Abdullah-i Dehlevî hazretlerinin halîfeleri:

1– Ebû Sa’îd Fârûkî “kuddise sirruh”:

Bu kısmı okumak için tıklayın.

2– Ahmed Sa’îd Fârûkî “kuddise sirruh”:

Ebû Sa’îd Fârûkî hazretlerinin büyük oğludur. 1217 [m. 1860] senesinde Hindistân’ın Rampûr şehrinde doğdu. Yüksek babasının terbiyesinde yetişdi. Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Aklî ilmleri Mevlevî Fadl İmâmdan ve müftî Şerefüddînden ve diğer âlimlerden öğrendi. Hadîs-i şerîf ilmini Şâh Abdül’azîzin “rahmetulahi aleyh” talebelerinden Reşîdüddîn Hândan ve diğer âlimlerden tahsîl etdi. Müceddidiyye yolunun sülûkunu Abdullah-i Dehlevî hazretlerinden ve babasından aldı. İcâzet ve hilâfetle şereflendi. İnsanları ilm-i zâhir ve bâtında kemâle ulaşdırdı. Abdullah-ı Dehlevî hazretleri bir risâlesinde onun hakkında şöyle yazmışdır: “Ahmed Sa’îd, Ebû Sa’îdin evlâdıdır. İlm, amel ve Kur’ân-ı kerîmi ezberleme bakımından babası gibidir.”

Ahmed Sa’îd hazretleri, babası ile birlikde Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sohbetinde bulunup, on yaşına varmadan müceddidiyye yoluna intisâb etdi. 15 yaşına kadar bu sohbetlerde olgunlaşdı. Abdullah-ı Dehlevî hazretleri evlenmemiş idi. Onu oğulluğa kabûl edip, hilâfeti mutlaka ile şereflendirdi. Onu o derece severdi ki, zikir esnâsında çok kalabalık olup, yer bulunmadığı zemânlarda bile onu yanına çağırır ve uzun müddet teveccühde bulunurdu. Ahmed Sa’îd hazretleri aklî ve naklî ilimlerde pek derin âlim idi. Geceleri ilm kitâblarını tedkîk eder, bir taraftan da zikri ve fikri hiç terk etmezdi. Mürşidinin emri üzerine teveccühü babasından alırdı. “Bütün makâmların teveccühünü babamdan aldım. Bazı kitâbları da ondan okudum”, derdi.

Risâle-i Kuşeyriyye, Avârifü’l-me’ârif ve İhyâ gibi kitâpları bazen okur, bazen dinlerdi. Hadîs ilminde Sünen-i Tirmizî ve Mişkat gibi kitâpları şeyhinden okumuştur. 20 yaşına girmeden bütün ilimleri tahsîl etmiş, bütün vaktini büyüklerin yoluna hasretmişdir. Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sohbetinde bulunarak 30 yaşında irşâda me’mûr edilmiştir. Babası hacca gittiğinde makâmını ona bırakmıştır. Müceddidiyye yolunu neşr için çok büyük hizmetlerde bulunmuştur. Talebelerine diğer şeyhlerden senelerce öğrenemeyecekleri husûsları çok kısa zamânda öğretir, hiç birini mahrûm bırakmazdı.

Talebelerine son derece şefkatli idi. Altmış kadar talebesinin geçimini bizzat kendisi karşılardı. Talebelerine tefsîr, hadîs, fıkıh, Mektûbât-ı şerîfe ve Mesnevî okuturdu. Delhî’de uzun zamân ikâmet edip, 1273 [m. 1856]de Hicâz’a gitdi. Ömrünün sonuna kadar Medîne-i münevverede kalıp, tarîkati neşr ile meşgûl oldu. 1301 [m. 1861] senesinde Medîne-i münevverede vefât etti. Bakî kabristânında Osmân “radıyallahü anh” türbesi yanındadır. Çok velî yetişdirti ve çok kitâp yazdı. Enhâr-ı erbea, Sa’dü’l-beyân fî Seyyid-il-ins vel-cân, Hakkul mübîn fî reddil-vehhâbîn, Mektûbât-ı Ahmediyye ve Tahkîkül-hakkul mübîn, kıymetli eserleridir.

Ahmed Sa’îd hazretlerinin üç oğlu vardı. Birincisi Muhammed Mazher hicrî 1248 de tevellüd ve 1301 [m. 1884]de Medîne-i münevverede vefât etti. Babasının yanındadır. İkinci oğlu mevlânâ Ebüsse’âdet Muhammed Ömer hicrî 1244 de tevellüd, 1298 [m. 1881]de Rampûr’da vefât etti. Üçüncü oğlu Mevlânâ Abdürreşîd hicrî 1237 Luknev’de tevellüd 1287 [m. 1870]de Mekke-i mükerremede vefât etdi.

3– Şâh Raûf Ahmed Müceddidî “rahmetullahi aleyh”:

Ebû Sa’îd Fârûkî hazretlerinin teyzesinin oğludur. Önce onunla birlikte Şâh Dergâhî hazretlerinin sohbetlerinde bulundu. Sonra Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin hizmetinde ve sohbetlerinde bulunup, ona ittiba etdi. Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin mektûblarını Mekâtîb-i şerîfe adıyla bir kitâp hâlinde topladı. Yine onun kıymetli sözlerini ve sohbetlerini Dürrü’l-me’ârif adıyla bir kitâpta topladı. Farsça ve hindçe şiirlerini içine alan Dîvân-ı Raûf adında bir dîvânı vardır.

Şâh Ahmed Raûf hazretleri, imâm-ı Rabbânî hazretlerinin “kuddise sirruh” küçük oğlu Muhammed Yahyâ neslindendir. Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sohbetlerinde kemâle erip, icâzet aldı. Hindistân’ın Pehupâl beldesinde irşâd ile vazîfelendirildi. Orada büyük bir kabûl gördü. Halk ve umerâ sohbet halkasında toplandı. Yüzlerce tâlib onun yüksek irşâdı ile kemâle erdi. Ebû Sa’îd Fârûkî hazretlerinin vefâtından sonra, orada bir veyâ iki sene kadar dahâ kaldı. Haremeyn-i şerîfeyni ziyâret için h. 1253 senesinde yola çıktı. Bu yolculuğu sırasında denizde boğularak şehîd oldu. Yelemlem’de defnedildi. Oğlu Şâh Hatîb Ahmed şaşılacak derecede yüksek ahlâk sâhibi nümûne bir insandı. Ahlâk-ı hamîde, cömerdlik ve tahammül onun yaşayış tarzıydı. Babasının sohbetinde yetişti. Hicâz yolculuğunda birlikte idi. Babasının vefâtından sonra onun sohbet meclislerini aydınlattı. Pehupâl’da h. 1266 da vefât etdi.

4– Şâh Abdürrahmân Müceddidî Câlendehrî:

Nisbeti Şeyh Seyfeddîn “kuddise sirruh” vâsıtasıyla İmâm-ı Rabbânî hazretlerine “kuddise sirruh” ulaşır. Babası Seyfürrahmân hazretleri Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerinin mürîdi idi. Kendisi ise, Abdullah-ı Dehlevî hazretlerine bî’at edip, nisbet kesbetti. Güzel ahlâkta benzersiz idi. Pencab halkı onun güzel ahlâkına hayrân idiler. Pekçok talebesi vardı. Hacca gidip, vatanına döndükten sonra Haremeyne iştiyâkı gâlib gelip, tekrâr gitti. Dönerken Sinde denilen yerde (h. 1256) senesinde vefât etti.

5– Mevlevî Beşâretullah Sâhib:

Önce Mevlânâ Naîmullah Behraçîye bî’at etmişdi. Sonra Abdullah-ı Dehlevî hazretlerine talebe oldu. Hocası ona husûsî inâyette bulunurdu. Nitekim Mektûbâtında bunu açıkça belirtmiş ve: “Mevlevî sâhib benim mümtâz talebemdendir” buyurdu. İlm-i zâhirde de üstün derecede idi. Nisbeti Şeyh Büdhin Behrâçîye “rahmetullahi aleyh” ulaşır.

6– Mevlevî Keremullah Muhaddis:

Önce Mevlevî Fahreddînin mürîdi idi. Sonra Abdullah-ı Dehlevî hazretlerine talebe olup, icâzetle şereflendi. Şâh Abdül’azîz hazretleri Tefsîr-i Azîzî’yi onun ricâsıyla tasnîf etmişdir. Dehlî’de kırâat ilminin ehlinden ekserîsi, bu ilminde ve vücûhat-ı seb’ada onun talebesidir. Vâsıtalı ve vâsıtasız iki defa Haremeyni ziyârete gitti. İkinci seferinde vefât etti.

7– Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî “rahmetullahi aleyh”:

Bu kısmı okumak için tıklayın.

8– Mevlevî Abdürrahmân Şâh Cihânpûrî “sellemehullahü teâlâ”:

Birçok büyük zâtın huzûruna gitti. Fakat hiç maksadına kavuşamadı. Nihâyet Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin huzûruna gidip, ona tâbi oldu. Tasavvufda kemâle erip, hilâfetle şereflendi. Dünyâ ehlinden şaşılacak derecede halvet edip, uzaklaştı. Ferahabâd şehrinin emîri huzûruna kabûl edilmeyi defalarca arz etti ise de, hiç iltifât etmedi. Onun sohbetinde yetişip, icâzet alan zâtlar, kuvvetli nisbet sâhibi keşf sâhibi idiler. Ferahabâd nâhiyelerinde ve Şâhcihânpûr’da onun irşâdı çok revâç bulmuştu. Sellemehullahü teâlâ.

9– Mîr Tâlib Mevlevî Abdülgaffâr:

İlm-i zâhiri de Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinden tahsîl etti. Tasavvufta yetiştikten sonra, Haremeyn-i Şerîfeyne gitti. İrşâdı Yemen’de revâç buldu. Oranın kâdîlığını da yapdığı rivâyet edilir.

10– Seyyid İsmâîl Medenî “aleyhirrahme”:

Önce Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine bî’at etdi. Nakşibendiyye yolunun nisbetini aldı. Bir gün rüyâsında Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” gördü. Ona Dehlî’ye git, Gulam Alî’den (Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinden) müceddidiyye nisbetini al, buyurdu. Bunun üzerine Dehlî’ye gidip, Abdüllah-i Dehlevî hazretlerinden icâzet ve hilâfet aldı ve vatanına döndü. Sahîh keşf sâhibi idi. Bu kitâpta Şâh Cihân Câmi’ne mukaddes emânetleri ziyârete gidişi anlatılmıştı.

11– Mirzâ Beğ “rahmetullahi aleyh”:

İsmi Muhammed Derviş Azîmâbâdî’dir. Herşeyi terk edip, Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sohbetine devâm etdi. Tasavvufda kemâle ererek, icâzet ve hilâfetle şereflendi. Siyâh keçeden bir hırka giyerek, Hâce Nakşibend hazretlerinin kabr-i şerîfini ziyârete gitti. İslâm memleketlerinin çoğuna, meselâ Anadolu, Şâm, Hicâz, Irak, Magrib ve Mâverâünnehr, Horasan ve Hindistân’a seyâhat etti. Şâh Gulam Alî, yanî Abdullah-ı Dehlevî hazretleri gibi bir mürşid görmedim, demiştir. Hiç kimseden korkmadan emr-i ma’rûf ve nehy-i anil-münker yapardı. Bu hizmetleri sırasında evli değildi. Herat vâlîsi Şâhzâde Kamrân onun sevenlerindendi. Âhir ömründe evlendi. Şâfi’î mezhebinde idi. Bu sebeble Buhârâ ve civârında şâfi’î diye anılırdı. Türkistân’da Sebz şehrinin vâlîsi tarafından şehîd etdirildi.

12– Hazret-i Ahmed Şîr Muhammed “rahmetullahi aleyh”: Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin dergâhında ilim tahsîl etti. Tasavvufda kemâle erip, icâzetle şereflendi. Talebelerine takvâyı, hayırlı amelleri ve harâmdan sakınmalarını emrederdi. Ömrünün son zamânlarında çok za’îf düştü. Kitâblarını satıp, tedrîse son verdi. Hindistân’da yerleşti. Orada fitneler çıkınca, hicret için Haremeyn-i şerîfeyne gitmek üzere yola çıktı. Mültan’a vardığında vefât etti.

13– Mevlânâ Muhammed Cân Şeyhu’l-Harem “rahmetullahi aleyh”:

Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinden ilim tahsîl etdi. Çok riyâzet çekti. Hergün Hâce Kutbuddîn hazretlerinin türbesini ziyârete giderdi. Gece orada ibâdet ile meşgûl olurdu. Sabâhleyin hocası için bir testi tatlı su getirirdi. Oranın suyu çok tatlı idi. Bir hizmetçi şöyle nakletmişdir. Oğlum ölecek derecede hastalanmıştı. Gece vakti alıp, dergâha götürdüm. Mevlânâ Muhammed Cân murâkabe hâlinde idi. Oğlumu önüne bırakıp, hastalıktan kurtulması için duâsını istedim. Ona duâ etdi. O ânda hastalığı geçip, sıhhate kavuştu. Bir başka şahıs da şöyle nakletmiştir. Bir kadına tutulmuştum. Hâlimi arz ettim. Eğer benden zinâ fiili vâki olursa, benim bundan kurtulmam için yardım etmediğinizi indi ilâhîde arz ederim, dedim. Bunun üzerine bana Lâ havle velâ kuvvete illâ billah okumamı söyledi. Ben de okudum. Sübhânallah! Lâ havle okur okumaz o kadına tutkunluğum hiç kalmadı. Sanki onunla benim aramda sedd-i İskender çekilmişti. İki sene hiç şehvet hissetmedim.

Mevlânâ Muhammed Cân hazretleri, Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinden icâzet ve hilâfet aldıktan sonra, Harem-i şerîfe gitdi. Önce çok güçlüklerle karşılaştı. Sonunda maksadına erip, döndü. Halîfeleri, İstanbul ve Anadolu’da insanları irşâd ettiler. Sultân Abdülmecîd Hânın annesi Bezm-i âlem vâlide sultân ona intisâblı idi. Bir dergâh inşâ ettirip, hizmete vesîle oldu. Mevlânâ Muhammed Cân 1266 [m. 1849]da Mekke-i Mükerremede vefât etti.

14– Seyyid Ahmed Kürdî:

Bağdâd’da Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinden feyz aldı. Dahâ sonra Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” işâreti ile Dehlî’ye gidip, Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sohbetinde, müceddidiyye yolunda kemâle erdi. Dehlî’ye yolculuğu sırasında hastalandı. Rüyâsında Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” gördü. Şifâ için salavât ta’lîm buyurdu. Bunu okuyunca sıhhatine kavuşdu.

15– Seyyid Abdullah Magribî:

Önce Mevlânâ Hâltd-i Bağdâdî hazretlerinden feyz aldı. Sonra Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin huzûruna gidip, icâzet ve hilâfetle şereflendi.

16– Molla Pîr Muhammed:

Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin huzûrunda kemâle erdi. Şaşılacak derecede istiğrâk hâlinde idi. Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerinin kabrini ziyârete gider, bütün geceyi orada geçirir, yağmur da yağsa aldırmazdı. Keşmir havâlisinde çok meşhûrdu.

17– Molla Gül Muhammed “aleyhirrahme”:

Gazneyndendir. Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sohbetlerinde kemâle erip, hilâfetle şereflendi. İnsanları irşâd ile meşgûl olup, birkaç zâta icâzet verdi. Hacca gitti ve orada vefât etti.

18– Mevlevî Muhammed Cân Heratî “aleyhirrahme”:

Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinden feyz alıp, hilâfetle şereflendi. Çok kerâmetleri nakledilmişdir. Kandehâr’da binlerce kimseyi irşâd etti.

19– Mevlânâ Muhammed Azîm “aleyhirrahme”:

Şaşılacak derecede yüksek ahlâk sâhibi idi. Güzel ahlâk sanki onun tîneti idi. Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinden icâzet almakla şereflendi. Hocasının vefâtından sonra Haremeyn-i şerîfeyne gitdikden sonra, vefât etti.

20– Mevlevî Nûr Muhammed “aleyhirrahme”:

Çok riyâzet çekti. Abdullah-ı Dehlevî hazretlerine bî’at edip, murâkabelerle meşgûl oldu. İcâzetle şereflendi. Abdullah-ı Dehlevî hazretleri buyurdu ki: Müntesîblerimden dört kimse iftihâr vesîlesidir. Mevlevî Şîr Muhammed, Mevlevî Muhammed Cân, Mevlevî Azîm ve Mevlevî Nûr Muhammed. Bu dört zât, aşk şarâbını hem içenlerden, hem de sunanlardan, yanî içirenlerdendir. Hepsi de derin âlim idi.

21– Mirzâ Murâd Beğ “aleyhirrahme”:

Zühddeki kemâli sebebiyle Abdullah-ı Dehlevî hazretleri ona, zamânın Cüneyd-i Bağdâdî’sidir, buyurdu. İcâzetle şereflendi. Nisbeti çok kuvvetli idi. İnsanlar onun sohbetlerinde yüksek derecelere kavuştular. Hocası hayâtta iken vefât etti. Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerinin ayak ucuna defnedildi. Ona âfiyetler olsun!

22– Muhammed Münevver İmâm-ı Mescid-i Ekberâbâdî:

Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin halîfelerindendir. Kuvvetli nisbet sâhibi idi. Çok feyz vermiştir.

23– Meyân Muhammed Asgâr Sâhib:

Kuvvetli nisbet sâhibi idi. Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin emri ile babamın (Ebû Sa’îd Fârûkî hazretlerinin) huzûruna devâm etti. Babam ona inâyette bulundu. Dergâhın idâresi ile o alâkadar olurdu. İnsanlar onun teveccühleriyle çok şeylere kavuştular. İlk hac seferinden sonra ikinci defa babamla birlikte hacca gittiler. Dehlî’ye döndükten sonra, hicrî 1255 senesinde vefât etti. Dergâha defnedildi.

24– Mîr Nakş Alî:

Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin huzûrunda kemâle erip, Luknov’a gitti.

25– Meyân Ahmed Yâr “aleyhirrahme”:

Tüccâr idi. Müceddidiyye nisbetini Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinden aldı. Bu zâtın kabri de dergâhtadır.

26– Meyân Kamerüddîn:

Kâdiriyye yolunda yetişmiş bir zât idi. Peşâver’den Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin huzûruna gelip, sohbetlerinde Müceddidiyye yolunda kemâle erip, icâzetle şereflenerek, memleketine döndü.

27– Muhammed Şîr Hân:

Afgâneden gelip, nisbete kavuşduktan sonra memleketine döndü.

28– Şeyh Halîlürrahmân “aleyhirrahme”:

Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin husûsî hizmetlerinde bulunan bir talebesi idi. Kuvvetli nisbet sâhibi olup, hocasının husûsî inâyetlerine mazhar oldu. Hocasının huzûrunda zikir halkasında bulunduğu bir sırada, bir şahıs zehirli ok ile vurdu. Hocasının ayakları yanına düşüp, o ânda şehîd oldu. Bu hâdise Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin vefâtından önce, son hastalığı sırasında vukû buldu. Kabri, Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerinin ayak ucundadır. Allahü âlem.

[Bu yazı Hüvelgani Risalesi‘nden alınmıştır]

 

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler