140. Mektup

Bu mektup, Muhammed Mâ’sûm-i Kabili’ye yazılmıştır. Sevenlerin sıkıntılara, üzüntülere dayanmaları lazım geldiği bildirilmektedir: Fakirleri seven kardeşim! Kalbinde sevgi taşıyanların sıkıntı ve üzüntü çekmeleri lâzımdır. Dervişliği seçenlerin dertlere, sıkıntılara alışması lâzımdır. Fârisî beyt tercümesi: Seni sevmek, dert ve gam tatmak içindir, Yoksa, rahat ettirecek şeyler çoktur. Sevgili, sevenin çok üzülmesini ister. Böylece, kendinden başkasından büsbütün soğumasını,…

141. Mektup

Bu mektup, Mollâ Muhammed Kılıc’a yazılmıştır. Bu işin temeli Muhabbet ve ihlas olduğu bildirilmektedir: Hak teâlâ, Peygamberlerin efendisi hürmetine “aleyhi ve alâ Âlihi ve aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” size ilerlemek ihsan eylesin! Kalbinizin hallerinden arasıra bir şey yazmıyorsunuz ki nasıl olduğunu bilelim. Ondan da yazınız ki uzaktan ilgilenmemize sebep olur. Bu işin temeli, sevmek ve sıkı bağlanmaktır.…

142. Mektup

Bu mektup, Mollâ Abdülgafur-i Semerkandi’ye yazılmıştır. Bu büyüklerin nisbetinden az bir şeye kavuşulursa, bunu az görmemek lazım geldiği bildirilmektedir: Okşayıcı, kıymetli mektubunuz geldi. Fakirleri sevmek ve onlarla ilgilenmek, Allahü teâlânın büyük nimetlerindendir. Bunun artmasını Hak teâlâdan diler ve umarız. Fakirlere gönderdiğiniz hediye de geldi. Selametiniz için Fâtiha okundu. Öğrendiğiniz yolu ve buradan elinize geçen nisbeti…

143. Mektup

Bu mektup, İmam-ı Rabbani hazretleri tarafından Mollâ Şemseddin’e yazılmıştır. Gençliğin kıymetini bilmek, bunu boş yere geçirmemek lazım olduğu bildirilmektedir: Fakirleri seven Mevlânâ Şemseddin! Allahü teâlâ sizi yükseltsin! Gençlik zamanının kıymetini biliniz! Bunu, oyun ile faydasız şeylerle geçirmeyiniz! Ceviz ve kozalak gibi faydasız şeyler arkasında gençliğini tüketenler, sonunda pişman olurlar, ah ederler. Fakat, böyle yapmakla ellerine…

144. Mektup

Bu mektup, Hafız Mahmud’a yazılmıştır. Seyr ve sülûkü bildirmektedir: Allahü teâlâ, yüksek derecelerde sonsuz ilerlemek nasip eylesin! İnsanların efendisi ve miraç gecesi, Rabbinden ayrılmayan gözlerin sâhibi “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hatırı için, duamızı kabul buyursun! Âmin. Fârisî Mısra tercümesi: Her ne olursa olsun, sevgiliden anlatmak daha tatlı! (Seyr), hareket demektir. (Sülûk), ilerlemek demektir. İkisi…

145. Mektup

Bu mektup, Mollâ Abdürrahim-i Müftü’ye yazılmıştır. Bu yolun büyükleri, yolculuğa Âlem-i emrden başladıkları bildirilmektedir: Allahü teâlâ, bizi ve sizi İslamiyetin caddesinde bulundursun “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıye”! Bu duaya âmin diyen kuluna merhamet eylesin! Bu yolun büyükleri “kaddesallahü teâlâ esrârehüm” bu yolculuğa Âlem-i emrden başlamayı seçmişlerdir. Böyle ilerlerken Âlem-i halk da birlikte geçilmektedir. Başka tarîkatlerin büyükleri…

146. Mektup

Bu mektup, Şerefeddin-i Bedâhşi’ye yazılmıştır. Çok zikir yapmayı nasihat etmektedir: Oğlum Şerefeddin Hüseyinin mektubu geldi. Allahü teâlâya hamd olsun ki fakirleri hatırlamakla şereflenmektesiniz. Aldığınız vazifeyi çok yaparak zamanlarınızı kıymetlendiriniz! Fırsatı elden kaçırmayınız. Geçici olan şanlar, şerefler sizi aldatmasın. Dünya lezzetleri, hakiki lezzetlerden mahrum etmesin. Fârisî beyt tercümesi: Sana söyleyeceğim hep şudur: Çocuksun, yol ise korkuludur.…

147. Mektup

Bu mektup, Hâce Muhammed Eşref-i Kabili’ye yazılmıştır. Ayrılmak, kavuşmaktan önce midir, değil midir, bildirmektedir: Hak teâlâ, Peygamberlerin efendisi hürmetine “aleyhi ve alâ Âlihi ve aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” sizi yüksek derecelere kavuştursun! Tarîkat büyüklerinden birçoğu “kaddesallahü teâlâ esrârehüm”, (Ayrılmak, kavuşmaktan önce olur) dedi. Bu büyüklerden başkaları da, (Kavuşmak ayrılmaktan öncedir) dedi. Bir üçüncüsü ise, bir şey diyemedi.…

148. Mektup

Bu mektup, Mollâ Sâdık-ı Kabili’ye yazılmıştır. Kendini kavuşmuş sanan, bir şey elde edemez. Büyüklerin ruhlarından faydalanmaya aldanmamalıdır. Onlar, kendi üstadının latîfeleridir: İki mektubunuz arka arkaya geldi. Birinci mektup, kavuştuğunuzu, doyduğunuzu bildiriyordu. İkincisi, susuzluğunuzu, boşluğunuzu anlatıyordu. Allahü teâlâya hamd olsun! Çünkü her işin sonuna bakılır. Kendini doymuş sanan, bir şeye kavuşmamıştır. Kendini boş, uzak sanan, kavuşmuş…

149. Mektup

Bu mektup, yine Mollâ Sâdık-ı Kabili’ye yazılmıştır. Allahü teâlâ her şeyi sebeple yaratmakta ise de, belli bir sebebe bağlanmak lazım olmadığı bildirilmektedir: Kardeşim Mollâ Muhammed Sâdık! Bütün varlığınızla sebeplere bağlandığınıza şaşılır. Sebepleri yaratan “teâlâ ve tekaddes”, her şeyi sebeplerle yaratmakta ise de, her şey için belli bir sebebe yapışmak doğru değildir. Mısra tercümesi: Bir kapı…