Sual: Amr bin As “radiyallahu anh”, Eshab-ı kiramdan mıdır?
Cevap: Kısas-ı Enbiya da diyor ki: Mekke’nin fetih yılında, Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, Amman hükümdarı Ceyfere mektup yazıp, Amr ibni As “radıyallâhu anh” hazretleri ile gönderdi.
Taif halkı müslüman olunca, Resûl-i ekrem, Ebû Süfyan bin Harbi Taife gönderip, (Lat) denilen putu yıktırdı. Ebû Süfyan ve oğulları Yezid ile Muaviye, Resûlullahın katibliğini yaparlardı. Hâlid ibni Zeyd eba Eyübel Ensârî ile Amr ibni As da katiblik yapan zevat-ı kiramdandır. Amr ibni As, Resûlullahın ordu kumandanlığını da yapmıştır. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, Ebû Süfyan’ı Necran valiliğine, oğlu Yezid’i Teyma’ya hakim tayin buyurmuştur “radıyallahü teâlâ anhüma”.
Resûlullahın vefatında, Amr ibni As hazretleri Amman’da idi. Medine’ye gelince, Ashâb-ı kirâm, Onun başına toplanıp yolda gördüklerini sordular: (Amandan Medineye kadar Araplar mürted olmuş, bizimle harbe hazırlanmış gördüm) dedi. Hazret-i Ebû Bekr, Ashâb-ı kiramı fırka fırka, mürtedler üzerine yolladı. Amr ibni As kumandasındaki birliği “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” Hudaa mürtedlerine gönderdi.
Amr ibni As hazretleri, zaman-ı saadette, Sad ve Hüzeyfe ve Uzre kabilelerinin zekatlarını toplamaya memur iken, Amana hakim yapılmıştı. Dönüşte, eski vazifesinin yine Ona verileceği vaat buyurulmuştu. Amandan gelince, halife hazretleri bunu eskisi gibi zekat toplamaya gönderdi. Böylece, Resûlullahın vaadini yerine getirdi. Mürtedler çoğalınca, bunu bir fırkaya emir yapmak istedi. Mektup yazıp, (Resûlullahın vermiş olduğu sözün yerine gelmesi için seni eski vazifene göndermiştim. Şimdi sana, dünyaca ve ahiretce daha hayırlı başka bir vazife vermek istiyorum) buyurdu. Amr ibni As cevabında, (Ben İslamın oklarından bir okum. Onları atacak ve toplıyacak, Allahtan sonra sensin. Bak, hangisi daha kuvvetli ve tesirli ise, onu at) dedi. Halife hazretleri, Onu bir fırkaya emir yaptı. (Eyle) yolu ile Filistin’e gönderdi. Ebû Süfyan’ın oğlu Yezid’i de, bir fırkaya emredip (Belka) yolu ile Şam tarafına gönderdi. Ebû Süfyan’ın 2. oğlu hazret-i Muaviye’yi de başka bir fırkaya emir yapıp, kardeşinin emrine gönderdi. İmperator Herakliyüs, kardeşini 100.000 askerle Amr bin As hazretlerine karşı ve Yorgi ismindeki bir generali de, büyük bir ordu ile Yezide karşı gönderdi. Kendisi Humsta kaldı. İslam fırkaları, halifeden emir alarak, (Yermük) de birleşti. Rumlar da, İslam askeri karşısında toplandı. Müslümanlar, müdafaa yapıp, halifeden yardım istedi. Halifenin emri ile Allahın kılıcı Hâlid hazretleri, Iraktan on bin askerle imdada gelip, Amr ibni As’ın emrine girdi. Ecnadin’de yapılan kanlı savaşta, rum ordusu fenâ bozuldu. Sonra Yermükte, 240.000 rum askeri ile 46.000 İslam askeri çetin savaşa girdi. İçlerinde bin Sahabi vardı. Yüzü Bedr kahramanlarından idi. Hâlid hazretleri, başkumandan seçildi. Amr ibni As ile Şerhabil sağ kanadı, Yezid bin Ebû Süfyan ile Kaka sol kanadı idare ettiler. Ebû Süfyan bin Harp askere cesaret veriyordu. Kahramanlıklar gösteriyordu. Çok kanlı savaş oldu. İmparatorun kardeşi ile birlikte 100.000 rum kılıçtan geçti. Ebû Süfyan’ın mübarek gözüne ok gelip kör oldu. Rumlar, Ürdün’de 80.000 askerle tekrar hücum etti. Hâlid ortada, Amr ibni As ile Ebû Ubeyde 2 kanadlarda idi “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”. Rumlar bozuldu. Pek azı kurtulabildi.
Ömer-ül-Fâruk hazretleri halife iken, müslümanlar, Şam’ı kuşattı. Hâlid bin Velid bir kapıda, Amr ibni As bir kapıda, Yezid bin Ebû Süfyan bir kapıda idiler. Yezid, kardeşi Muaviye’yi ileri kol kumandanı yaparak, Sayda ve Beyrut şehirlerini, Amr ibni As da Filistin’i fethettiler. Amr ibni As hazretleri, Filistin’deki askerin kumandanı idi. Emirül-müminin hazretleri, Amr ibni As’a sık sık imdad gönderiyordu. Amr ibni As, meşhur dahilerden ve kurnaz bir idareci idi. Kudüs ve Remle’ye birer fırka gönderdi. Muaviye de Kaysari’ye şehrini sardı. Bu şehirde çok asker vardı. Dışarı hücum ediyorlardı. Hazret-i Muaviye, çıkanları bozup kırıyordu. Amr ibni As ise, Rumların başkumandanı ile harp edip dağıttı. Gazze ve Nablus şehirlerini fethetti. Hazret-i Ömer, yerine hazret-i Ali’yi vekil bırakıp Kudüs’e geldi. Yezid bin Ebû Süfyan, Hâlid, Amr ibni As ve Şerhabil karşılayıp halife ile kucaklaştılar. Rumlar Kudüs’ü hazret-i Ömer’e teslim ettiler. İran’dan alınan ganimetleri Ziyad bin Ebih Medine’ye getirdi. İran savaşları hakkında halifeye gayet fasih ve beliğ bilgi verdi. Yezid Şam valisi yapıldı. Muaviye Kaysari’ye şehrini fethetti. Şam valisi Yezid, taundan vefat etti. Yerine kardeşi Muaviye Şam valisi tayin buyuruldu. Suriye kumandanı Ebû Ubeyde ve yerine geçen Muaz bin Cebel de, taundan öldü. Amr ibni As hazretleri, başkumandan olunca, herkesi dağlara çıkardı. Böylece, veba salgınına nihayet verdi. Amr ibni As hazretleri, Mısır seferine kumandan tayin olundu. 1 ay muharebeden sonra, rum askeri dağıldı. Mısır’a girdi. Bu muharebede mancınık kullandı. Heraklius İstanbul’da büyük bir ordu hazırlayıp, Amr ibni As’a karşı gelmekte iken öldü. Amr ibni As 3 ay muharebeden sonra, İskenderiye’yi de aldı. Sonra Trablus’a gitti. 1 ay savaştan sonra fethetti. Hazret-i Ömer şehit olunca oğlu Übeydullah, katil zannı ile eski acem şahlarından Hürmizan’ı öldürmüştü. Hazret-i Ali, Übeydullah’a kısas lazımdır, dedi. Medinede izinli olarak bulunan Mısır valisi Amr bin As söz alarak, (Dün Ömer, bugün de oğlu öldürülmek nasıl olur?) dedi. Halife olan Osman “radıyallâhu anh”, bu sözü beğenerek, kısas işini diyete çevirdi ve diyet paralarını kendi malından verdi. Bu bir ictihad ayrılığı idi. Hazret-i Muaviye, Anadolu’da gazaya başlayıp, Amuriye şehrine kadar ilerledi. Halife, Amr ibni As’ı Mısır valiliğinden azletti. Halife İstanbul’un fethedilmesini Endülüs yoluyla düşünüyordu. Endülüs’e asker çıkardı. Şamda kumandan olan Muaviye “radıyallahü teâlâ anh”, gemilerle Kıbrısa asker gönderdi. Mısırdan da yardım geldi. Çok muharebe ederek ada feth olundu.
İstanbul kayseri III. Kostantin 668’de Bizans imparatoru olmuş, 685’de ölmüştür. Büyük bir donanma ile Akdeniz’e çıktı. Hazret-i Muaviye “radıyallahü teâlâ anh” ile Mısır valisi Abdullah da birer donanma ile çıktılar. Büyük bir deniz harbi sonunda, Ehl-i İslam galip geldi. Hicretin 33. senesinde Şam valisi hazret-i Muaviye, rumlarla gaza ederek İstanbul boğazına kadar geldi. Muaviye bin Ebû Süfyan “radıyallâhu anhüma”, Resûlullahın katibliğini yapmış bir sahabi-i zişan idi.
Hazret-i Ali “radıyallâhu anh”, İslamiyetin kurulması ve kökleşmesi için canını tehlikelere atıp düşmanlarla arslan gibi dövüştü. Nice kâfirleri katletti. Hazret-i Muaviye de “radıyallâhu anh”, İslamiyetin yayılması ve doğuya, batıya ışık salması için canını tehlikeye koyup, Bizans orduları ile dövüştü. Nice memleketler fethetti.
Abdullah bin Sebe adında bir yahudi dönmesi Mısır’da çok kimseleri aldattı. Hilafet, Ali’nin hakkıdır diyerek, milleti isyana teşvik etti. Amr ibni As hazretleri, Mısır valiliğinde bulunsaydı, bu fitneye meydan vermezdi. Kûfe’de vâliye gücenen birkaç kimse, hazret-i Osman’ı çekiştirmeye başladılar. Halife bunları Şama sürdü. Şam valisi Muaviye’ye, (Bunlara nasihat et!) diye yazdı. Muaviye bunlara Kureyşlileri övdü. (Resûl-i ekrem, beni işlerinde kullandı. Sonra 3 halifesi beni Vâli yaptılar. Benden razı oldular) dedi. Çok nasihat verdi. Dinlemediler. Onları Hums şehrine gönderdi. Hums valisi olan Abdurrahmân bin Velid, bunlara sert davrandı, korkuttu, tevbe ettirdi. Halife; Muaviye, Amr bin As ve diğer 3 valiyi Medine’ye çağırdı. Fikirlerini sordu. Muaviye (İşleri valilere bırak) dedi. Amr bin As ise “radıyallahü teâlâ anhüma”, (Ya halife! Sen, Beni Ümeyye ile birlikte nasa güvendin. Pek merhametli davrandınız. Şiddet veya istifa, yahut kuvvetli irâde ile ileri git!) dedi.
Mısırda bulunan (İbni Sebe) ve başka velayetlerdeki adamları, birbirleriyle haberleşiyorlardı. Valiler zulüm ediyor, diyerek ve bir yalana bin katarak uydurdukları iftiraları her tarafa yayıyorlardı. Bu şikayetleri halife işitti. Valileri toplayıp şikayetlerin sebebini sordu. Muaviye dedi ki (Sen beni Vâli yaptın. Ben de çok kimseyi memur yaptım. Onlardan sana hayır gelir. Herkes kendi memleketini daha iyi bilir ve idare eder) dedi. Said de, (Bu sözler uydurmadır. Gizlice ortaya atılıyor. Herkes inanıyor. Bu yalanları çıkaranları bulmalı ve öldürmeli) dedi. Amr ibni As, (Sen yumuşak davrandın. Yerine göre sertlik göstermelisin) dedi. Halife, valilerle Medineye geldi. Ali ve Talha ve Zübeyri de çağırdı. Muaviye, söz alarak, (Siz Ashâbın yükseklerisiniz. Halifeyi seçtiniz. Şimdi ihtiyar oldu. İleri atılmayınız) dedi. Hazret-i Ali, bu sözlere üzüldü. (Sus) dedi. Dağıldılar. Muaviye, halifeyi Şama çağırdı. Kabul eylemedi. (Öyle ise, seni korumak için asker göndereyim) dedi. Halife, (Resûlullahın komşularına baskı yapmak istemem) dedi. Hazret-i Muaviye, (Sana kıyacaklarından korkuyorum) deyince, Halife, (Allahın dediği olur) buyurdu. Bunun üzerine Muaviye, yol elbiselerini giyerek, Ali ve Talha ve Zübeyr ve başka Sahabilerle görüşüp, halifeyi onlara emanet ve her birine veda ile Şama gitti. Ayrılırken, (Ebû Bekr dünyayı istemedi. Dünya da Ona yanaşmadı. Ömere dünya yanaştı. O dünyayı reddetti. Osman’a dünyadan az bir şey geldi. Biz ise dünyaya daldık) dedi.
İbni Sebe’nin adamları, Mısır ve Kufe’de toplanarak birkaç bin kişi, hacca gideceğiz, diyerek, Medine’ye geldiler. Hazret-i Osman “radıyallahü teâlâ anh” şehit edildi. Şam’dan ve Kufe’den imdada gelen askerler yetişemedi.
Kısas-ı Enbiyanın, I. cihan harbindeki baskısından aldığımız yukarıdaki yazılar, hazret-i Muaviye ile hazret-i Amr ibni As’ın, ne kadar sâdık, halis müslüman olduklarını, Ashâb-ı kirâm arasındaki derecelerinin yüksekliğini, İslamiyete hizmetlerini ve kâfirlerle cihatdaki gayretlerini açıkça göstermektedir. Kısas-ı Enbiya kitabı, Abbasi tarihçilerinin, Emevileri kötülemek ve kendi hükümetlerine yaranmak için, yazdıkları tarihlerindeki uydurma hikayelerin tesiri altında yazılmış olduğu hâlde, yukarıda bildirdiğimiz gerçekleri de bizlere haber vermektedir. Deve ve Sıffin vak’alarını anlatırken, Abbasi tarihlerindeki bu 2 büyük Sahabinin ve Ebû Süfyan “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin şanlarına yakışmayan iftiraları da katmış ise de, seçerek yukarıya yazdıklarımızı okuyan keskin görüşlü ve anlayışlı kimseler, Ashâb-ı kiramın büyüklüğünü hemen anlarlar. Kısas-ı Enbiyadaki onları lekeliyen yazıların uydurma ve iftira olduğunu kavrarlar.
Tavsiye Yazı –> Hazreti Osman nasıl şehid edildi?
Tavsiye yazı –> Halife Yezid’e bakışımız nasıl olmalı?