46- Ölü Üzerine Ağlamakla Eziyet Görür
Buhari ve Müslim, Âişe radıyallahü anhââ’dan rivayet ettiklerine göre; Âişe demiş ki:
İbn Ömer, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ‘den, (Ölü dirinin ağla m asiyle azap görür.) diye rivayet ediyor.
Halbuki İbn Ömer yanılıyor. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ancak şunu dedi:
(Ölünün akrabaları ona ağlarlar, o da günahlarından dolayı azap görür.)
İbn Sa’d, Yûsuf b. Mahik’den rivayet ettiğine göre şöyle demistir:
İbn Ömer’i, Rafi’ b. Hudeyc’in cenazesinde gördüm. Dedi ki
(Ölü, dirinin ona ağlamasiyle azap görür.) İbn Abbâs da ona cevaben:
(Ölü, dirinin ona ağlamasiyle azap görmez,) dedi.
Halbuki ölünün, dirinin ağlamasiyle azap gördüğüne dair hadisi Ebû Bekir es-Sıddık (radıyallahü anh) ‘dan da rivayet edilmiştir.; Ebû Ya’la ondan şöyle rivayet etmiştir:
Birinin ona ağlamasiyle, ölünün üzerine sıcak kaynar su do külür.
Hazret-i Ömer’den de: (Ölü için bağırıp ağlamakla ölü kabrinde aza görür.) diye rivayet edilmiştir.
Kabir Âlemi:
Buhari, Enes, îmran b. Hu’sayn, İbn Hibban’ın (Sahıhi) nde; Semûre b. Cündeb, Taberâni) nin (Kebir) inde; Ebû Hüreyre, Ebû Ya’la’nın hadislerinde; Muğire b. Şu’be İbn Mende’nin hadisleri içinde bunu rivayet ettikleri yazılıdır.
Bu konuda âlimler bir kaç görüştedirler.
Birincisi Hadisler mutlak olarak zahirine göre yorumlanır. Bu Ömer b. Hattap ve oğlu (radıyallahü anhüma) ’nın görüşüdür.
İkincisi: Mutlak olarak değildir. (Yani her zaman bu öyle değildir. Yalnız bazı kişiler azap görür.)
Üçüncü görüş:
Onların ağlamasiyle azap götür, mealindeki cümlenin (ba) si, hâl içindir. Sebep için değildir. Yani ölü onların ağladığını hâl ve zamanda azap görür. Bu azabın sebebi onun günahlarıdır. Yanındaki-lerin ağlaması değildir.
Dördüncüsü: Beyân edilen bu azap kâfirlere hastır. Bu iki görüş Âişe (radıyallahü anhâ) ‘den mervidirler.
Beşincisi: Hadisde bey’an edilen bu azap, ağlamak ve bağırma’mn kendi adeti olan kişilere hastır. Buhari bu görüştedir.
Altıncısı: Bu azap, öldükten sonra kendisine ağlamayı tavsiye edenler içindir. Nasıl ki birisi demiş:
(Öldüğüm zaman lâyık olduğum şekilde bana ağla ve ceplerini yırt ey mabedin kızı)
Yedincisi: Ağlanılacağım bilip de ağlamamayı tavsiye etmeyenler içindir. Çünkü bu durumda ağlamamaya tavsiye etmek vaciptir.
Sekizincisi Azap görmek, ağlamaktan değil de, onlara söylenen tavsiflerdendir. Bu tavsifler onlara azap verir. Meselâ: —Ey kadınları dul, çocukları yetim, evleri virane bırakan gibiÇünkü böyle tavsifler câhiliyet adetlerinden idi.
Dokuzuncusu: Bu azaptan kasıt, meleklerin, ölünün akrabalarının ona ağlayıp iyi tavsiflerle bağırmalarından dolayı o ölüyü kınamalarıdır. Çünkü Tirmizi, Hakim, İbn Mâce, merfuan rivayet ettiklerine göre Rasûlüllah şöyle buyurmuştur:
(İnsanlar öldüğü zaman ona ağlayanlar kalkıp, (Ey dayanağı-; mız, ey varlığımız, vb.) şeylerle bağırınca melekler onu toklayıp; böyle mi idin, diye çıkışırlar. ;
Taberani, İbn Ömer (radıyallahü anhüma) ’dan rivayet ettiğine! göre, şöyle demiştir:
Abdullah b. Revana bayıldı. Bağırma sesleri yükseldi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanma girdi. O zaman ayılımştıj Dedi ki:
— Yâ Resûlallah! Kendimden geçtim. Kadınlar’Ey yüce! ey kahraman.’ diye bağırmaya başladılar. Bir melek önümde durdu, elinde
(Sen onların dediği gibi misin? dedi. Ben (Hayır) dedim. Eğer (Evet) deseydim. O jop ile bana vuracaktı.
Hâkim Numan’dan sahih görüp rivayet ettiğine göre şöyle de4 mistir:
Abdullah b. Revâha bayıldı. Kızkardeşi Amrete, bağırmaya başladı. Kardeş! kardeş! diye bağırıyordu. Ayıldığında kardeşine dedii ki:
Bir şey söylediğin zaman her seferinde, melek sorardı: (Sen bÖylemisin?)
Taberani, Hasan’dan rivayet ettiğine göre:
Muâz b. Cebel, bayıldı, kızkardeşi;
(Ey kahraman) diye bağırmaya başladı. Ayıldığında, (Bu günf bana hep eziyet verdin) diye söyledi. Kardeşi dedi ki:
(Sana eziyet verdiğim, hiç hoşuma gitmedi) . Muâz:
Sen (Ey şöyle olan böyle olan!) diye tekrar ettikçe önümde celalli bir melek (Sen böyle misin?) diye soruyordu. Ben de hayır derdim.
İbn Sa’d Mikdam b. Ma’dikerib’den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Ömer (radıyallahü anh) yaralandığı zaman, kızı Hafsa yanındf girdi. Ey Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ’m arkadaşı!
Uy Hesûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ın kay in babası! Ey emir’el müminin diye ağlamaya başladı.
Ömer dedi ki:
— Senden yalvarıyorum, senin üzerine olan hakkım için bu meclisten sonra bana böyle şeyler söylememeni rica ediyorum, çünkü ölüp de üzerine bağırılan her ölünün başında bir melek durup ona kızar.
Onuncusu: Bu hadislerde anlatılan azabdan kasıt, ölünün akrabalarında gördüğü duruma acımasıdır.
Çünkü Taberâni ve İbn Ebi Şeybe, Safiyye bint-i Mahreme’den rivayet ettiklerine göre;
O Rasûlüllah‘ın yanında ölülerden bahsetti ve ağladı. Rasûlüllah
(sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
(Dünyada arkadaşınıza iyilik yapmanız size zor mu gelir? Ölen olursa ağlamayın (innâ lillah ve innâ ileyhi râciunî deyin. Muham-medin nefsi kudret elinde olana yemin ederim ki, ağladığınızda arkadaşınız, sizin neden ağladığınızı öğrenmek ister.)
Ey Allah ın kullan ölülerinize azap vermeyin.
İbn Cerir bu görüştedir. En sonları olan İbn Teymiyye dahil, İmamlardan bir cemaat de bu görüşü seçmişlerdir.
İmam Ahmed, Rebi’den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Bir cenazede İbn Ömer (radıyallahü anhüma) ile beraberdim. Bağırarak ağlayan bir insan sesi geldi. İbn Ömer onu çağırdı ve susturdu. Ben:
— Yâ Ebû Abdurrahman! Neden onu susturdun? dedim. Dedi ki:
— Çünkü, ölü kabrine girinceye kadar, onun ağlamasiyla azap görür.. _
Saîd b. Mansûr İbn Mes’ud radıyallahü anh’dan rivayet etiğine göre; O bir cenazede bazı kadınları gördü. Onlara dedi ki: Ey günahkârlar! Siz dirileri yoldan çıkarttığınız gibi ölülere de eziyet veriyor’
Yahya b. Main’in. Hasan’dan senediyle rivayet ettiği hadisle- rin Birinci cüz’ünde insanların ölülere yaptığı eziyetlerden biri de akrabalarının ona ağlaması ve borçlarını ödememesidir, diye kay-| dedilmiştir.
Yahya b. Main bunu Meşhur Cüzünde tahric etmiştir. (1)