Sual: İnsanları günlük hayatlarında dâima rahatsız eden, şeytan tarafından insan kalbine verilen vesvesenin mâhiyeti nedir? Hangi düşünceler vesvesedir, hangileri değildir?
Cevap: Vesvese; kalbe, şeytan ve insanın kendi nefsi tarafından getirilen çeşitli kötü düşünceler demektir. İnsanın kalbine her an çeşitli düşünceler gelmektedir. Bunlara İslâm dîninde hâtıra ismi verilir. İnsanın kalbine gelen hâtıra iyi ve kötü olmak üzere 2 çeşittir. İyilerine ilham, kötülerine vesvese denir. İlham: Allahü teâlânın, her insanın kalbinde vazifelendirdiği bir melek tarafından verilir. Vesvese ise, şeytan ve insanın kendi nefsinin kalbinde uyandırdığı, çirkin ve kötü şeylerdir.
Kalbe gelen hâtıranın iyi veya kötülüğünü anlamanın ölçüsü, bunun dînimizin bildirdiği emir ve yasaklara uygun olup olmamasıdır. İslâm dîninin beğendiği şeyler iyidir ve melek tarafından ilham edilmiştir. İslâm dîninin beğenmediği ve yasakladığı şeyler kötüdür. Bunlar şeytan veya nefs tarafından kalbe verilen vesvesedir. Dînini iyi öğrenen bir müslüman, kalbine gelen hâtıranın ilham veya vesvese olduğunu, kendisi anlayabilir. Eğer anlayamaz veya karar veremezse, İslâmiyeti bilen ve tatbik eden hakîkî İslâm âlimlerine sorarak veya onların kitaplarını okuyarak öğrenir.
Vesvese, şeytanın insanlar üzerindeki silâhlarından biridir. İnsanın kalbine her fırsatta kötü düşünceler (vesveseler) getiren şeytanın maksadı, insanı aldatıp dünyâ ve âhıret zararlarına sürüklemektir. İnsan, şeytanın bir vesvesesine uymazsa, şeytan bunu bırakıp başka vesvese vermeye başlar ve çok çeşitli hîlelere başvurur. Kötülüğü belli bir şeyi yaptıramazsa ve insan hep iyiliğe gidiyorsa, iyiliği daha az olanları yaptırmaya çalışır. Bir kötülüğe sürükleyebilmek için küçük iyilikler ve hayır yapmaya teşvik eder. Şeytanın vesvesesi aslında zayıftır. Din bilgisi tam ve doğru olup, bunlara uyan insanları aldatması çok güçtür. Şeytan, vesvese verip insanları kötülüğe teşvik ederken, insanların bâzı zaaflarından faydalanır. İnsanların şeytan tarafından istismar edilen en büyük zaaflarından biri aceleci olmalarıdır. Bunun için Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “Acele etmek şeytandandır. 5 şey bundan müstesnadır: Kızını evlendirmek, borcunu ödemek, cenâze hizmetlerini çabuk yapmak, misâfiri doyurmak, günah işleyince hemen tevbe etmek” buyurdu.
Allahü teâlâ, herkesin kalbine bir melek vazifelendirmiştir. Bu melek, insana iyi düşünceler ilham eder. Şeytan da, insanın kalbine kötü düşünceler, vesveseler getirir. Helâl yiyen kimse, ilham ile vesveseyi birbirinden ayırır. Haram yiyenler ayıramaz.
İlham olunan hayır, Allah korkusu ile, yavaş yavaş yapılır ve sonu düşünülür. Bir hadîs-i şerîfde; “Melekden gelen ilham, İslâmiyete uygun olur. Şeytandan gelen vesvese, İslâmiyetten ayrılmaya sebep olur.” buyuruldu. İnsan ilham olunan şeyleri yapmalı. Vesveseyi yapmamak için cihâd edip gayret göstermelidir. Nefse uyan kimse, vesveselere tâbi olurken; nefsin hevâsına uymayanın, ilhama uyması kolay olur. Bir hadîs-i şerîfde; “Şeytan, kalbe vesvese verir. Allah’ın ismi söylenince kaçar. Söylenmezse vesveselerine devam eder.” buyuruldu. Şeytanın insan kalbine vesvese verme yolları çoktur.
Tavsiye Yazı: Şeytanın hileleri nelerdir?
Kızmak ve gadablanmak da şeytanın vesvesesindendir. Hadîs-i şerîfde; “Gadab, şeytanın vesvesesinden hâsıl olur. Şeytan, ateşten yaratılmıştır. Ateş, su ile söndürülür. Gadaba gelince, abdest alınız.” buyuruldu. Bunun için, gadaba gelince, e’ûzü’yü okumalıdır. İnsan, gadaba gelince, aklı örtülür ve İslâmiyetin dışına çıkar. Gadaba gelen kimse, ayakta ise oturmalıdır. Hadîs-i şerîfde; “Gadaba gelen kimse, ayakta ise otursun. Gadabı devam ederse, yan yatsın!” buyuruldu. Ayakta olanın intikâm alması daha kolaydır. Oturunca, azalır. Yatınca, daha azalır. Gadab, kibirden doğar. Yatmak, kibrin azalmasına sebep olur. Gadab edince; “Allahûmmagfirlî-zenbî ve ezhib gayza kalbi ve ecirnî mineşşeytân” okumak, hadîs-i şerîfde emrolundu. Mânâsı; “Yâ Rabbî! Günahımı affeyle. Beni kalbimdeki gadabdan ve şeytanın vesvesesinden kurtar” demektir. Gadaba sebep olan, insana yumuşak davranamayan kimsenin yanından ayrılmalı, onunla buluşmamalıdır.
İnsanın nefsi de kalbine kötü düşünceler getirir. Bu düşünce ve arzulara hevâ denir. Meleğin kalbe getirdiği ilham ile şeytanın vesvesesi devamlı olmaz. Nefsin hevâsı ise devamlıdır ve gittikçe artar. Vesvese, duâ ederek, dînin emirlerini yerine getirerek azalıp yok olur. Hevâ ise nefsin isteklerine karşı çıkıp mücâdele etmekle azalıp yok olur. Hevâ-yı nefs, insana saldıran azgın kaplana benzer, onun kötü arzuları öldürülmedikçe, zararından kurtulmak güçtür.
İslâmiyete uymak nefse zor geldiğinden, dînin emirlerini tutup şartlarını gözetmek, hevânın yok olmasına sebeb olur. Kalbe gelen hâtıra, nefse acı gelirse hayr; tatlı gelip hemen yapmayı isterse, şer (kötü) olduğu anlaşılır. Nitekim hadîs-i şerîfde; “Elini göğsüne koy! Helâl şeyde kalb sâkîn olur. Haram şeyde çarpıntı olur. Şüpheye düşersen yapma!…” buyuruldu. İnsan ilham olunan şeyleri yapıp, vesveseyi yapmamak için uğraştığı zaman dünyâda ve âhırette rahat eder. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “Melekten gelen ilham, İslâmiyete uygun olur. Şeytandan gelen vesvese, İslâmiyetten ayrılmağa sebep olur” ve “Şeytan kalbe vesvese verir. Allah’ın ismi söylenince kaçar. Söylenmezse, vesveselerine devam eder” buyurdu.