Sual: İmam Gazali hazretleri kimdir, filozof mudur?

Cevap: Muhammed bin Muhammed Gazâlî, İslam âlimlerinin en büyüklerindendir. 450 [m. 1058] senesinde, İran’ın Tus yani Meşhed şehrinin Gazal karyesinde tevellüd, 505 [m. 1111] de orada vefât etti. Müctehid idi. İctihadı, Şâfiî mezhebine uygun oldu. O kadar çok kitap yazdı ki ömrüne bölününce, bir güne 18 sayfa düşmektedir. Hicri 484’de Bağdat’ta Nizamiye üniversitesine profesör oldu. Hacca gidip gelince, Şam’da profesörlük yaptı. Sonra Nişapur’da profesörlüğü zorla kabul etti. Kitapları çok kıymetlidir. Garb dillerine çevrilmektedir. Eyyühel-veled kitabı arâbidir. Fârisî tercümesi, Bursa’da, Orhan camii kütüphanesinde mevcuttur. Bu kitabı, 1364 [m. 1945] de kurulmuş olan milletler arası ilim yayma (Unesco) teşkilatı tarafından 1370 [m. 1951] de fransızcaya, ingilizceye ve ispanyolcaya tercüme edilerek, hepsi basılmıştır. [m. 1959] da, 4 alman ordinaryüs profesörünün, Gazâlî’nin kitaplarını okuyarak, İslam dinine âşık olduklarını ve imâmın kitaplarını almancaya çevirmekte olduklarını gazetelerde okuduk.

İmâm-ı Gazâlî’ye İslam filozofu diyenler oluyor. Bu büyük imâm, filozof değildir. Bir İslam alimi, bir müctehid idi. Onun kitaplarında mevdu hadis var sanan kimse, ya onu tanımayan, din imamı ve müctehid ne demek olduğunu bilmeyen cahillerdendir. Yahut Ehl-i sünnete düşman olan vehhâbîlerin tuzağına düşmüş bir zavallıdır. İslam âlimlerinin hiçbiri filozof değildir. Filozof, İslam alimi olamaz. Nasıl ki cam parçası pırlanta olamaz. İslam filozofu diye bir şey yoktur. İslamiyette felsefe yoktur.

İmâm-ı Gazâlî’nin, felsefecilerin görüşlerini çürütmek ve itikâdlarına, felsefe karıştıran, sapık fırkalara cevap vermek için yaptığı bu çalışmasını işiten bir takım kimseler, onu felsefeci zannetmişlerdir. Bunun sebebi, felsefe ile tefekkür arasındaki mühim farkı bilmemek olabilir. Felsefeciler aklı rehber edinmişlerdir. Mütefekkirler ise aklı kullanmakla beraber, akla da rehber olarak peygamberleri ve onların bildirdiği îmânı almışlardır. Göz için ışık ne ise, akıl için iman da odur. Işık olmayınca göz göremediği gibi, imân olmayınca akıl da doğru yolda yürüyemez. İmâm-ı Gazâlî, filozof değil müctehiddir. Zâten İslâmiyette felsefe ve filozof olamaz. İslâm âlimi olur. İslâm dininde, felsefenin üstünde İslâm ilimleri, filozofun üstünde de İslâm âlimleri vardır.

İmam Gazali, Rumcayı öğrenerek felsefecilerin sapıklığını ortaya koymak için eski Yunan ve Latin filozoflarının kitaplarının aslı üzerinde 3 sene titizlikle incelemeler yaptı. Bu incelemeleri esnasında ve neticesinde felsefecilerin maksatlarını açıklayan “Mekâsidü’l-felâsife” kitabı ile felsefecilerin görüşlerini reddeden “Tehâfütü’l-felâsife” kitabını yazdı. Avrupalı filozoflar, o asırda dünyânın tepsi gibi düz olduğunu iddia ederek, ilimlerini ve felsefelerini böyle yanlış bilgiler üstüne kurarken, İmâm-ı Gazâlî dünyanın yuvarlak olduğunu delîller ile isbât ediyor ve diğer fen ilimlerinde de Avrupalıların bilmedikleri doğru bilgileri kitaplarında yazıyordu. Daha sonra Endülüslü filozof İbni Rüşd İmam Gazali’nin bu kitabına bir reddiye yazdı. Osmanlı ulemasından Hoca-zade Muslih-uddin Mustafa bin Yusuf, “rahmetullahi teâlâ aleyh” Fatih sultan Muhammed hanın hocası ve İstanbul kadısı idi. Fatih’in emri ile İmam Gazâlî’nin (Tehafütü’l-felasife)si ile İbnür-Rüşd’ün buna olan reddiyesini incelemiş, Gazâlî’nin haklı olduğunu bildiren kıymetli bir kitap yazmıştır.

1383 [m. 1963] senesinde Pakistan’da basılan (Meârifü’s-sünen) adındaki 7 cilt kitabın 1. cildinde de “İslam âlimlerine göre ruh cisimdir. Eski yunan felsefecileri ruh cisim değildir dedi. İmâm-ı Gazâlî de böyle dedi. Onun felsefeye bağlılığı birçok yerde kendine hâkim olmuştur” diyor. Mücessimeden olan İbni Teymiyye’nin ruh hakkındaki sözlerini, İslam âlimlerinin sözü diye yazarak koca Gazâlî’yi küçümsemek gafletine düşmektedir. Arabî 5 cilt (İhyaü’l-ulum) kitabı 1387 [m. 1968] senesinde Beyrut’ta ve fârisî bir cilt (Kimyâ-i saadet) kitabı Muhammed Şâh Rıza Pehlevi zamanında 1374 [m. 1955] de Tahranda ve 1398 [m. 1977] de İstanbul’da basılmıştır. Bu Ehl-i sünnet kitabının ve benzerlerinin Tahran’da basılması ve İran’da Ehl-i sünnet medrese ve tekkelerinin açılması sebebi ile taşkın şiîler, Humeyni ismindeki bir ahundun teşvikı ile şaha karşı isyan ederek, İran’da Şiî Cumhuriyeti kurdular. (Dürretü’l-fahire) kitabının arabîden türkçeye tercümesi, (Kıyamet ve Ahiret halleri) ismi ile basılmıştır. Îsâ aleyhisselâmın, Allahü teâlânın kulu ve Peygamberi olduğunu vesikalarla ispat eden (Er-reddül-cemil li-ülûhiyet-i Îsâ bi-sarih-il İncil) kitabı, fransızca tercümesi ile birlikte, 1359 [m. 1939] senesinde Robert Chidiac tarafından Paris’te bastırılmış, 1407 [m. 1986] da İstanbul’da, ikisi de ofset ile bastırılmıştır.

Tavsiye Yazı –> Eyyühel Veled Risalesi (İmam Gazali)

Tavsiye Yazı –> El-Münkız mine’d-dalal (İmam Gazali)

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler