6– KİTÂB-ÜN-NİKÂH

“Nikâh”, lügatda eklemek ve toplamak manâsınadır. Fukahânın ta’rîfine göre ise, kasden milk-i müt’a ifâde eden bir akiddir. Yanî nikâhına şer’an mâni bulunmayan kadından, erkeğin faydalanmasının helâl olmasıdır. Usûl ve lügat âlimlerine göre nikâh, vatyde hakîkat, akidde mecâzdır.

Nikâhın faydaları:

Nikâhın 5 faydası vardır:

1. fayda, çocukdur ki, nikâhta asıl olan budur. Çünki, nikâh âlemin insansız kalmaması, çocuk doğması için nikâh konulmuştur. Şehvet, çocuğun meydâna gelmesine şevk ve meyl içindir.

Allahü teâlânın hikmet-i ilâhiyyesi herşeyi sebeplerle yaratmak olduğundan, çocuğun izdivâc sebebiyle meydâna gelmesini takdîr etmişdir. Çocuk sâhibi olmakta çeşitli bakımlardan çok hayırlar vardır.

2. fayda, şeytândan korur. Şehvetin şiddetini söndürerek zinâdan korur. Şehvetin zararlarını giderir. Gözü ve ferci harâmdan korur.

3. fayda, zevcenin yüzüne bakmak ve onunla meşru’ olan oynamaktır. Böyle yapmak kalbe râhatlık verir ve ibâdete kuvvet kazandırır. Çünki işlerin çoğu insan tabi’atının hilâfına olduğundan, insan nefsinde bundan dolayı bir sıkılma meydâna gelir. Bu sıkılma ise, ibâdetde gevşeklik ve tenbelliğe sebeb olduğundan, insan nefsi, bazen mubâh lezzetler ile râhatlandırıldığında, kuvvet ve canlılık kazanır. Bu ise, ibâdete büyük bir şevk hâsıl eder.

4. fayda, kalbden ev işlerini çıkarmakdır. Zîrâ evin bütün işlerini üstlenmek, vaktin zâyi’ olmasına sebeb olur. Bu da ilme ve amele mâni’dir.

5. fayda, nefs ile mücâhededir. Nefs ile mücâhede, çoluk-çocuğun haklarına riâyet, onlardan gelen sıkıntılara tahammül, onların irşâdına, ıslâhına, terbiyelerine ve onlar için halâl kazanmak ve bunların benzeri meşru’ işlere çalışmakla hâsıl olur.

Evlenmenin âfetleri:

Evlenmenin 3 âfeti vardır:

Birincisi, en kuvvetlisi olup, helâl kazanmaktan âciz kalmaktır.

İkincisi, zevcenin haklarına riâyetde ve sıkıntılarına tahammülde kusûr etmektir.

Üçüncüsü, ehl ve ıyâlin, zevci Allahü teâlâdan alıkoyup, dünyâ peşinde koşmaya çekmesidir.

Nikâh akdinin şartları:

Nikâh akdinin 4 şartı vardır:

Birincisi, velînin iznidir. Velî bulunmazsa, devlet reîsinin izni olmasıdır. İkincisi, evlenecek kadının rızâsıdır. Üçüncüsü, iki şâhidin bulunmasıdır. Dördüncüsü, îcâb ve kabûldür.

Fıkh âlimleri, nikâha âid mes’eleleri ve hükmleri aşağıdaki bâblara göre yazmışlardır. Bu bâblar: “Velî bâbı, nikâhda kefâet bâbı, mehr bâbı, bâb-ü nikâh-ir-rakîk, kâfirin nikâhı bâbı, bâb-ül-kasem, bâb-ür-rıdâ’.”

Velî bâbı:

“Velî”, lügatda düşmanın zıddıdır. Usûl-i din âlimlerinin ıstılâhına göre, Allahü teâlâyı esmâ-i şerîfesi ve sıfat-ı celîlesi ile mümkün olduğu kadar tanıyan, Ona tâ’ate devâm edip, ma’siyyetden sakınan, şehvetlerine ve lezzetlere düşkün olmayan zâtdır. Şerî’atde velî; akıllı ve bülûg çağına ermiş ve mîrâscı olan kimsedir.

Bu bâb, velî ile alâkalı mes’eleleri ve hükümleri içine alır.

Nikâhda kefâet bâbı:

“Kefâe” lafzı, küfv kelimesinden alınmış olup, bu bâbda husûsî denklik manâsınadır. Denklik, neseb, dindârlık, mal, örf ve âdet, hürriyyet ve müslimânlık bakımından olur. Şiir tercemesi:

Nikâhta denk olmaklık altı şeyle mümkündir, Şu vecîz beyt içre ifâdesini bulur.

Nesebte, diyânette, örfte ve âdette, Servette, hürriyyette, ilâveten mezhebde.

Bu bâbda, kefâet ile alâkalı meseleler ve hükümler yer alır.

Mehr bâbı:

“Mehr”, evlenirken kadın için ta’yîn olunan nikâh bedelidir. Mehrin en az miktârı 10 dirhem gümüşdür.

Bu bâb, mehre âid meseleleri ve hükümleri bildirir.

Bâb-u nikâh-ir-rakîk:

“Rakîk”, nikâh sâhibinin beyânına göre köle ma’nâsına olup, müfred ve cemîsi için aynı kelime söylenir. Bu bâb, kölelerin nikâhına âid meseleleri ve hükümleri ihtivâ eder.

Kâfirin nikâhı bâbı:

Kitâb-ün-nikâhın geçen bâbları, hür ve köle müslimânların nikâhlarına âit hükümlerini bildirdiği gibi, bu bâb da kâfirin nikâhına âid meseleleri ihtivâ etmekdedir.

Bâb-ül-kasem:

“Kasem”, kısmet yanî taksim manâsınadır. Kısem şekliyle nasîb manâsınadır.

Ehl-i iyâli, barındırmakta, giyindirmekde, yidirmek ve içirmekde adâlet vâcib olduğundan, bu bâbda bu husûslar ile alâkalı meseleler ve hükümler bildirilmektedir.

Bâb-ür-rıdâ’:

“Rıdâ’ ”, lügatda meme emmek manâsınadır. fierî’atde ise, belli bir vaktde, kadının memesini emmek demektir.

Ücret ile süt anası tutan kimseye “müsterdı’” denir.

Bu bâb, rıdâ’ ile alâkalı hükümleri ve meseleleri ihtivâ eder.

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler