Sual: Reşid Rıza, Muhaverat kitanının önsözünün sonunda, (1898 senesinde Mısır’da çıkardığım (El-menar) mecmuasında, taklidin batıl olduğunu yazdım. Bunların bir kısmını imam-ı allame İbni Kayyım-ı Cevziyye’den aldım. Bu yazıları toplayıp (Muhaverat) kitabını neşrettim) diyor. Buna ne cevap verilir?
Cevap: Bu dinde reformcu, taklidin batıl olduğunu yazmakla, 1400 seneden beri gelmiş milyonlarca Ehl-i sünnet müslümanı lekeliyor. Bunların Cehenneme gideceklerini anlatmak istiyor. Mezhepsizler, mülhidler ve zındıklar yani dinde reformcular, haksız olduklarını, kendileri de bilmiş olacaklar ki Ehl-i sünnete açıkça sataşamıyorlar. Hep, yaldızlı, kaçamak kelimeler kullanarak, perde arkasında oynuyorlar. Mezhep imamını taklit etmeye nasıl batıl denilebilir? Allahü teâlâ, Nahl ve Enbiya surelerindeki âyet-i kerimelerinde meâlen, (Bilenlerden sorup öğreniniz!) buyuruyor. (Ulül emir)e, yani âlimlere (tabi olunuz!) buyuruyor. Mezhep imamını taklit etmek, bunun için vâcip oldu. Bu dinde reformcu, taklit batıldır diyerek, (Mezhep imamlarına uymayınız! Bize uyunuz) demek istiyor. Müslümanları hak yolu taklitten vazgeçirip kendi batıl yollarını taklide sürüklüyor. Kendileri, batılın taklitçileridir.
Taklit 2 türlü olur. Birisi kâfirlerin, analarını, babalarını, papazları taklit ederek kâfir olmalarıdır. Böyle taklit, elbet batıldır, yanlış yoldur. Kur’ân-ı Kerîm ve hadis-i şerifler bu taklidi yasak etmektedirler. Müslümanların da, analarını, babalarını taklit ederek, müslümanım demeleri kâfi değildir. (Amentü) de bildirilen 6 şeyin mânâlarını bilip, beğenip, kabul eden kimseye müslüman denir. İnanılacak şeylerde mezhepsizlere aldanıp, Ehl-i sünnetten ayrılmak, batıl olan taklittir. Fakat, amelde, yani yapılacak işlerde taklitçiliği buna benzetmek doğru değildir. Kur’ân-ı Kerîm ve hadis-i şerifler bu taklitçiliği emretmektedir. Büyük âlim Abdülgani Nablüsi’nin (Hülasat-üt-tahkik fi beyan-ı hüküm-it-taklit vet-telfik) kitabında ve Abdülvehhab-i Şarani’nin Mîzanü’l-kübra’sının önsözünde ve imam-ı Rabbânî’nin Mektubat kitabının çeşitli yerlerinde ve Yusuf Nebhani’nin (Huccetullahi alel’âlemin) kitabının son kısmında yazılı olan (Ümmetim dalalet üzerinde icma yapmaz!) hadis-i şerifi gösteriyor ki doğru yoldaki âlimlerin söz birliği ile bildirdiklerinin hepsi elbet doğrudur. Buna karşı olanlar haksız ve yanlıştır. İşte, 1.400 seneden beri gelmiş olan milyonlarca Ehl-i sünnet alimi ve binlerce Evliya, söz birliği ile bildirdiler ki (Müctehid olmayan müslümanların işlerini, ibadetlerini doğru yapabilmeleri için, inandıkları, güvendikleri, diledikleri bir müctehidi taklit etmeleri vâciptir). Bu söz birliğine inanmayan, yukarıdaki hadis-i şerife inanmamış olur. Bu söz birliği gösteriyor ki müctehidin kendi ictihadına göre amel etmesi lazımdır. Başka müctehide uyması caiz değildir. Ashâb-ı kiramın hepsi müctehid idi. Bunun için bazı işlerde birbirlerine uymamışlardır. Bunun gibi, imam-ı Ebû Yusuf’un, bir Cuma günü, tekrar abdest almaması ve imam-ı Şâfiî’nin, İmam-ı Âzam Ebû Hanîfe’nin kabri yanında namaz kılarken, rükudan sonra ellerini kaldırmaması, başkasını taklit olmayıp, kendi ictihadlarına göre hareket etmelerindendir.
Sual: Muhaverat kitabının yazarı, Mısırlı Reşid Rıza, Arabî olan önsözünde, (İnsanlık tekamül ederek, zamanın gelişmesi ile akılları değişti) diyor. Bu söz doğru mudur?
Cevap: Bu sözü, masonların tekamül inanclarının bir ifadesidir. İlk insanların akılları az imiş. Şimdiki kâfirler çok akıllı imiş. Bu sözü ile ilk Peygamberlere ve sahabilerine akılsızlık isnad ediyor. Böyle inanan, kâfir olur. Adem, Şit, İdris ve Nuh ve daha nice Peygamberler “salavatullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, ilk insanlardan idi. Hepsi de, şimdiki insanların hepsinden daha akıllı idiler. Hadis-i şerif, her asrın kendinden önceki asırdan daha kötü olacağını bildiriyor. Reşid Rızanın bu sözü, bu hadise de ters düşmektedir.
Tavsiye Yazı –> Dini Mevzular Akıl Yürütülerek Anlaşılabilir mi?