Sual: İbni Teymiyye kimdir? İslam alimleri İbni Teymiyye’nin bid’at ehli olduğunda müttefik midir?
Cevap: 14. asırda yetişen din adamlarından. İsmi Ahmed bin Abdülhalîm bin Abdüsselâm bin Abdullah bin Muhammed bin Teymiyye’dir. İbn-i Teymiyye diye meşhûr olmuştur. Künyesi, Ebü’l-Abbâs, lakabı Takıyyüddîn’dir. 1263 (H. 661) senesinde Şam civarındaki Harran’da doğduğu için Harrânî nisbesiyle bilinir. Şam’da, Hanbelî fıkıh ve hadîs âlimi idi. Çok kitap yazdı. Şiîleri ve eski Yunan filozoflarını reddetti. Ehl-i sünnete uymayan yazılarından dolayı Mısır’da iki defa hapsedildi. Şam’daki kalede, hapiste iken hastalanarak 1328 (H. 728)’de öldü.
Moğolların zulmünden kaçan babası, ailesiyle birlikte bugünkü Urfa civarında yerleşti. Harran’da doğan İbn-i Teymiyye küçük yaşından îtibâren babasından, Zeynüddîn Makdisîve İbn-i Asâkir gibi zâtlardan Hanbelî fıkhını ve hadîs ilmini öğrendi. Tahsilini 20 yaşındayken tamamladı. 1282 (H. 681)’de babasının vefatı üzerine, yerine müderris oldu. İlminin çokluğuna aldanarak babasının ve hocalarının doğru yolunu bıraktı. Kendi görüşlerini üstün görerek, çeşitli konularda fetva ve sözleri ile Ehl-i sünnet îtikâdından ayrıldı. Bozuk fikirleri sebebiyle müderrislik vazifesinden alınarak Kâhire’ye vaiz olarak tâyin edildi. Yine sapık fikirlerini yaymaya çalışan İbn-i Teymiyye, Kâdıl-kudât Zeynüddîn-i Mâlikî başkanlığındaki Ehl-i sünnet âlimlerinin suâllerine cevap veremeyince, 1305 (H. 705)’de habs edildi. 2 sene sonra tövbe edince serbest bırakıldı. Sözünde durmadığı için tekrar hapsedildi. Yine tövbe etti ve tekrar serbest bırakıldı. Bundan sonra Şam’a gelerek orada yerleşti.
Talâk (boşama) ve Resûlullah’ın kabrini ziyaret hususlarında dört mezhebe de uymayan fetvalar verdiği ve fetvasında ısrar ettiği için, Şam kalesine haps edildi. Kısa bir müddet sonra affedilip, serbest bırakıldı. Bozuk fikirlerini ve sapık inanışını yaymaya ve yanlış fetvalar vermeye devam ettiği için Şam kalesinde kendisine bir oda verilerek insanlardan tecrid edildi. Burada bozuk inanışlarını anlatan risaleler yazmaya başladı ise de bundan men edildi. 1328 (H. 728) senesinde yakalandığı hastalıktan kurtulamayıp öldü.
İyi bir tahsîl gören, çok kitap okuyan ve ilim sahibi olan İbn-i Teymiyye, önceleri Hanbelî mezhebi müderrisliği gibi büyük bir vazifeyi îfâ etti. Hanbelî mezhebinde olanların sorularına cevap ve fetva verdi. Şiilerin ve Yunan filozoflarının bozuk fikirlerini tenkid etmek için kıymetli kitaplar yazdı. Fakat îtikâdî ve amelî konularda kendi fikirlerini beğenmeye, kendini ve fikirlerini Ehl-i sünnet âlimlerinden üstün görmeye başlayınca, Ehl-i sünnet yolundan ayrıldı. Hulefâ-i râşidîn, diğer Eshâb-ı kiram ve din büyüklerini küfürle itham edecek derecede ileri geri sözler sarfetti. İlk müslümanların, Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere uyduklarını, sonradan gelen mezheb imamlarının kendi görüşlerini de işe karıştırdıklarını iddia etti. Kendisini zamanının imâmı olarak tanıtmak istedi. Allahü teâlânın ve peygamberlerin sıfatlarını ve tasavvufu inkâr edip, evliyayı küfürle itham etti. Bilhassa İmâm-ı Eş’arî, İmâm-ı Gazâlî ve Muhyiddîn-i Arabî’ye dil uzattı. Kendi düşüncesi hâriç her düşünceyi tenkîd etti. Onun bu sapık fikirleri gerek zamanında, gerekse sonra gelen Ehl-i sünnet âlimleri tarafından şiddetle, reddedilip, tuttuğu yolun bozukluğunu isbât eden yüzlerce kitap yazıldı. İbn-i Teymiyye’nin fikirlerinin sapıklığını bildiren âlimler arasında, İbn-i Battûta, İbn-i Hacer-i Mekkî, Takiyyüddîn Sübkî, oğlu Tâcüddîn Sübkî, Abdülvehhâb Sübkî, İzzeddîn bin Cemâa, Ebû Hayyân, Zâhidü’l-Kevserî, Yûsuf-i Nebhânî, Muhammed bin Ali Zemlikânî, Abdülvehhâb-ı Şa’rânî, Zeynî Dahlan, İmâm-ı Rabbânî, Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî, Mustafa Sabri Efendi ve Abdülhakîm Arvâsî gibi sözü senet âlimler zikredilebilir.
İmâm-ı Süyûtî, Kam’u’l-muârıd kitabında buyuruyor ki: “İbn-i Teymiyye kibirli idi. Kendini beğenirdi. Herkesden üstün görünmek, karşısındakini küçümsemek, büyüklerle alay etmek âdeti idi.”
Muhammed Ali Bey; Hitatu’ş-Şâm kitabında diyor ki: “İbn-i Teymiyye’nin hedefi, Luther adındaki papazın hedefine benzer. Fakat, hıristiyanlığın reformcusu muvaffak oldu. İslâmınki olamadı.”
İbn-i Hacer-i Askalânî, Ed-Dürerü’l-kâmine’de buyuruyor ki: “İbn-i Teymiyye; ‘Kabr-i Nebevî’yi ziyaret için sefere çıkmak haramdır. Ali radıyallahü anh îmân ettiği zaman çocuk olduğu için müslümanlığı sahîh olmadı. Hazret-i Osman malı çok severdi’ dedi.”
İbn-i Teymiyye’nin bozuk fikirlerinden bâzılarını İbn-i Hacer-i Mekkî, Fetâvâ-i hadisiyye kitabında şöyle bildirmektedir.
1) Allahü teâlâya oturmak, kalkmak, yürümek, inmek, çıkmak gibi insanlara mahsus sıfatlar izafe etmektedir. Hâlbuki; Allahü teâlâ, hiç bir bakımdan insanlara (ve diğer mahlûklara) benzemez, zamandan ve mekândan münezzehtir, uzaktır.
2) Peygamberlerin günahsız olduğunu reddetmiştir. Hâlbuki, mâsumiyet (günahsızlık) peygamberlerin sıfatlarındandır.
3) Cehennem’in ebedî olmadığını ve kâfirlerin Cehennem’de ebedî kalmayacağını, söylemiştir. Hâlbuki Cehennem’in ebedî olduğunu ve kâfirlerin burada ebedî kalacağını Kur’ân-ı kerîm haber vermektedir.
4) Muhyiddîn-i Arabî, Sadreddîn Konevî gibi bâzı tasavvuf büyüklerini küfürle itham etmiş, tasavvufu reddetmiştir.
Hâlbuki tasavvuf, Peygamber efendimiz zamanından beri vardı ve tasavvuf büyüklerine hiç bir Ehl-i sünnet âlimi dil uzatmadı.
5) Başta Peygamber efendimizin kabr-i şerîfleri olmak üzere Eshâb-ı kiramın, velîlerin, âlimlerin ve sâlih müslümanların kabirlerinin ziyaret edilmesine karşı çıkmış, bunları şefaate vesile kılmayı da haram demiştir.
İbn-i Teymiyye bunlar gibi bir çok mes’eleye dâir yanlış ve çirkin sözlerinden dolayı Ehl-i sünnet âlimleri tarafın dan şiddetli bir şekilde reddedilmiştir.Şifâü’s-sikâm fi ziyâreti-hayril-enâm, Şevâhidü’l-hak, el-Fetâvâ-el-hadisiyye, Er-Reddü li-İbn-i Teymiyye, Hidâyetü’l-hâlik gibi kitaplar onun sapık fikirlerini reddetmek için yazılan kitaplardan bâzılarıdır.
İbn-i Teymiyye’nin İslâm alemindeki şöhreti; dindeki büyüklüğünden değil, kendisinden sonra ortaya çıkıp, mezhepsizlik fikrini yaymaya çalışanlar ile, kendi kısa akıllarına göre dinde değişiklik yapmak isteyenlerin sapıklıklarına kaynak olması sebebiyledir. Kendilerine Selefi adını veren mezhepsizlerle, Mısır’da yetişen dinde reformcular ve vehhâbîler, tuttukları bozuk yoldaki fikirlerine delîl olarak yalnız İbn-i Teymiyye ve talebelerinin ileri sürdüğü yanlış görüşleri göstermekte ve ona dayanmaktadırlar. Onun sapık fikirlerini savunanlar, İbn-i Teymiyye’nin kitaplarını, bilhassa Kur’ân-ı kerîme, hadîs-i şerîflere ve icmâ-i ümmete uymayan fikirlerle dolu olan el-Vâsıta kitabını bastırıp dağıtıyorlar.
El-Ubûdiyyet kitabında, Allahü teâlânın ismini zikretmenin bidat ve dalâlet olduğunu bildirmekte ve tasavvuf âlimlerine çirkin iftirâlar yapmaktadır. Bu kitabını, Pakistan’da Sadrüddin Sâhib isminde bir vehhâbî, Urdu diline tercüme etmiş ve 1981’de, (Hakikat-i Ubûdiyyet) ismi ile neşredilmiştir. Merdan şehrinin kadısı, allame Habîbü’l-Hak Permuli, buna bir reddiye yazarak, (Zikrullah) ismi ile neşreylemiştir. Bu reddiyeye Pakistan âlimleri, takrizler, tasdikler yazmışlardır. İbni Teymiyye’den önce vefât etmiş olan, Tacüddin Ahmed ibni Atâullah İskenderaninin (Miftahu’l-felah fi-zikrillah) kitabı da, bu iftirâları, kuvvetli delillerle, vesikalarla reddetmektedir. Allame İbni Hacer-i Mekki hazretleri (Fetava-yı hadîsiyye) kitabında, buna, “Allahü teâlânın, sapıtmasına ilmini sebep ettiği kimsedir” buyurdu. Camiul-ezherdeki hanefi âlimlerinden Muhammed Bahit’in (Tathirü’l-füad min-denisil i’tikat) kitabı ve (Et-tevessül-i bin-Nebî ve bis-Sâlihin) ve (Şevahid-ül-hak) ve (Cevahir-ül-bihar) kitapları, İbni Teymiyye’nin dalâlete düştüğünü vesikalarla ispat etmektedirler. İlk iki kitap, 1976 senesinde, İstanbul’da, ofset yolu ile bastırılmıştır. İkinci kitap (Beraetü’l-Eş’arîyin) adı ile Şam’da basılmıştır. (Cevahir)in bu kısmı, (En-nimet-ül-Kübrâ) mevlüt kitabına ek olarak, İstanbul’da bastırılmıştır. (Essırat-ul-müstekim) kitabında, Abdullah ibni Abbas gibi büyük sahabileri tekfir ettiği (Keşfüzzunun)da yazılıdır.
Hindistan’daki büyük âlimlerden Muhammed Abdülaziz Ferharevi, (Nebras) ismindeki şerh-i Akâid şerhınin haşiyesi, 116. sayfasında diyor ki: İbni Hacer Askalani, (Ed-dürer-ül-kamine)de diyor ki “İbni Teymiyye, kabrin-Nebiyi “sallallâhü aleyhi ve sellem” ziyaret için sefere çıkmak haramdır dedi. Ali “radıyallâhu anh” îman ettiği zaman çocuk olduğu için müslümanlığı sahih olmadı dedi. Osman ibni Affan “radıyallâhu anh”, malı çok severdi dedi. (Sünen) kitaplarındaki hadislerden zayıf olanları bile reddetti. Âlimler, bunun hakkında ihtilaf ettiler.”
Onu övenlerden, İmâm-ı Zehebi bile “O da insandır. Günahları, hataları elbet olacaktır” dedi. Allame Ahmed ibni Hacer-i Mekki (El-cevherü’l-munzam)da diyor ki “İbni Teymiyye öyle bir kimsedir ki bozuk sözlerine ve çürük vesikalarına, büyük âlimler cevap vermişler ve düşüncelerinin çirkinliğini ortaya koymuşlardır. [Şam, Mısır ve Kudüs’te kadılık yapmış olan Şâfiî fıkıh ve hadis âlimlerinden Muhammed] İzzeddin ibni Cemaa, onun için, Allahü teâlânın dalâlete sürüklediği, azdırdığı ve zillet gömleği giydirdiği kimsedir. İslam âlimlerine ve bilhassa Hulefâ-i râşidîne karşı ahmakça itirazlarda bulunmuştur demiştir. Aklı noksan olan kimsede irfan bulunur mu?”.
İmâm-ı Ebül-Hasan Sübki diyor ki “İbni Teymiyye, ilmi aklından çok olan bir kimsedir. Ona Şeyh-ul-İslam diyenin kâfir olacağını söyleyenler vardır.” Celâlüddîn-i Devânî (Akâid-i Adudiyye şerhi)nde diyor ki “İbni Teymiyye’nin bazı kitaplarında, Arş kadîmdir dediğini gördüm.” İbni Teymiyye’nin “Kaza namazı kılmak lazım değildir. Her hayırlı iş kaza namazı olur” sözü, dalâletinin büyük şahididir.
Büyük âlim Cemalüddin Muhammed Muzcaci, (Hidayet-ül-hâlik) kitabında, Muhyiddin-i Arabî hazretlerini meth ve müdafaa ve İbni Teymiyye’yi red ve ibtal etmektedir. Bu kitap, İstanbul’da Süleymaniye umumî kütüphanesinde, Vehbi efendi kısmında 646 numarada mevcuttur.
İbni Teymiyye’nin şaki ve dalâlette olduğu (Seyfü’l-Cebbar) ve fârisî (Talim-üs-sübyan)da da yazılıdır. Abdürrazık Paşa diyor ki “Vehhâbîlik, bir bakımdan ibni Teymiyye’ye bağlı olduğu gibi, son asrın İslam müceddidi bilinen Muhammed Abduh’taki dinde reform fikirleri de, bir bakımdan, ibni Teymiyye’ye bağlıdır.” Abdürrazık Paşa, 1946’da öldü. Hocası Abduh’un ve yardımcısı Reşid Rıza’nın Camiul-ezherde yaydıkları yıkıcı fikirleri yerleştirmek için uğraşmaları başarısız kaldı. Sudandaki maliki âlimlerinden Tâhir Muhammed Süleyman, (Zâhiretü’l-fıkhi’l-Kübrâ) kitabında diyor ki “İbni Teymiyye’nin sözlerinin kıymeti yoktur. O, dalâlettedir ve müslümanları dalâlete sürüklemektedir. Müslümanların icmaîndan ayrılmış, bidat yolunu tutmuştur. İslam âlimleri, onun dalâlette [sapık] olduğunu, söz birliği ile bildirdi. Kutubüd-Berdiri, (Şerh-i Muhtasar)da, bunu uzun yazmaktadır”. (Zâhire)nin ikinci baskısı, 1989’da yapılmıştır. Dal ve mudil olduğu, Savi tefsiri 107. sayfasında da yazılıdır.
Vâsıta, Kitâbü’l-Arş, Minhâcü’s-Sünne, Es-Siyâsetü’ş-şer’iyye, Ziyâretü’l-kubûr vel-istincâdü bil-makbûr, Fetâvâ, Felsefe-i İbn-i Rüşd İktizâu Sırâti’l-Müstekîm, El-Furkân, gibi eserler İbn-i Teymiyye’nin yazdığı kitaplarından bâzılarıdır.
Ahmed ibni Teymiyye ile Ehl-i sünnet olan Mecdûddîn İbn-i Teymiyye ve Fahreddîn Muhammed bin Ebi’l-Kâsım ibni Teymiyye bazen birbirleriyle karıştırılmaktadır. Fahreddîn ibni Teymiyye, doğru yoldan ayrılan sapık İbn-i Teymiyye’den önce 1147-1224 (H. 542-621) yıllarında Harran’da yaşamıştır. Hanbelî fıkıh âlimidir ve tefsiri vardır. Mecdûddîn ibni Teymiyye ise, İbn-i Teymiyye’nin amcası olup, 1193-1254 (H. 590-652) târihleri arasında yaşamıştır. Dürrü teârudü’l-akl ven-nakl adlı eseri vardır.
Tavsiye Yazılar —> Selefiyye İsimli Bir Mezheb Var Mıdır?
İbni Teymiyye Muteber Bir Alim mi?
Vehhabilik Hakkında Yazılmış Eserler Neler?