1- İlim, Peygamberlerin mirâsıdır. Mal, Karun, Şeddat gibilerin mirâsıdır.
2- İlim, sâhibini korur. Malı ise sâhibi korur.
3- İlim sarf ettikçe artar. Mal sarf ettikçe azalır.
4- İlim sahibinin dostları çoktur. Mal sâhibinin düşmanları çoktur.
5- İlim sâhibi, büyükler ve kerîmler yanında da’vetlidir. Mal sâhibi, bahiller ve hemcinsince davetlidir.
6- İlim hırsızlardan saklanmak istemez. Malın hırsızlardan korunması icâb eder.
7- İlim, sâhibine kıyâmet günü şefâatçı olur. Mal, sâhibini kıyâmette meşgul eder.
8- İlim, zamanla çürümez, bozulmaz. Mal zamanla çürür ve telef olur.
9- İlim, kalbi nûrlandırır. Mal, sâhibine kasvet verir.
10- İlim sâhibi sâlih âmele sâhib olur. Mal sâhibi rubûbiyyet da’vasında bulunur.
İlme Allahü teâlâ kıymet vermektedir. Fakat dünyâya tapınan ahmaklar, çocuk iken ana-baba terbiyesi almamış, mektebe gitmemiş, büyük yaşında iken de, hakîkî din âliminin sohbetinde bulunmakla veyâ bunların kitâplarını okumakla şereflenememişlerdir. Dinlerinin noksan olması tehlikesinden korkmazlar ve hakîkî din âlimlerinin kitâplarından okuyup öğrenmezler. Bunların tek düşünceleri, para, mal toplamak ve mevki elde etmektir. Helâlden mi, harâmdan mı geldiğini hiç ayırt etmezler. Hakkı bâtıldan ayırmazlar. İlmin ve hakîkî din âlimlerinin kıymetini bilmezler. Hakîkî din adamlarının vaazları, kitâpları, bunların nazarında, hayvân pazarında güzel kokular satan attâr ve körlere ayna satan kimse gibidir. Ebû Leheb gibi kimseye (Tâhâ) sûresini okumak ve sokak serserisinin cebine inci, mercan doldurmak ve bir köre sürme hediye etmek, akıllı kimsenin yapacağı şey değildir. Allahü teâlâ, böyle boş kafalı kimseye “Bunlar hayvân gibidir, hattâ dahâ aşağıdırlar” buyurdu. Enes bin Mâlik’in haber verdiği hadîs-i şerîfte, “Âlime haksız olarak hakâret eden kimseyi, Allahü teâlâ, bütün insanlar arasında hakîr, rezîl eder. Âlime hurmet eden kimseyi, Allahü teâlâ, Peygamberler gibi azîz eder, şereflendirir” buyuruldu. Bir hadîs-i şerîfte, “Bir kimse, âlimin sesinden yüksek sesle konuşursa, Allahü teâlâ, onu dünyâda ve âhıretde hakîr eder. Eğer pişmân olur, tevbe ederse afv olur.” Görülüyor ki, hakîkî âlimlere hurmet etmek lâzımdır. Şiir:
Bir damla sudan yaratıldın unutma!
Sakın kendini âlimlerle bir tutma!
Bak, ne buyurdu Mustafâ:
(Âlime yapılan hurmet, hurmet etmek olur bana! )
Hassân bin Atıyye’nin “radıyallahü anh” rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, “Âlimin ölümüne üzülmiyen, münâfıktır. İnsanlar için, bir âlimin ölümünden dahâ büyük musîbet yoktur. Bir âlim ölünce, gökler ve göklerde olanlar, 70 gün ağlar” buyuruldu. Hakîkî âlim vefât edince dinde bir yara açılır ki, kıyâmete kadar kapanmaz. Diğer bir hadîs-i şerîfte, “Bir insan, yâ âlimdir, yâhud ilim öğrenmekte olan talebedir. Yâhud bunları sevmektedir. Bu üçünden başkaları ahırlarda uçan sinekler gibidir” buyuruldu. Bu dördüncü dereceden olmamağa çalışınız! Şiir:
İnsanı Cehennemden kurtaran ilimdir.
Kimsenin senden alamıyacağı mal ilimdir.
İlimden başka birşey isteme ki,
dünyâda ve âhıretde maksada kavuşturan ilimdir!
Tavsiye Yazı –> İlim tahsilinin şartları nelerdir?
Tavsiye Yazı –> İlmihal nedir? Niçin okunmalıdır?