Sual: Duayı nasıl yaparsak duamız kabul olur?
Cevap: Kadızade, (Feraid) kitabında, (Esmaül-hüsna)yı anlatırken diyor ki duâ ibâdet demektir. Bunun için namaza duâ denilir. İslamiyette duâ, Allahü teâlâya yalvararak muradını istemektir. Allahü teâlâ, duâ eden müslümanı çok sever. Duâ etmeyene gazap eder. Duâ müminin silahıdır. Dinin temel direklerinden biridir. Yerleri, gökleri aydınlatan nurdur. Duâ, gelmiş olan dertleri, belaları giderir. Gelmemiş olanların da gelmelerine mâni olur. “Bana halis kalp ile duâ ediniz! Böyle duâları kabul ederim” mealindeki âyet-i kerimeden anlaşılıyor ki duâ etmek, namaz, oruç gibi ibâdettir. “Bana ibâdet yapmak istemeyenleri, zelil ve hakir yapar, Cehenneme atarım” mealindeki âyet-i kerime meşhurdur. Allahü teâlâ, her şeyi sebep ile yaratmakta, nimetlerini sebeplerin arkasından göndermektedir. Zararları, dertleri def için ve faydalı şeyleri vermek için de, duâ etmeyi sebep yapmıştır. Peygamberler “aleyhimüssalavât”, hep duâ ettiler. Ümmetlerine duâ etmelerini emrettiler. Duâ etmenin de şartları vardır. Önce, günahlarına pişman olup tövbe etmeli, istiğfar okumalı, sadaka vermeli, imanını Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olarak düzeltmeli, duanın kabul olacağına inanmalı, güvenmeli, iki dizi üzerine kıbleye karşı oturup, önce hamd ve salavât okumalı. Duâyı 3’ten fazla söylemeli. Haram şeyleri ve hâsıl olmuş şeyleri istememeli. Kabul olmadı diyerek, ümidi kesmemeli, kabul oluncaya kadar, uzun zaman tekrar etmelidir. Haram yememeli, haram içmemeli, haram şeyleri söylememelidir.
Makamat-ı Mazhariye’de, 98. sayfada diyor ki “Duanın kabul olması için, ekl-i helal (helal yemek) ve sıdk-ı makal (doğru söz) ve ihlas ile yapmak şarttır”.
Tezkiretü’l-Evliyâ’da diyor ki “Talebesinden bir kısmı sefere çıkarken, Ebül Hasan-ı Harkani’ye “rahmetullâhi aleyh” gelip, yol uzundur ve çok korkuludur. Bize bir duâ öğret! Önümüze haydutlar çıkarsa onu okuyup kurtulalım dediler. Önünüze bir bela çıkarsa, ya Ebel-Hasan deyiniz buyurdu. Hocalarının bu cevabı, çoğunun hoşuna gitmedi. Yolda, karşılarına eşkıya çıktı. İçlerinden biri, ya Ebel-Hasan dedi. O ve eşyası ve hayvanı görünmez oldu. Diğerlerinin mallarını haydutlar götürdüler. Eşkıya gidince, ona, sen nasıl kurtuldun dediler. Ya Ebel-Hasan dedim. Yanıma gelmediler dedi. Geri döndüler. Biz ya Allah dedik. Rabbimize yalvardık, soyulduk. Bu, ya Ebel-Hasan dedi kurtuldu. Bunun sebebini bildirmesi için, hocalarına yalvardılar. Siz Allahü teâlâyı, haram giren, haram çıkan bir ağızla, çağırdınız. Bu ise, Ebül-Hasan ile tevessül etti. Allahü teâlâ, bunun sesini Ebül-Hasan’a duyurdu. Ebül-Hasan de, bunun halas olması için duâ etti. Duâsı kabul oldu buyurdu”.
[Mâide sûresinin 27. âyetinde meâlen, “Allahü teâlâ, ancak takvâ sahiplerinin [ibâdetlerini, dualarını] kabul eder” buyuruldu. Hadis-i kudside de, “Bir kulum bana yaklaşırsa, ona sesleri duyurur ve saklı şeyleri gösteririm” buyuruldu. Mânâları bilinmeyen şeyleri söylememelidir. Âdil hükümet memurlarının, mazlumların, sıkıntıda olanların, sâlihlerin, misafirin, oruçlunun iftar vaktindeki duâsı, anasına babasına itaat ve hizmet edenlerin ve ana babasının ve hocasının ve müslümanın arkasından yapılan duâ ve sabreden hastanın duâsı ve mübarek zamanlarda ve mübarek yerlerde ve namazlardan sonra ve Peygamberimizin ve Evliyânın kabirleri yanında, onları vesile ederek yapılan duâlar çabuk kabul olunur.
Bezzaziye’de ve Hindiye 5. cüzde diyor ki “Kalbim gâfil diyerek, duâyı terketmemelidir. Kalbine geleni duâ etmek, ezberlediği duâyı okumaktan efdaldir. Yalnız, namazda okunacak duâları ezberlemelidir. Sünnet olan ibâdetleri yapmak, duâ etmekten efdaldir. Vaiz, imâm, cemaate öğretmek için, mesnun olan (sünnet olan) duâları, sesle okur. Cemaat de, sessiz tekrar eder. Cemaat öğrenince, imâm da sessiz okumalıdır. Sesle okuması bidat olur. Ramazanda ve başka zamanlarda cemaat ile hatim duâsı yapmak mekruhtur. Fakat, böyle yapanları menetmemelidir.”
Tavsiye Yazı –> İmanın sıfatları
Tavsiye Yazı –> Tavsiye edilen ameller