel defterine 70 senelik sevap yazılır. Eğer su bulunmadığı yerde içirirse, İsmail aleyhisselâm evladından birini kâfir elinden kurtarıp azad etmiş gibi sevap verilir.”

 112 – Her zaman çok iyilik yap! Hak teâlâ hazretleri hayırlı iş yapan kullarını çok sever. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki “Bir kimse bir fakire bir lokma taam verse, lokma o kimseye 5 şey ile müjde eder:

1) Bir tane idim, beni çoğalttın.

2) Ben küçük iken, beni büyüttün.

3) Düşman iken, beni dost ettin.

4) Fani, yok olmak üzere iken, beni Bâkî, sonsuz kalıcı ettin.

5) Şimdiye kadar sen beni muhafaza ederdin. Bundan sonra ben seni muhafaza ederim.”

 113 – Sadaka ve zekat vermekle mal eksilmez, artar. Abdurrahmân ibni Avf “radıyallâhu anh”, Peygamberimiz aleyhisselâmdan işiterek buyurdu ki 3 şeye yemin ederim:

1) Zekat vermekle mal eksilmez, çoğalır.

2) Zulüm edilen kimse, zalime hakkını bağışlarsa, Hak teâlâ, kıyamet gününde bu kulun derecesini yükseltir.

3) Daima isteyici olan kimseyi, Hak teâlâ fakirlikten kurtarmaz.

114 – Ebû Hüreyre “radıyallâhu anh”, Peygamberimizden “aleyhisselâm” şöyle işittim, diyor: “İnsanlar tasadduk ettiği şeyi, Allah rızası için verirse, Hak teâlâ hazretlerine verilmiş gibi sayılır ki mukabilinde bin sevap,  [diğer bir rivayete göre ikibin sevap] alır.” Bir kimseye ödünç verir isen, iyilikle ver ve iyilikle al! Ödünç verilen adam fakir ise ve namaz kılıyor, haramlardan sakınıyorsa, veren kimse, verdiğini ona bağışlarsa kıyamet günü Arş-ı a’lânın gölgesinde gölgelenecek ve Cennette büyük bir dereceye nail olacaktır.

Tenbih: Sadaka vermek nâfile ibadettir. Zekat vermek ve borç ödemek, birinin hakkını iade etmek ise, farzdırlar. Üzerinde farz borcu olanların sünnetleri ve nâfileleri kabul olmaz. O hâlde, bir kuruş zekatı veya bir kuruş borcu olan kimsenin sadakaları kabul olunmaz. Milyonlarca sadaka verse, binlerce hayır yapsa, zekatını vermedikçe veya borcunu ödemedikçe, hiçbiri kabul olmaz, yani hiç sevap kazanamadığı gibi, zekat ve borç günahından da kurtulamaz.

115 – Bir kimseye ödünç vermek, tasadduk etmekten daha hayırlıdır. Zira, Peygamberimiz “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: “Ödünç vermek, tasadduk etmekten 18 derece daha faziletlidir.”

 Bir kişiye bir iş yaptırdığın vakit, hemen ücretini ver! Şayet vermeyip, hakkı kıyamet gününe kalacak olursa, kıyamet günü, o şahsın davacısı, Allahü teâlâ hazretleri olacaktır. Birbirinize iş gördüğünüz zaman, ödünç alıp verdiğiniz vakit, güzel muamele yapın! Birbirinizin gönlünü kırmayınız. Zira iyilik yapacağınız yerde, günah işlemiş olursunuz. Ödünç alan, ödemek niyetiyle almalıdır. 3 sebeple ödünç alınır:

1) Çok fakir olup çalışmaya kudreti olmayanın nafakasına sarf edecek kadar ödünç alması.

2) Bulunduğu yerin adetine göre, kira ile veya mülk olarak, korunacak bir mesken temin etmek için.

3) Evlenmek için.

Bu şeyler için Allahü teâlâya tevekkül ederek ve ödemeye niyet etmek şartı ile borç alanlara, Allahü teâlâ çabuk ödemek nasip eder. Çok borç almayınız ki rahat olasınız. Zira, borcu alan, köle gibi olur, gece gündüz üzüntülü olur.

Tavsiye Yazı –> Ey Oğul İlmihali

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler