Sual: İmam-ı Rabbânî hazretlerinin Selim Cihangir Han’a yazdığı 3. cild, 47. mektubunda kendisini fazlaca aşağı tutup, sultanı da fazlaca övmesindeki hikmet nedir?

Cevap: Hindistan’da hüküm süren Gürgâniye Devleti’nin hükümdarlarını, Osmanlı padişahları kadar yüksek seciyeli zâtlar olarak görmek doğru değildir. İçlerinde dine ve insanlara hizmetleri kadar, daha ziyade muhitlerinin tesiri altında kalarak haksızlık yapanları da vardır. Ekber Şah’ın hâli ehline malumdur. Hindu asıllı eşinin ve vezirlerinin tesiriyle dinden çıkmış; hatta İslâmiyeti yasaklayarak din-i ilahî adında bir kurmuş; ilahlık iddiasında bulunmuştu. Bunun oğlu Selim Cihangir, babası gibi değildi. Bununla beraber Şiî asıllı karısı ve vezirinin telkinleriyle Ehl-i sünnet mensuplarına çok sıkıntılar vermiş; hatta İmam Rabbânî’yi, kendisine secde yaparak selâm vermemesini bahane edip haksız yere Guvalyar Kalesi’nde hapsetmiştir. Bunun oğlu Şah Cihan babası gibi değildi fakat, çok sevdiği zevcesinin vefatı üzerine onun için büyük masraflarla Tac Mahal adlı muazzam bir türbe inşa ettirmesi sebebiyle oğlu Âlemgir Evrengzib tarafından tahttan indirildi. Âlemgir, hem âlim ve fâzıl, hem de hem İmam Rabbânî’nin halifesinin halifesi Seyfeddin Fârukî’ye intisab etmiş idi.

Bu devirde Hindistan’da gerek Hindular, gerekse Şiîler büyük güç ve nüfuz kazanmıştı. İmam-ı Rabbânî hazretlerinin Ehl-i sünnet çizgisindeki faaliyetleri bunlar arasında büyük bir düşmanlık uyandırdı. Bu arada zâhir ulemâsının Mektubat’taki tasavvufî sembollere dair itirazları İmam-ı Rabbânî hazretleri ve talebelerine karşı bir muhalefeti güçlendirdi. Kendisini tekfir edenler bile oldu. Tam bu sırada bir Şiî âliminin öldürülmesinden o mesul tutuldu. İşte, İmam-ı Rabbânî hazretleri, bütün bu nâmüsait şartlar altında irşad faaliyetini yürütebilmek için, ilm-i siyasete çok riayet etmiş; icabında sultanlara karşı alttan almıştır. Mektubat’ta Emir Timur, Nakşî büyüklerine hürmeti ve başka hayırlı işleri bakımından “Timur mürd iman bürd” (Timur öldü, imanı veya emniyeti beraberinde götürdü) sözüyle övülür. Hakkında “Nakşî büyüklerine olan hüsnü zannı sebebiyle iman ile gitmiş olması umulur” denir. Böylece hâlihazırdaki sultanlar, büyük dedeleri övülerek ve onun Nakşî büyüklerine olan hürmeti dile getirilerek insafa davet edilmektedir.

Emir Timur hakkındaki Mektubat’ta geçen bu söz Şah Nakşbend hazretlerine nisbet edilirse de, Şah-ı Nakşibend hazretleri, Emir Timur’dan 16 sene evvel vefat etmiştir. Üstelik kendisiyle görüşmemiştir. Emir Timur, gençliğinde Seyyid Emir Külâl hazretlerine hüsnü zan ederdi. Şah Nakşibend hazretlerinin türbesinden geçerken halılarının silkindiği görüp, bereketlenmek için altından geçtiği rivayet olunur. Bu hüsnü zannın hâsıl ettiği manevî destek, Emir Timur’a büyük bir dünyevî şan ve şöhret kazandırmıştır. Emir Timur’un torunu Bâbür Şah ve bunun oğlu Hümâyun Şah da Ubeydullah Ahrar hazretlerinin ve halifelerinin muhibleriydi. Gürgâniyye sultanlarında inhiraf Ekber Şah ile başlamıştır. Şah Cihan, İmam Rabbânî hazretlerini hapiste ziyaret edip, babasına ayaklanmak için desteğini istemişse de, İmam Rabbânî hazretleri babasının az zaman sonra ölüp saltanatın kendisine kalacağını söyleyerek engellemiş; dediği gibi de olmuştur. Bu sebeple Şah Cihan ve halefi Âlemgir Şah zamanında İmam-ı Rabbânî hazretleri ve müridleri rahat etmiştir.

Sual: Emir Timur, silsile-i aliyye büyüklerinden Seyyid Emir Külal hazretlerinin müridi midir?
Cevap: Şah-ı Nakşibend hazretlerinin mürşidi Emir Külal hazretlerinin torunu büyük dedesine dair menakıbnamesinde, Emir Külâl hazretlerinin Timur için dua etmekten çekindiğini ve onu Semerkant’ta ziyaret etmeyi reddettiğini söyler (Menâkıb-ı Emîr Külâl-i Sûhârî, vr. 29b-31a).

Tavsiye Yazı –> Kötü ahlaklı kimseye ilim öğretilir mi?

Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye Kitabını Okumak İçin Tıklayınız.

 

 

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler