Sual: Din adamlarının siyasete girmeleri dine uygun mudur?
Cevap: Tarih boyunca Ehl-i sünnet âlimleri, siyasete karışmamış, hükümette vazife almamış, yazıları ile sözleri ile hükümet adamlarına nasihat vermişler, onlara hak ve adalet yolunu göstermişlerdir. Bazı câhil din adamları, Ehl-i sünnet âlimlerinin yolundan ayrılarak, devlet işlerine karışmış, asıl vazifeleri olan öğrenmek ve öğretmek saadetini ihmal ederek, kendilerine de, müslümanlara da faydalı olamamışlardır. Son Osmanlı şeyh-ul-İslamlarından Mustafa Sabri efendi, itilaf fırkasında [partisinde] çalıştı. Tekke şeyhi olan Hüsameddin Peçeli, tefsirinde, bilhassa (Tebbet) sûresinin ittihatçıları methettiğini yazmaktadır. Şeyh-ul-İslam Mûsâ Kazım ve Ürgüblü Mustafa Hayri efendiler, hem ittihatçı, hem de mason idi. Erzincanlı Şemseddin Günaltay, din tarihi müderrisi iken halk fırkasına girip mebus ve başvekil oldu. Eyüp Sultan’da Düğmeciler’de Ümmi-Sinan tekkesinde şeyh iken, siyasete atılan Yahya Gâlip, Kırşehİr mebusu oldu. Akhisarlı Mustafa Fevzi, Şer’iyye vekili iken halk fırkasına girip, meb’us ve mecliste kanun encümeni reisi oldu. Tasavvuf ehlinden Gümüşhaneli Ziyaüddin efendinin dergahının mensubu Fehmi efendi, İstanbul müftüsü iken, halk fırkasına dâhil oldu. Sultan Abdülhamid Han zamanında ayan [senato] reisi olan Seyyid Abdülkâdir efendi ve son Osmanlı şeyhul-İslamı olan Mustafa Sabri efendi, ehl-i sünnet alimi idiler. İngilizlere satılmış olan devlet adamları ile ve İslamiyeti içerden yıkan din adamları ile yani zındıklarla mücadele ettiler.
İbni Adînin (Kâmil) kitâbında ve Beyhekî’nin (Şüa-bül-îmân) kitâbında bildirdikleri hadîs-i şerîfte, “Bozuk bir işi düzeltemediğiniz zamân, sabrediniz! Allahü teâlâ onu düzeltir” buyurulduğunu yazmaktadır. Bu hadîs-i şerîf, kanunlara karşı gelmeği, ihtilâl yapmağı değil, meşrû’ yollardan nasîhat verip sabretmeyi emir buyurmaktadır. Künûzü’d-dekâık, Tirmizî ve Taberânî’de bildirilen hadîs-i şerîfte, “Cihâdın en kıymetlisi, zâlim sultân yanında, doğru yolu gösteren bir söz söylemektir” buyuruldu. Âlimlerin gücü yettiği kadar hükûmet memûrlarına, emr-i ma’rûf yapması lâzımdır. Fakat emr-i ma’rûf yaparken, fitne çıkmamasına çok dikkat etmelidir. Görülüyor ki, müslümânlar ihtilâl yapmaz. Fakat, zulme, haksızlığa da teslîm olmaz. Meşrû’ yollardan hakkını arar. Hükûmetin meşrû’ emirlerine uymak, her müslümâna vâcibdir. Hiç kimsenin harâm olan emirleri yapılmaz. Fakat, buna isyân edilmez. Fitne çıkarılmaz. Zâlimlere karşı gelmemeli, onlarla münâkaşa etmemelidir.
Tavsiye Yazı –> İslam alemi nasıl düzelir?
Tavsiye Yazı –> Müslümanlar İhtilalci olur mu?