Sual: Tesbih nedir? Tesbih çekmenin adabı nasıldır?
Cevap: Allahü teâlâyı kemal, üstünlük sıfatlarıyla sıfatlandırıp, O’na layık olmayan bütün noksan sıfatlardan uzak kılmayı ifâde eden bir zikir, hatırlamadır. Tesbih: Sübhânallah demektir. Tesbih bir ibâdettir. Dînimizde namazda, namazdan sonra ve diğer zamanlarda yapılan tesbihler vardır. Namaz içinde rükûda 3 kere Sübhâne Rabbiyel-Azîm, secdede 3 kere Sübhâne Rabbiyel-A’lâ demek, namazdan sonra Âyetel Kürsî okumak, 33 kere Sübhânallah, 33 kere Elhamdülillah, 33 kere Allahü ekber demek, tesbih çekmek olup, mühim sünnetlerdendir.
Allahü teâlâyı tesbih ederken şaşırmamak için namazlardan sonra ve diğer zamanlarda çekilen, çeşitli maddelerden yapılmış, ortasındaki delikten ipliğe dizilmiş, belirli şekilde 99 veya 33 tâne bu işe mahsus olan araca da tesbih denilmiştir.
Namazlardan sonra yapılan tesbihlerin, parmakla veya bir âletle yapılması bidat değil, Peygamberimizin takriri sünnetlerindendir. Çünkü Peygamber efendimiz; hanımlarından Safiye vâlidemize tesbihleri çekerken sayıyı şaşırmamak için çakıl tânelerini kullanmasını emretmiş; yine bir kadının tesbihleri çekirdek tâneleriyle saydığını gördüğü halde men etmemiştir. Tesbih çekerken sayıyı belli etmek için ipe düğüm atarak tesbih çeken sahâbîlerin olduğu bildirilmiştir.
İslâm âlimleri ve evliyânın büyükleri tesbihi kullanmışlardır. Evliyânın büyüklerinden olan Cüneyd-i Bağdâdî kuddise sirruh, tesbih hakkında; “Beni Allahü teâlâya yaklaştıran bu nesneyi terk edemem” buyurarak ölüm döşeğinde dahi tesbihi elinden bırakmamıştır. Yine büyük âlim Abdülkâdir-i Geylânî; “Bâzı büyükler elinde tesbih olduğu hâlde uyur, uyandığı zaman onu yine çekilir hâlde görürmüş, dilini de hakkı zikreder bulurmuş.” buyurmuşlardır.
Sual: El ile tesbih nasıl çekilir?
Cevap: Seyyid Abdülhakim Efendi namaz tesbihlerini umumiyetle el ile çekerlerdi. El ile çekerken, sağ elin baş parmağından ve aşağıdan yukarı doğru başlayarak (her parmakta 3 defa olmak üzere) küçük parmak ucunda 15 olur. Tekrar küçük parmak altından itibaren geriye dönerler, başparmak ucuna gelince 30 defa olur. Ve 3 defa da tekrar şehadet parmağında tesbihatı bitirirdi. Tesbih kullandıkları da olurdu. Namazdan sonra “tekabbelallah (Allah kabul etsin)” demeği beğenmezler, “ne yaptık ki kabul etsin diyoruz; bunun yerine ‘bârekallah (Allah mübarek etsin)’ demeli” buyururlardı. Namazdan sonra “Allah kabul etsin” demek, Hanefi mezhebinde caiz ise de, İmam Malik’e göre mekruh, İmam Evzai’ye göre ise bidatdir. [“Hayatı ve Hatıralarıyla Seyyid Abdülhakim Arvasi” kitabı]
Sual: Tesbihin başlangıcı nasıldır? Tarih boyunca bir tesbih sanatı oluşmuş mudur?
Cevap: Tesbihin başlangıcı ve tesbih sanatı, Peygamberimizin tesbihle ilgili takriri sünnetine uyularak başlanmış ve zamanla gelişmiştir. Özellikle Osmanlılar döneminde tesbihçilik sanatı daha da gelişerek 19. yüzyılda doruk noktasına çıkmıştır. Türk el sanatları içinde çok kıymetli, şâheser nitelikte tesbihler yapılmıştır. Bugün Topkapı Sarayında, Osmanlılar zamânında 24 cins ağaç,150 kadar da taştan yapılmış çok kıymetli, hepsi birbirinden güzel tesbihler bulunmaktadır.
Dünyânın en güzel tesbihleri İstanbul’da yapılmıştır. Tesbihler yapılırken, özellikle yeşim, mercan, kehribar, zümrüt, yakut gibi kıymetli ve sert taşlardan yapılacak tesbih tânelerinin aynı şekil ve hacimde yapılması çok zahmetli ve mahâret isterdi. Mücevher taşlarının tıraş edilmesi, hattâ ondan daha zor işlenen bâzı tesbihlerin yapılması 10 sene kadar sürerdi. Yapılan bu tesbihler o zamanlar birkaç 1.000 altın liraya satılırdı.
Güzel ve kıymetli olan tesbihler onları yapan ustaların isimleriyle anılırdı. Bu tesbihler tornada çekildiği için onları yapanlara “çeken” tâbir olunurdu. Tesbih çeken ustaların dükkânları daha çok Bâyezîd çevresindeydi. Bu sanatkârların meşhurlarından bâzıları şunlardır: Horoz lâkaplı Sâlih Usta, Tophâneli İsmet Usta, Hasan Usta, Nûri Usta gibi.
Ağaç tesbihlerin îmâl edilişinde seçilen ağaçlar, önce ince çubuklar hâline getirilir. Sonra bu çubuklar testereyle küçük küçük doğranır, bu parçalar uzun çalışmalardan sonra yuvarlanır, delikleri açılırdı. Taştan yapılan tesbihlerse elmas tozu ile çarkta aşındırılarak traş edilmek üzere işlenirdi.
Tesbihte başlıca şu kısımlar bulunur:
İmâme: Tesbih ipinin 2 ucunun içinden geçirilip, tepesinde düğümlenen uzunca bir sap görünümünde olan, tesbihin başlangıç noktasını belli eden kısım.
Püskül: İmâmenin ucunda bulunan ipekten süslü kısım. Buna kamçı da denir.
Nişâne: Her 33 tânede bir, yassıca ve ortası delik kısım, buna durak da denir.
Sandal ağacı, öd ağacı gibi kokulu ağaçlardan ve amberden yapılan tesbihler güzel koku verir. Rengi, tatlı bir kırmızı olan mercan tesbihler çok kıymetlidir.
Tesbih, insanlara Allahü teâlâyı hatırlatan bir vâsıta olduğundan, örfümüze de girmiştir. Anadolu’da yaşayan örflerimizden biri de, ölen bir babanın tesbihi Kur’ân-ı kerîmi ve saati büyük oğula verilir. Büyük oğul babanın yerini tuttuğundan örfe sadık kalarak Kur’ân-ı kerîmi okur, tesbihi çeker. Böylece, âile yapısından gelen feyz ve bereket devam ederdi.
Sual: Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde tesbih geçer mi?
Cevap: Kur’ân-ı kerîmde tesbihle ilgili birçok âyet-i kerîme vardır. Hadid sûresi 1. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Göklerde ve yerde ne varsa hep Allah’ı tesbih etmektedir.”; İsra sûresi 44. âyet-i kerîmesinde meâlen; “7 gök ve yer, bir de bunlar içinde bulunanlar (insan, cin ve melekler) Allah’ı tesbih ederler. Hiçbir varlık, yoktur ki, O’nu hamd ve tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihini (dillerini bilmediğinizden) anlamazsınız.” buyurulmaktadır.
Peygamber efendimiz hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmaktadır: “Bir kimse gece yatarken günde 100 defâ “Sübhanallahi vel hamdülillahi velâ ilahe illallahü vallahü ekber” derse, o kimse tesbih, tahmid ve tekbir eylemiş olur.” Bunu çok okumakla kusurlarının, günahlarının affedilmesini istemiş olur. Böylece günah ve sevaplarını düşünerek kendini muhâsebe yapar. Yine bir hadîs-i şerîfte; “Cenâb-ı Allahın dinde sevgili, dilde hafif, terâzide ağır olan iki şeyini bildiriyorum: “Sübhanallahi ve bihamdihi, sübhanallahil azîm.” Diğer bir hadîs-i şerîfte; “Bir günde 100 defâ “Sübhanallahi ve bihamdihi” derse o kimsenin günahları deniz köpüğü kadar çok olsa (kul hakları hâriç) affolunur.” buyrulmuştur.
Tavsiye Yazı —> Caliyetül Ekdar Okumanın Faydaları
Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye Kitabını Okumak İçin Tıklayınız.