(El-mukaddemet-ül-izziyye)de diyor ki, (Mâlikî mezhebinde, bir kabdaki temiz suya necâset düşse, üç vasfından biri değişmez ise, bununla abdest ve gusl sahîh, lâkin mekrûhdur. Mâ-i müsta’mel de böyledir. Halâya sol ayakla ve başı örtülü girilir. Eti yenen hayvanların bevli ve pisliği temizdir. Bunların ve insanın ölüsü ve kemikleri ve tırnakları, boynuz ve derileri ve menî, mezî ve alkollü içkiler necsdir. Necs yere serili kalın şey üzerinde ve avuç içinden az kan, irin bulaşınca namâz sahîh olur. Gusle başlarken niyyet etmek, bütün vücûdü delk etmek, [avuç içi veyâ havlu ile hafîf sıvamak], muvâlât [aralıksız] ve saçı, sakalı hilâllamak, sık örülü saç çözülüp her tarafını hilâllamak farzdır. Ağız, burun ve kulak içini ve saçları yıkamak sünnetdir. Yıkamadık yer kaldığını bir ay sonra bile hâtırlayınca, yalnız orayı hemen yıkar. Hemen yıkamazsa, guslü bâtıl olur. Her guslden evvel veyâ sonra abdest alınır.

Abdeste başlarken veyâ yüzü yıkarken niyyet etmek ve başın hepsini ve sarkan saçları, kulak üstündeki deriyi ve altındaki deri görünen hafîf sakalı mesh etmek, kesîf sakalı yıkamak, muvâlât ya’nî a’zaları ard arda yıkamak, yıkanan yerleri, kurumadan evvel delk etmek de farzdır. Örülü saç çözülmez. Avuç ve parmak içleri ile zekere dokunmak, abdest aldığında veyâ bozulduğunda şübhe etmek, oğlanın veyâ mahrem olmıyan genç kadının derisine veyâ saçına şehvet ile dokunmak, abdesti bozar. [Lezzet kasd etmeden dokunursa ve dokunurken lezzet duymazsa, abdesti bozulmaz. Yolda, nakl vâsıtalarında ve alış-verişde temâs korkusu olan şâfi’î, hanefî veyâ mâlikî mezhebini taklîd etmelidir.] Bedenden kan ve diğer şeyler çıkması abdesti bozmaz. Kulakların içi ve dışı, yeni ıslatılmış parmak ile mesh edilir. Tırnak kesince, traş olunca abdest bozulmaz. Sakal traşında ihtilâflıdır. El ile istibrâ vâcibdir. Teyemmüm ederek giyilen mest üzerine mesh edilmez. Mesh müddeti yokdur. İkindi vakti isfirâr vaktine kadardır. Yatsının âhır vakti, gecenin ilk sülüsüdür. Mekke’de olanın Kâ’beye, Mekke’de olmıyanın Kâ’be cihetine dönmesi farzdır. Namâza başlarken (Allahü ekber) demek, Fâtiha okumak, kavmede dikilmek, celsede oturmak, oturarak bir tarafa selâm vermek ve selâm verirken (Esselâmü aleyküm) demek farzdır. İlk 2 rek’atde Zamm-ı sûre okumak, 2 teşehhüdde oturmak, tehıyyât ve salevât okumak ve ikinci selâm sünnetdir.

Sabâh ikinci rek’atde sessiz kunût okumak, teşehhüdde şehâdet parmağı kaldırmak müstehabdır. Sünneti unutunca, secde-i sehv lâzım olur. Bayram ve cenâze namâzları sünnetdir. Fâsık, imâm olamaz. Başka mezhebdeki imâma ve özrlü olan imâma uymak câizdir.

Mâlikî mezhebinde, ikinci kavle göre, her necâset, ne kadar çok olsa dahî, namâza mâni’ değildir. Yıkaması farz değil, sünnetdir.

Mâlikîde sefer mesâfesi, şâfi’îde olduğu gibi, 80 kilometredir. Günâh olmıyan seferde 4 rek’at farzları 2 kılmak sünnetdir. 4 gün kalmağa niyet etdiği mahalde mukîm olur. Müsâfir ile mukîmin birbirlerine imâm olmaları mekrûhdur. Mâlikîyi taklîd eden hanefî müsâfir ile mukîm, birbirlerine imâm olurlar. İki namâzı cem’ etmemek efdaldir. Vitr namâzı ve bayramda 15 namâzın farzından sonra tekbîr-i teşrîk sünnetdir.) Bir ibâdeti yaparken, başka bir mezhebi taklîd etmek, kendi mezhebinden ayrılmak değildir. O mezhebin, farzlarına ve müfsidlerine tâbi’ olmak demekdir. Vâciblerde, mekrûhlarda ve sünnetlerde, kendi mezhebine uyar. Meselâ, mâlikîyi taklîd eden hanefî misâfirin, 4 gün kalmağa niyyet etdiği yerde, farzları 4 rek’at kılması farz olduğu için, 4 kılar. Mukîm olana uyması veyâ imâm olması, mâlikîde mekrûh, hanefîde sünnet olduğu için, kendi mezhebine uyarak, cemâ’at ile kılabilir. Bir ibâdeti yaparken, başka mezhebi taklîd etmek için, kendi mezhebine göre yapmakda harac, meşakkat bulunması lâzımdır. Meşakkat, zorluk yok iken, taklîd edilmez.

Kaynak: Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye

Benzer Suallerin Cevapları İçin Tıklayınız

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler