Sual: Gıybet nedir? İnsanı gıybete sürükleyen düşünceler nelerdir? Gıybet edenin helalleşmesi gerekir mi? Bir kimsenin yüzüne karşı söyleyebildiğimiz bir kusurunu arkasından söylersek gıybet olur mu?
Cevap: Belli bir müminin veya zimmînin [gayr-ı müslim vatandaşın] aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gıybet olur. Kötüleyen sözler doğru ise, (gıybet) olur. Yalan ise, (iftira) olur. Gıybet ve iftira, büyük günah olduğu gibi, bunları dinlemek de haramdır. Söyleyen ve dinleyen, Cehennem ateşinde yanacaktır. Söyleyeni susturmalı, susturamaz ise oradan kalkıp gitmelidir. Ve bunlar için, hayır duâ etmelidir. Dostların, ahbabların isimlerini yazıp duvara asmalı, bu isimleri her görüşte, sahiplerine hayır duâ etmelidir. Mezarların üzerine taşlar dikip üzerlerine meyyitin ismi yazılır, geçenler, görenler, bu meyyite rahmet ve istiğfar okurlar. Senelerce bu dualara kavuşan meyyitler kabir azabından kurtulur. Gıybet, haramdır. Dinleyen, o kimseyi tanımıyorsa, gıybet olmaz. Gıybet olunan kimse bunu işitirse, üzülür. Bedeninde, nesebinde, ahlakında, işinde, sözünde, dininde, dünyasında, hatta elbisesinde, evinde, hayvanında bulunan bir kusur, arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse, gıybet olur. Kapalı söylemek, işaret ile hareket ile bildirmek, yazı ile bildirmek de, hep söylemek gibi gıybettir.
Bir müslümanın günahı ve kusuru söylendiğinde, hafızların, din adamlarının, elhamdülillah biz böyle değiliz demeleri, gıybetin en kötüsü olur. Birisinden bahsedilirken, elhamdülillah, Allah bizi hayasız yapmadı gibi, onu kötülemek, çok çirkin gıybet olur. Falanca kimse çok iyidir, ibadette şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu demek, gıybet olur. Hucurât sûresi, 12. âyetinde meâlen, “Birbirinizi gıybet etmeyiniz!” buyuruldu. Gıybet, adam çekiştirmek demektir. Birisini gıybet etmek, ölmüş insanın etini yemek gibi olur buyuruldu. Hadis-i şerifte, “Kıyamet günü, bir kimsenin sevap defteri açılır. Ya Rabbi! Dünyada iken, şu ibadetleri yapmıştım. Sayfada bunlar yazılı değil, der. Onlar, defterinden silindi, gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı denir” ve “Kıyamet günü bir kimsenin Hasenât defteri açılır. Yapmamış olduğu ibadetleri orada görür. Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır, denir” buyuruldu.
Ebû Hüreyre “radıyallâhu anh” diyor ki Resûlullah ile oturuyorduk. İçimizden birisi kalkıp gitti. Ya Resûlallah! Rahatsız olup gitti, denildi. “Arkadaşınızı gıybet ettiniz, etini yediniz” buyurdu. Aişe “radıyallâhu anha” diyor ki Resûlullahın yanında, bir kadının uzun olduğunu söyledim, “Ağzında olanı çıkar!” buyurdu. Tükürdüm. Ağzımdan et parçası çıktı. Allahü teâlâ sıfatları, özellikleri, cisim şeklinde göstermeye kâdirdir. Gıybet, din kardeşinin, bir zimminin işitince üzüleceği bir kusurunu arkasından söylemektir. Allahü teâlâ, Musa aleyhisselâma vahyetti ki “Gıybet edip tövbe eden kimse, Cennete en son gidecektir. Gıybet edip, tövbe etmeyen kimse, Cehenneme en önce girecektir.”
İbrahim bin Ethem, bir yemeye davet edilmişti. Sofrada, çağrılanlardan birinin bulunmadığı söylenince, o ağır kimsedir, denildi. İbrahim bin Ethem, gıybet edildi, buyurdu ve çıkıp gitti. Hadis-i şerifte, “Bir kimse için söylenen kusur, onda varsa, bu söz gıybet olur. Yoksa bühtân, yani iftira olur” buyuruldu. Dindeki kusurları söylemek, mesela namaz kılmaz veya şarap içer veya sirkat eder veya söz taşıyıcıdır demek ve dünyadaki kusurlarını söylemek, mesela sağırdır, şaşıdır demek, gıybet olur. Dindeki kusurları, onu kötülemek için söylenirse, gıybet olur. Onun ıslâhını düşünerek söylerse, gıybet olmaz. Acıyarak söylemek de, gıybet olmaz denildi. Bu köyde, namaz kılmayan var veya komünist var, hırsız var demek, gıybet olmaz. Çünkü, belli bir şahıs söylenmemiştir.
Bir kimse, namaz kılar, oruç tutar, hem de insanlara eli ile zarar verir. Mesela döver, mallarını gasp eder, sirkat eder. Yahut dili ile zarar verir. Mesela söver, iftira eder, gıybet eder, söz taşır. Âşikâre yapılan fısk ve haramları ve bidatları söylemek, gıybet olmaz. Bunları men etmesi için hükümete haber vermesi, günah olmaz. Bir kimse, babasından gizli haram işleyince, babasının mâni olacağını bilenin, babasına söylemesi veya yazarak bildirmesi lazımdır. Mâni olacağı bilinmiyorsa haber vermek caiz olmaz. Çünkü, düşmanlığa sebep olur. Birinin zararlarını, ona acıdığı için veya başkalarının ondan sakınması için söylerse, gıybet olmaz. Onu kötülemek için söylerse, gıybet olur.
6 kişinin kusurlarını, ayıplarını arkasından söylemek, gıybet olmaz:
1) Ona acıdığı için söylemek,
2) Ona mâni olunması için söylemek,
3) Fetva almak için söylemek, müslümanları onun şerrinden korumak için söylemek,
4) O kusur, ona isim olmuş ise, onu bu isim ile tanıtmak mecburiyetinde olmak,
5) Âşikâre, herkesçe bilinen fıskı bidati ve zulmü söylemek, (Kızarak, onu kötülemek niyeti ile söylenen, gıybet olur.)
6) Satılmakta olan malın kusurunu müşteriye söylemek, satıcıyı gıybet etmek olmaz.
Evlenecek erkeğe, nikah edeceği kızın ayıbını, kusurunu haber vermek, gıybet olmaz, nasihat olur. Bir şeyi bilmeyene nasihat vermek, vâciptir. Açıkça haram işleyenin ve zulüm edenin, açık olmayan başka ayıplarını bildirmek, gıybet olur. Hadis-i şerifte, “Hayâ cilbabını çıkaran kimseyi söylemek gıybet olmaz” buyuruldu. Cilbab, kadınların geniş baş örtüsüdür. Burada, hayâ cilbabını çıkarmak, açıkça haram işlemek demektir. Hadis-i şerif, böyle kimsenin hayâsı olmadığını işaret etmektedir.
İmam-ı Gazali ve bâzı âlimler, açık günah işleyenin ve başkalarının kusurunu söylemenin gıybet olmasında, onu kötülemek, şart değildir, dediler. Bunun için gıybet etmekten çok sakınmak lazım gelir.
İnsanı gıybet etmeye sürükleyen sebepler çoktur. Bâzıları şunlardır:
1) Ona karşı düşmanlık,
2) Yanında olanların fikirlerine uymak düşüncesi,
3) Sevilmeyen bir kimseyi kötülemek,
4) Kendisinin o günahta bulunmadığını bildirmek,
5) Kendisinin ondan üstün olduğunu bildirmek,
6) Hased etmek,
7) Yanında bulunanları güldürmek,
8) Şakalaşmak,
9) Onunla alay etmek,
10) Ummadığı kimsenin haram işlemesine hayretini bildirmek,( buna üzüldüğünü, ona acıdığını bildirmek)
11) Haram işlediği için onu sevmediğini bildirmek.
Gıybet, insanın sevaplarının azalmasına, başkasının günahlarının kendisine verilmesine sebep olur. Bunları, her zaman düşünmek, insanın gıybet etmesine mâni olur.
Gıybet, 3 türlüdür:
Birincisinde, ben gıybet etmedim, onda bulunan şeyi söyledim, der. Böyle söylemek, küfür olur. Çünkü, harama, helal demiş olur.
İkincisinde, gıybet olunana duyurmaktır. Büyük haram olur. Tövbe etmekle affedilmez. Onunla helalleşmek da lazım olur.
Üçüncüsünde, gıybet olunanın bundan haberi olmaz. Tövbe ve istiğfar etmekle ve ona hayır duâ etmekle affolur.
Yanında gıybet yapıldığını işiten kimse, buna hemen mâni olmalıdır. Hadis-i şerifte, “Din kardeşine, onun haberi olmadan yardım eden kimseye, Allahü teâlâ dünyada ve ahirette yardım eder” ve “Yanında, din kardeşine gıybet edilince, gücü yettiği hâlde ona yardım etmeyen kimsenin günahı, dünyada ve ahirette kendisine yetişir” ve “Bir kimse, dünyada din kardeşinin ırzını korursa, Allahü teâlâ, bir melek göndererek, onu Cehennem azabından korur” ve “Bir kimse, din kardeşinin ırzından bir şeyi korursa, Allahü teâlâ, onu Cehennem azabından korur” buyuruldu. Gıybet yapılırken, orada bulunan kimse, korkmazsa söz ile korkunca, kalbi ile reddetmezse gıybet günahına ortak olur. Sözünü kesmesi ya da kalkıp gitmesi mümkün ise bunları yapmalı. Eliyle, başıyla, gözüyle men’ etmesi kâfi gelmez. Açıkça, sus, demesi lazımdır.
Gıybet etmenin kefareti, üzülmek, tövbe etmek ve onunla helalleşmektir. Pişman olmadan helalleşmek, riyâ olur ki ayrı bir günahtır. [Ölüyü ve zimmi olan gayri müslimi gıybetin de haram olduğu İbni Abidin 5. cilt, 263. sayfada yazılıdır.]
Hak irâde eyleyince, yol verir herkes sana,
Halk eder sebeplerini, bol verir her şey sana.
KAYNAK: İslam Ahlâkı
Tavsiye yazı —> Komşuluk ilişkileri nasıl olmalıdır?
1 Yorum