Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 230. mektubudur.
(Tasavvuf), seyr ve sülûk demektir. Seyr ve sülûktan ve riyâzet çekmekten ve mücâhede yapmaktan maksat, mahluklara olan meyli, muhabbeti yok etmektir ve kulluk yapmayı öğrenmektir ve insanın, âciz ve muhtaç olduğunu anlamasıdır. Ademden geldiğini ve ademe gideceğini idrâk etmesidir. Yoksa, insanın kulluktan kurtulması, mâbud olması ve mâbudun kemâlâtına ortak olması değildir. Muhammed Behâüddîn Buhârî hazretleri, (Âbid, mâbud ile iştirak edemez) buyurdu. İbni Sînâ’nın bozuk düşünceleri, Ehl-i sünnet îtikadına uygun değildir ve küfrüne ve dalâletine sebep olmaktadır. İmâm-ı Rabbânî 245 ve 266. mektuplarında, (İmâm-ı Gazâlî Hükemânın bozuk düşüncelerini yazdıktan sonra, Fârâbî ve İbni Sînâ’nın ve benzerlerinin kâfir olduklarını bildirdi.
Resûlullah, bir Velîye, rüyada, İbni Sînâ için, (Allahü teâlânın çok ilim vererek, dalâlete sürüklediği kimsedir) buyurdu. Sâlik, kalbine gelen halleri yanlış anlasa da, bir Velîyi taklit etmesi lâzımdır. (Tevhid-i vücûd) bilgisi, akla ve nakle uygun görünüyor diyorsunuz. Nakil dediğiniz haberler, açık bildirilmiş değildirler. Böyle haberlere (Müteşâbihat) denir. Böyle haberler (Te’vil) olunur. Yâni, meşhur olmayan mânâları verilir. Aklın kabul ettiği şeyler ise, inandırmak için söylenir. Sahası çok geniştir. Celâlüddîn-i Devânî, böyle bilgilere akıl ermez dedi. Mevlânâ Câmî “kuddise sirruh”, (Akıl ermez demek, keşif ve müşahede ile kalpte hâsıl olup aklın anlayamayacağı şeylerdir. Aklın anladığı şeyleri, his kuvvetlerinin anlayamaması da böyledir) dedi. [Mesela akıl, güneşin yer küresinden büyük olduğunu anlayor. Göz ise, güneşi pencerenin içinde gördüğü için, bunu anlayamıyor.]
Felsefeciler, (Mevcûd olan şey yok olmaz. Yok olan şey de var olmaz) dediler. [Fransız kimyâger Lavoisier de böyle söyledi. Bu sözleri doğru değildir. Zan ile söylemişlerdir. Bu söz, Allahü teâlânın sonsuz kudretini inkâr etmektir. Lavoisier, bu sözü umumî olarak söylemeseydi, kimyâ hadiselerinde var ve yok olmaz deseydi, sözü doğru olurdu. İslam düşmanı, fen yobazlarının, tekrar dirilmeyi inkâr ederken Lavoisiernin bu yanlış sözünü ileri sürmeleri, ilme, fenne büyük iftirâdır.] Allahü teâlâ, dünyayı ve ahireti, yâni her şeyi yoktan var etti. Hepsini tekrar yok edecek ve Kıyamet günü, yine var edeceğini, Peygamberleri vasıtası ile haber verdi. Yaratması ve yok etmesi, Onun sonsuz kudretine göre, şaşılacak bir şey değildir. Filozofların yukarıdaki sözleri, âlemin yok edileceğini inkâr etmektir. Böyle söylemek küfürdür. Bu sözlerine inanan, Allahü teâlânın verdiği habere inanmamış olur, müslümanlıktan çıkar. Bütün dinler, âlemin yoktan var edildiğini ve tekrar yok edileceğini söz birliği ile bildirmektedir. Filozofların bu sözleri, mahlukların varlıkta durmaları için, Allahü teâlâya muhtaç olmamalarını da icap ettirmekte ve Allahü teâlânın varlıkları yok etmeye kâdir olmayacağını göstermektedir.
Cisimlerin ve sıfatlarının var olduklarını ve yok olduklarını görüyoruz. [Mesela deniz suları, buhar haline, bulut, yâni zerreler haline ve kar, buz haline dönmektedir. Suyun bir hâli yok olup diğer hâli var olmaktadır. Cisimlerin hallerini yok iken var eden ve var iken yok eden Allahü teâlâ, cisimlerin kendilerini de, yok iken var etmeye ve var iken yok etmeye kâdirdir. Bugün bütün dinler, öldükten sonra, tekrar dirilmeye, Cennete, Cehennem azâbına inanıyorlar. 1989 da Amerika’nın en büyük (Misuri) harp gemisi İstanbul’a geldi. İçinde iki büyük kilise var. (Kitâb-ı mukaddes) dedikleri incili ingilizce bastırmışlar. Maroken ciltlemişler. Her ziyaretciye hediye ediyorlar. Bizdeki ilericiler, Avrupa’ya, Amerika’ya âşık olduklarını söylüyorlar. Onlar gibi, morfinli, içkili kadınlarla, kızlarla otel odalarında, parklarda, her nev’ zevklerini ve pilaj eğlencelerini yapıyorlar. Bunlara ilericilik diyorlar. Müslümanlara, Cennete, Cehenneme inandıkları ve Allahın emirlerine uydukları için gerici diyorlar. Bütün dünyadaki inananlara gerici demediklerine göre, nefsânî, hayvânî zevklere ve İslam düşmanlığına ilericilik dedikleri anlaşılıyor.]
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız
1 Yorum