Sual: Hacca vekil göndermek nasıl olur?
Cevap: Vekilin, ihrama girerken, emreden kimse için, kalp ile niyet etmesi şarttır. Hac borcu olan kimsenin, öldükten sonra kendi için hac yapacak vekilin adını bildirerek vasi olan kimseye emir vermesi lâzımdır. Meyyit veya meyyitin vasi yaptığı yabancı kimse, varislerden birini, diğer varisler izin vermedikçe, vekil yapamaz. Bir kimse izin vermeden, başkasının, bunun yerine hacca gönderilmesi câiz değildir. Yalnız vâris, ölen akrabası, vasiyet etmemiş, yani hac parası ayırmamış ise, kendine miras kalan para ile onun yerine hacca gidebilir veya başkasını gönderebilir. Böylece anasını, babasını hac borcundan kurtarmış olur. Kendine de, farz olmuş ise, kendi için, ayrıca gitmesi lâzımdır. Fakat, onları borctan kurtarması, kendine 10 hac sevâbı kazandırır. Hanefi ve Hanbeli mezheplerinde, onların yaşadığı şehirden hac yapılması lâzımdır. Mesela, İstanbul’da bulunan bir kimsenin babası Erzurum’da sakin iken vefât etse, babası vasiyet etmedi ise, babası için birini vekil göndermek isterse, Erzurum’dan göndermesi farzdır. Başka yerden göndermesi Hanefide câiz değildir. Şâfiî mezhebinde Mikat dışındaki her yerden göndermesi câizdir. Hatta, hacca giden birine para vererek, Mekke-i mükerremede bir vekil bulup, babası için, buna mikattan hac yaptırtması Şâfiîde câizdir. Hanefi olanlar, paraları az ise, Şâfiî mezhebini taklit ederek, vasiyet etmemiş ana, baba ve yakınları için, Mekke’de vekil tutabilirler. Fakat, parayı verirken, İmâm-ı Şâfiîyi “rahmetullahi teâlâ aleyh” taklit ediyorum diye niyet etmesi lâzımdır.
İzinsiz vekil olup hac edenin haccı, kendine olur. Yani kendinin hac borcu varsa, ödenmiş olur. Sevâbını, vekil olduğuna bağışlıyabilir. Her müslüman, her ibâdetinin sevâbını ölü, diri, her müslümana hediye edebilir. Fakat bağışladığı kimse, hac borcundan kurtulmaz. Vasi olan, yani kendine vasiyet edilen kimse, emrolunan vekili gönderir. Vekil de (istediğini yap) denilmedi ise, başkasını gönderemez. Vasiyet ederken (vekilim veya başkası) demiş ise veya vekil tayin etmemiş ise, vasi kendi de gidebilir, başkasını da gönderebilir. Hac farz olmayan kimsenin, farz hac için vekil göndermesi câiz değildir. Baliğ olmayan akıl çocuk vekil olabilir. Belli parayı ücret diyerek vekil tayin etmek câiz değildir. Vekile adet olan yol ve nafaka masrafı hesaplanarak (şu kadar para ile) denir. Verilen para ücret değildir, teberrudur.
Eşbah kitabının sâhibi “rahmetullâhi aleyh” diyor ki: “Artan para, varislere geri verilir. Varisler kalan parayı kendine hediye etmeye ve nefsin için kabul etmeye, seni vekil ettik derse, vekil böyle yapar”. Hac etmemiş, baliğ olmamış kimselerin ve kadının vekil olmaları, Hanefide câiz ise de, Şâfiîde câiz değildir. Kendisi hacı olan vekil, başkası için hac ettikten sonra, Mekke’de kalıp geri gelmezse câizdir. Fakat, geri gelmesini emretmek efdaldir. Ukudü’d-dürriye’de diyor ki “Hac etmemiş fakirin, başkası yerine hacca gitmesi câiz ise de, Hille gidince, kendisine de hac etmek farz olur. Mekke’de kalıp, sonraki senede kendi haccını yapması lazım olur. Fakat, evvelki haccında, memleketine dönmediği için, meyyitin haccı noksan kalmış olur. Vekile para verilirken, istediğini yap denilirse, meyyit için başkasını vekil edebilir” [ve kendi haccını da, o sene, kendi yapar]. Hacının vekil olarak gitmesi, kendi için tekrar gitmesinden efdaldir.
Fakir kimse, nâfile olarak hacca gidince, mikata vardığı zaman, Mekkeli gibi olup yürüyebiliyorsa hac etmesi farz olur ve farzı ifaya niyet eder. Nâfile hac yapmaya niyet ederse, tekrar hac yapması lazım olur. Fakir olan vekil böyle değildir. Çünkü, başkasının kudreti ile oraya gelmiş ve dönecektir. Zenginin hac sevâbı, fakirin hac sevâbından daha çoktur. Fakir, hac yolunda açlıktan, yorgunluktan ölürse, günaha girer. Yolda başkalarından yardım istemeye muhtaç olan fakirin hacca gitmesi mekruhtur. Kendisi serbest bırakılan vekil, yolda hasta olsa da, olmasa da, parayı başkasına verip, onu gönderebilir. İzin verilmemiş ise, gönderemez. Arafat’ta durmadan önce ölen bir hacı, farz olduğu sene gidip öldü ise, hac vasiyet etmez. Birkaç sene sonra gitmiş ise, kendi şehrinden vekil göndermesi için vasiyet etmesi vâcib olur. Bildirdiği yerden veya bildirdiği para ile yapılabilecek yerden de gönderilir. Vasiyette kullanılan kelimelere dikkat etmelidir.
Bırakacağı mirasın üçte biri yetiştiği hâlde, kendi memleketinden göndermeye yetişmeyecek parayı veya başka yerden gönderilmesini vasiyet etmek günahtır. Yer veya para bildirmedi ise, hac yolunda ölmüş olsa bile yaşadığı memleketinden gönderilir. Ölürken, hac yapılmasını vasiyet eden kimse için, hiç kimse kendi parası ile bunun yerine hacca gidemez. Giderse, hac, gidenin olur. Meyyitin hac borcu ödenmez. Hacdan sonra, sevâbını meyyite hediye edebilir. Meyyitin bıraktığı malın üçte biri veya bundan ayırmış olduğu hac parası ile onun şehrinden gidilir. Vekil kendi parasından da buna katabilir. Ayrılan para az ise, mümkün olan yerden gönderilir. Mümkün olmazsa, vasiyet batıl olur. Diri olan acizin, vekil yaptığı kimseye, kendi şehrinden gitmesine yetişecek kadar vermesi lâzımdır. Meyyit eğer, ayırttığım maldan diye şart etmemiş ise, vâris sonra terekenin üçte birinden almak niyeti olsa da, olmasa da, kendi malından vekil gönderebilir. Meyyitin malından almak niyeti var ise kendi gidemez. Temeddü ve kıran haclarında kurban parası vekile aittir. Vekil, haccı yaptığına yemin ederse, inanılır. Kimse parayı geri isteyemez. Hıyanet eden vekil ihramdan önce azl olunabilir.
Zekat ve hac farz olan kimse, önce hemen hacca gider. Hacdan arta kalandan zekatını verir. Hacca gidemezse, hepsinin zekatını verir. Hac vakti geldikten, yani farz olduktan sonra, hac parası ile ihtiyacı olan eşyayı, yani ev, 1 senelik yiyecek satın almak câiz olmaz. Hacca gitmesi lazım olur. Hac vakti gelmeden önce satın alması câiz olur. Çünkü hac, vakti gelmeden önce farz olmaz.
[Zekatı, nisaba mâlik olduktan bir hicri sene sonra, vermek farz olur. Zekat vermek farz olduğu bu zaman, herkes için başkadır. Bu zaman, hac zamanından evvel ise, malın, paranın hepsi için zekat verilip, geri kalan para ile hacca gidilir. Zekat vermek zamanı, hac zamanına rastlarsa veya hac zamanından sonra ise, önce hacca gidilir. Hacdan sonra, elde mevcûd paranın zekatı verilir.]
Edâ şartlarını temin etmek lâzımdır. Yalnız, kadının hacca gitmek için evlenmesi veya Şâfiî mezhebini taklit etmesi lazım değildir. Çünkü zevc, zevcesini hacca götürmeye mecbur değildir. Hacca giden bir erkek ile muvakkat nikahlanması da lazım olmadığı Dürrü’l-münteka’da yazılıdır.
Vücûb şartlarından biri bulunmayan kimse hacca giderse, nâfile hac yapmış olur. Fakirinki farz hac olur. Şartlar tamam bulununca, yeniden hac yapması lazım olur. Edâ şartı noksan olan bir kimse hacca giderse, farzı edâ etmiş olur.
Erkeksiz kadın hacca gidemez. Giderse, haccı kabul olur ise de, haramdır. Erkeği ile gidince de, otelde, tavafta, sayda ve taş atarken, erkekler arasına karışması haramdır ve haccın sevâbını giderdiği gibi, büyük günaha girer. Ebedî mahrem erkeği bulunmayan kadın, ihtiyarlayınca, göremez olunca veya iyi olmayacak bir hastalığa yakalanınca yerine vekil gönderir. Daha önce göndermez.
Bidat sâhibi, câhil din adamlarının hac zamanında kitaplara uymayan şeyler yaptıklarını ve bölücü sözler söylediklerini işitiyoruz. Bunları işiterek, hacca gitmeyi terketmemeli, bu mühim farzı yapmaktan mahrum kalmamalı, hacca gidince de, o mezhepsizlere uymamalı ve zararlı sözlerine aldanmamalıdır.
Tavsiye Yazılar: HACCIN FARZI 3’TÜR: