Sual: İslam hukukunda livata yapmanın cezası nedir?
Cevap: (Tecnîs) de diyor ki: Bir kimse câriyesi veya kölesi ile livâta ederse, onlar da buna mâni’ olamazlarsa öldürmeleri câizdir. Öldürene bir cezâ lâzım gelmez. (Fetâvâ-yı Özçendî) de de böyledir.
(Fetâvâ-yı Mes’ûdî) de diyor ki: Emîr-ül müminin Ömer (radıyallahü anh) zamanında iki çocuk, yanlarında zincire vurulmuş bir köle ile birlikte Hazret-i Ömer (radıyallahu anh)’ın huzûruna geldiler: “Yâ Emîr-el müminin! Bu köle babamızın kölesi idi. Babamızı öldürdü” dediler. Ömer (radıyallahu anh) köleye sordu. Köle anlatmaya başladı. Evet onu ben öldürdüm. Çünki benimle livâta etmek istedi. Resûlullahın (sallallahu aleyhi ve sellem) “Bir kimsenin kendisi ile livâta yapmak isteyeni öldürmesi mübahtır” haberi bana ulaşmıştı, dedi. Ömer (radıyallahu anh) şâhidin var mı, buyurdu. Köle, eğer orada bir kimse olsaydı benimle bu fiili işleyebilir miydi, dedi. Ömer (radıyallahu anh) öldürdüğünü ikrâr ettin. Seni de öldürmek lâzımdır, dedi. Köle, şeriatın emrine benim canım fedâ olsun dedi. Abdullah ibni Mes’ûd (radıyallahu anh) orada idi. Yâ Emîr-el müminin! Bana biraz mühlet verir misiniz? Resûlullahtan (sallallahu aleyhi ve sellem) duydum “Livâta edip tevbe etmeden ölen kimseyi mezarında bırakmazlar. Cehennem ateşine götürürler” buyurmuştu. Hemen kalkıp kabristana gitti. Ölen adamın mezarını açtılar. Mezârda azâb eseri, alâmetleri gördüler, adamı göremediler. Hazret-i Ömer’in huzuruna döndü. Adamı mezarda göremedik dedi. Hazret-i Ömer, Resûlullahın (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdukları çıktı, dedi. Hazret-i Ömer kalkıp Abdullah ibni Mes’ûd’u kucakladı ve duâ etti. O köleyi öldürmediler.
(Şerh-i alâyî) de diyor ki: Kendi kölesi veya câriyesi ile veya hanımı ile veya yabancı bir erkek ile livâta yapan kimseye, İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’ye göre zinâ haddi lâzım gelmez. İmâm-ı Ebû Yûsuf ve Muhammed’e göre had cezâsı lâzım gelir. Yani evli ise recm olunur, bekârsa 100 sopa (kırbaç) vurulur. (Mültekal Bihâr) da diyor ki: Livâta yapana had vurulması hakkında Eshâb-ı kirâmın (aleyhimürrıdvan) icmâ’ı, söz birliği vardır. Bir kısım âlimler dediler ki: Livâta yapan bir duvarın altına oturtulur. Duvar üzerine yıkılarak öldürülür. Bir kısım âlimler de, Livâta yapan derin bir çukura konur, ölünceye kadar orada kalır. Ebû Bekr (radıyallahu anh), her ikisi de ateşte yakılır buyurmuşlardır. İbni Abbâs (radıyallahu anhüma) her ikisi yüksek bir yerden ölmek üzere aşağı atılır, buyurmuştur. Emîr-ül müminîn Ali (radıyallahü anh), her ikisine de had vurulur buyurmuştur.
(Kenz) de diyor ki: Ebû Hanîfe (rahimehullah) kavline göre, livâtada ta’zîr vâcibdir.
(Mültekal Bihâr) da diyor ki: Ta’zîr hâkimin takdirine bağlıdır. dil hâkim ne kadar takdir ederse o kadar vurur. (Müttefak) da da böyledir.
(Mültemes) de diyor ki: Sonra gelen âlimlerin çoğu, Livâta yapanları ölünceye kadar hapsetmeye fetvâ vermişlerdir. Fetvâ da bunun üzerinedir.
[Tergibü’s-salat ve Teysirü’l-ahkam]
Tavsiye Yazı –> İslam hukukunda cezalar çok mu ağır?
Tavsiye Yazı –> Yaptığı ibadetlerle övünmek caiz mi?