Sual: Rüşvet nedir? Almak veya vermek caiz midir?
Cevap: Haksız bir menfaat sağlamak için yetkili kişilere çıkar sağlamaya rüşvet denir. İş gördürmek gâyesiyle kânunen yetkili bir kimseye gayrimeşru olarak verilen para, mal vesâir menfaat ve faydadır. Rüşvetle, ya hak edilmeyen bir menfaat ele geçirilmekte veya başkasının hakkına tecâvüz edilmektedir. Rüşvet, devlete karşı işlenen suçlardan biridir. Yüz kızartıcı bir fiildir. Memurun veya görevlinin devletin verdiği vazîfeyi kötüye kullanmasıdır. Rüşvetle elde edilen kazanç, insanların yüz karasıdır. Rüşveti almak da, vermek de suçtur. Alan da, veren de cezâlandırılır.
Rüşvet, haksız kazanç yollarından biridir. Bütün dinlerde günah sayılmış ve devletlerin cezâ kânunlarında devlet idâresine karşı işlenen bir amme (kamu) suçu kabul edilmiştir. Rüşvet almak da, vermek de dînimizde suçtur, günahtır. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde; “Rüşvet alan da ve rüşvet veren de Cehennemdedir.” buyurdu. Devletin, kamu hizmeti görmeleri ve kendisinin himâyesine sığınmış vatandaşlarına yardımcı olmaları için tâyin ettiği ve bir takım kânûnî yetkiler verdiği memurların ve diğer idârecilerin rüşvet almaları, vatandaşların devlete olan güvenini sarsmakta ve adâlet mercii olan mahkemelerde verilen kararlara şüpheyle bakılmasına sebep olmaktadır.
Rüşvet, ictimâî (sosyal) bir hastalıktır. Toplumda rüşvetin yayılması, devleti zaafa düşürmekte ve vatandaşların kendisine olan îtimâdını yok etmektedir. Bu ise, devlet otoritesinin yıkılmasına idârede başıboşluğun alıp yürümesine, anarşinin baş göstermesine sebep olmaktadır. Rüşvet, devletin, vatandaşları üzerindeki hükümranlık hakkını zedelemekte, âdil kararların verilmemesine yol açmaktadır. Rüşvet sebebiyle, zulmün, haksızlıkların çoğalması ve böylece insanlar arasındaki karşılıklı sevgi ve saygının ortadan kalkması da, devletteki birlik ve berâberliğin dağılmasını ve nihâyet devletin yıkılmasını hazırlayan âmillerdendir. Rüşvet alan memur, devletine ihânet etmekte ve nâmus, haysiyet sâhibi vatandaşlara zulüm yapmaktadır. Zulüm ise, büyük suçtur ve günahtır. Rüşvet teklifi dahi suç sayılmıştır.
Rüşvet de dâhil haksız kazancın her çeşidi dînimizde yasaklanmıştır. Rüşvetle kazanç temin etmek, alana da verene de hattâ aracılık yapana da haram edilmiştir. Gasp edilmiş malı ve zulüm, hırsızlıkla alınan ve rüşvet, fâiz, kumar ücretleri ve diğer hiyânet yollarından birisiyle ele geçen kazancın yenilmesini ve başkalarına yedirilmesini yasak etmiştir. Allahü teâlâ, Bakara sûresi 188. âyetinde meâlen; “İnsanların mallarından bir kısmını bile bile, günah işleyerek ele geçirmek için, iş başındakilere yedirerek mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin!” buyurmuştur. Mahkemelerde, rüşvet verilerek haksız hükümlerin çıkarılmasına sebep olanı, Peygamberimiz lânetlemiş bedduâ etmiştir. Hadîs-i şerîfte; “Hüküm vermede, rüşvet verene ve alana, Allah lânet etsin!” buyruldu.
Bir memurun hak sâhibinin bir hakkını araştırması ve bir işini yapması karşılığında hediye, ücret alması, dînimizde de yasaktır. Çünkü bu bir rüşvettir. Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) zekât toplamak için gönderdiği bir memurun, dönüşünde; “Bu beytülmâlindir (hazînenindir), şu da bana verilen hediyedir.” demesine karşılık, Resûlullah efendimiz; “Eğer doğru söylüyorsan, git, anne-babanın evinde otur ve bu hediyeler sana gelsin, görelim!” buyurdu ve böylece memura ancak rüşvet düşüncesiyle hediye verilebileceğini anlatmak istedi.
Tavsiye Yazı –> Şeytanın hileleri nelerdir?