İstinca, su ile malum yeri yıkamak. İstibra, bevl yaptıktan sonra mesanenin yaşlığı gidinceye kadar gerek gezinerek ve gerek diğer suretle vakit geçirmeye denir. İstinka, pak olduğuna, kalbinin mutmain olmasına derler.
İstinca dahi, 6 nev’dir:
Farz olanı, esvabında ve bedeninde ve namaz kılacak mekanda, 1 dirhemden ziyade necaset olsa, su ile gidermek farzdır. Kezalik, gusül ederken dahi, istinca farzdır. [Burada 1 dirhem, 1 miskal demektir ki 4.8 gramdır.]
Vâcip olanı, esvabında ve namaz kılacak mekanda, bir dirhem miktarı necaset olsa, gidermek vâciptir.
Bir dirhemden az olsa, gidermek sünnettir.
Müstehab olanı, pek cüzi olan necaseti gidermek dahi, müstehaptır. Mendub olanı, bir kimsenin oturak yeri yaş iken yellense, yıkamak mendubdur.
Bir kimse, o yeri kuru iken, yellense, yıkaması bidattir.
İstincanın sünnetleri: Taş ile veya toprak ile temizlenmek ve bundan sonra su ile yıkamak dahi sünnettir.
Eğer, taş ve toprak ile necaset giderilemeyip, dirhemden ziyade kalırsa yahut dirhemden ziyade olarak, makatın etrafına bulaşmış ise, su ile yıkamak farz olur. Bundan sonra, pak bir bezle silmeli, eğer bez yok ise, eliyle kurulamalıdır.
Ve istincanın müstehabı birdir: Taşı tek tutmak. Yani, ya 3, ya 5 veya 7 olmaktır.
[İdrar kaçıran adam, çamaşırına idrar bulaşmaması için, (12 x 12) cm büyüklüğündeki bezin bir köşesini biraz büküp, buraya yarım metre kadar sicimin bir ucu bağlanır. Bez zekerin ucuna kaplanır. Sicim bezin uçlarının yani zekerin üzerine bir kere sarılır. Sargıya yakın yeri iki kat yapılıp, katlı yeri sargının altına geçirilerek çekilip sıkıştırılır. Serbest ucuna, bir düğümle halka yapılıp, çengelli iğne ile dona rabt edilir. İdrar yapılacağı zaman iğne açılıp, ipin halkası çıkarılarak, ip çekilince, hemen çözülüp, bezi çıkar. İpin halkası iğneden kolay ayrılamazsa, iğneye bir rabtiye teli ve buna halka takılır. Bazı ihtiyarlarda zeker küçülüyor. Üzerine bez sarılamıyor. Bunlar, zekeri ve husyeleri, küçük bir naylon torbaya koyup, torbanın ağzını bağlamalıdır. İdrar kaçıran, fakat özür sahibi olamayan, hanefi mezhebindeki kimse, abdest almaya, gusüle ve namaza başlarken, Mâlikî mezhebini taklit etmeye niyet eder. Camiul-ezher medresesi müderrislerinden, 1384 h.de vefat eden, Abdurrahmân Ceziri’nin riyasetindeki Mısır âlimlerinin hazırladıkları (Kitab-ül-fıkh alel-mezahibil-erbea) da diyor ki (Mâlikî mezhebinde, ikinci kavle göre, hastada, ihtiyarda, abdesti bozan bir şey hâsıl olursa, hemen özür sahibi olarak abdesti bozulmaz. Haraç halinde olan, hanefiler ve Şâfiîler, bu kavli taklit eder) demektedir. [Namaz içinde idrar kaçıran hanefi, hâli müsaid olmadığı zaman, malikinin bu kavlini taklit eder. Niyet ederek, namazına, özürlü olarak devam eder.]