Sual: Cemaleddin Efgani kimdir? Mason olduğu doğru mudur?
Cevap: Cemaleddin-i Efgani, 1838’de İran’da Hemedan’ın Esedâbâd köyünde doğdu. Şii bir ailenin çocuğudur. Ekseriya Sünnîliğin yaygın olduğu mıntıkalarda faaliyet gösterdiği için, İran ve Şiî menşeini saklamak maksadıyla Efgânî lakabını kullanmıştır. Hicri 1261’de Kabil’e geldi. 10 sene kaldı. Felsefe kitapları okudu. Bir ara, Ruslara Afganistan hakkında casusluk yapıp, jurnaller verdi. Ruslardan çok para aldı. 1285’de Mısır’a geldi. Mason oldu. Âli paşa, bunu İstanbul’a getirdi. Meclis-i Maârif âzâsı yapıldı. O zaman, İstanbul darülfünun, yani üniversite rektörü bulunan ve sadrazam Reşid paşa tarafından Paris’te yetiştirilmiş olan ve kâfir olduğuna fetva verilen, pozitivist Bektaşî Arnavut milliyetçisi Hasan Tahsin tarafından buna o sene konferanslar verdirildi.
Sultan Abdülmecid ve sultan Abdülaziz han zamanlarında, beş defa sadrazam olan ve kabri Süleymaniye camii bahçesinde bulunan Âli paşa mason idi. Dinde reformcu olan, Cemaleddin-i Efgani’yi İstanbul’a getirip dinde reformlar yapmak için, onunla elele vererek çalışmaya koyuldu. Peygamberliğin bir sanat olduğunu ve İslamiyetin terakkiye mani olduğunu söyleyince, o zamanın şeyhulislamı olan büyük âlim Hasan Fehmi efendi tarafından kâfir olduğuna fetva verildi. Hasan Fehmi efendi, zamanın derin âlimlerinden idi. Osmanlı devletinin 110. şeyhulislamı idi. Rüus imtihanında birinciliği kazanmıştı. Müderris yani üniversite din bilgileri profesörü oldu. Çok talebe yetiştirdi. Çeşitli vazifelerde yükseldikten sonra, şeyhulislam oldu. Sultan Aziz Mısır’a gittiği zaman, hatib efendinin okuduğu hutbeyi bu hazırlamıştı. Camiu’l-Ezherin meşhur alimi (Şeyh Saka) hazretleri ile çok sohbet etti. Mısır âlimleri, ilimdeki kudretini takdir ettiler. İşte bu âlim, ağır basarak, Cemaleddin rezil oldu. Âli paşa da, onu destekleyemedi ve İstanbul’dan çıkarmaya mecbur kaldı.(1871)
İslam âlimleri o zaman uyanık davranarak, meydanı bunlara bırakmadılar. Cemaleddin’i rezil ettiler. Bugün İslam memleketlerini sarmış olan, yıkıcı dinde reformculara aldanmamak için, müslümanların çok bilgili olmaları lazımdır.
Edip İshak adındaki bir Mısırlının Ed-dürer adındaki kitabında, Cemaleddin’in Mısır’da mason locası başkanı olduğu yazılıdır. Mısırlılara ihtilal fikirleri aşıladı. Şöhretini arttırmak için, Arabî Paşa vakasını hazırlıyanlarla birlikte İngilizlere karşı göründü. Efgânî, Mısır’da Yahudi mahallesinde otururdu. İki Hristiyan, Şamlı Selim Nakkaş ile onun yakın arkadaşı Edib İshak en birinci dostlarıydı. Hususî doktoru Harun da Yahudi idi. Toplantılarına Müslüman, Hıristiyan ve Yahudiler birlikte katılırdı. Mısır müftüsü Muhammed Abduh ile dost oldu. Reformist düşüncelerini ona aşıladı. Muhammed Abduh bir yazısında, (Cemaleddin’i görmeden önce, gözüm kör, kulağım sağır, dilim dilsiz imiş) diyor. Londra’da ve Paris’te, dinde reform diye çok zararlı yazılar yazdı. 1886’da İran’a geldi. Orada da rahat durmadı. Zincirlere bağlanarak, 500 süvari ile Osmanlı hududuna bırakıldı. Bağdat’a, Londra’ya gitti. İran aleyhinde yazılar yazdı. Oradan İstanbul’a geldi. Burada da, Behailerle işbirliği yaparak, dini siyasete alet etti. İran’da fesat çıkarmaya uğraştı. Bir sene sonra, çenesinde kanser çıkarak, 1897 yılında öldü. Maçka kışlası yanında, şeyhler mezarlığına gömüldü. Rockefeller’in ortağı ve Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesini sağlayan Amerikalı işadamı Charles Crane, Efgânî’nin kabrini yaptırdı. II. cihan harbinden sonra kemikleri Afganistan’a götürüldü. Masonlar, bunun İslam düşmanlığını, ihtilalci ve fesadcı hareketlerini başka türlü yazıyorlar. Bunu büyük gösterebilmek için, şeyhulislam efendiye ve İslam âlimlerine cahil, gerici demekten sıkılmıyorlar.
Fikirleri, daha sonra, II. Meşrutiyet’ten itibaren revaç buldu. Abdullah Cevdet, Ahmet Agayef, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Şemseddin Günaltay tarafından benimsendi. Günaltay kendisini, “Şeyh [Efgânî], peygamber kadar şâyân-ı hürmet; ona itiraz edenler, Ebu Cehl kadar lânete müstehaktır. Çünkü Peygamberin zamanındaki İslâmlığı yeniden diriltmeye kalkışmıştır.” diyerek medheder.
Ernest Renan Efgânî hakkında şöyle der: “Şimdiye kadar pek az kimse üzerimde bu kadar kuvvetli bir tesir meydana getirmiştir. İslâmlığın peşin hükümlerinden tamamen kurtulmuş biridir. Fikirlerindeki serbestlik, İbni Sina, İbni Rüşd gibi o büyük imansızlardan birinin dirilip karşıma çıktığı hissini veriyordu”. [Journal des Débats, 1883]
Başta Abduh ve Reşid Rıza olmak üzere İslâm dünyasındaki modernistlerin düşünüş tarzını şekillendirdi. Reşid Rıza, Efgânî’nin aşırılıklarını törpüleyerek, modernizmi hizaya soktu. Âkif, Safahat’ta kendisinden övgüyle bahsetmiş; “yeni Cemâleddinler yetiştirme reçetesi” vermiştir. Hiç görmediği Efgânî’yi temize çıkarmak için yazılar yazmış; Efgânî’nin kovulmasını, İstanbul ulemasının hasedine bağlamıştır.
[Bunların İslamiyete verdikleri zararlar, Prof. Dr. Muhammed Hüseyin’in Arabî olarak yazdığı ve İnsan yayınlarının tercüme ettirerek 1986 senesinde, “Modernizmin İslam Dünyasına girişi” ismi ile İstanbul’da neşrettiği kitapta uzun yazılıdır.]
Tavsiye Yazı –> En Meşhur Talebesi Abduh’a Dair