Sual: Yolculukta namaz nasıl kılınır? Seferilik hükümleri nelerdir?
Cevap: (Seferi) veya (Misafir) olmak demek, yolcu olmak demektir. Bir kimse, bulunduğu yerden veya gittiği yolun 2 tarafında dizili evlerin sonuncuları hizasından ayrılırken, senenin kısa günlerinde, insan veya deve yürüyüşü ile 3 günde gidilecek yere gitmeyi niyet ederse, misafir olur. Niyet etmez ise, bütün dünyayı dolaşsa bile misafir olmaz. Düşmanı arayan askerlerin hâli böyledir. Fakat, geri dönüşte misafir olur. 2 günlük uzakta olan bir yere gitmeye niyet eden kimse, yolda iken veya o yere varınca, 2 günlük yere daha gitmeye niyet etse, o 4 günlük yere giderken misafir olmaz. 3 günlük yere gitmek niyeti ile yola çıkan kimse, konakladığı bir yerden 3 günlük yola gitmeye niyet ederek, ayrılırsa, gideceği yolun 2 tarafındaki evlerin hizasından ayrıldığı zaman misafir olur. Son evin gözünden kaybolması lazım değildir. Bir tarafta evlerin hizasını geçmesi lazım olmaz. Deniz veya orman yanında konmuş olan göçebeler, çadırlardan ayrılınca misafir olur. Yolun bir veya 2 tarafında, şehirden kendisine kadar evler dizilmiş bulunan köyleri de aşması lâzımdır. Şehre bitişik boş araziyi ve bağları, tarlaları, bostanları aşmak lazım değildir. Bostanlarda, tarlalarda çiftçilerin, bekçilerin evleri bulunsa da, buralar ve bunlardan sonra gelen köyler, şehirden sayılmazlar. Boş araziden, kasabaya yakın (Fina) denilen büyük mezarlıklar [fabrika, mektep ve kışlalar] ve kasabadakilerin harman yapmak, hayvan koşturmak, eğlenmek için devamlı kullandıkları yerler ve avlandıkları, kullandıkları deniz ve göl kısımları şehirden sayılır. Yani, buraları da aşmak lâzımdır. Fina, 200 metreden ziyâde uzakta ise veya arada tarla varsa, şehirden sayılmaz. Fakat uzak olan Finada da, Cuma ve bayram namazlarının kılınması sahih olur. Arada Fina bulunan şehirler, köyler şehirden sayılmaz. Böyle köyleri aşmak lazım değildir. Yalnız Finayı aşmakla seferi olur. Fina, büyük şehirlerde 200 metreden daha uzakta olunca da, şehirden sayılır. Muhtar olan kavle göre, arada Fina veya evler bulunursa da, köyleri aşmak lazım olmadığı (İmdad)ın Tahtavi haşiyesinde yazılıdır.
Akşama kadar hep yürümesi şart değildir. Kısa günde, sabah namazından, öğleye kadar yürümesi kâfidir. Bu da, bir merhale, yani bir menzil, bir konak denilen yoldur. Arada dinlenmesi de câizdir. 3 günlük yola, süratli bir vasıta ile mesela trenle, daha az zamanda giderse, yine misafir olur [Mecelle 1664]. Bir yere, 2 başka yoldan gidilse, biri kısa, öteki uzun olsa, kısa yoldan giden misafir olmaz. Uzun yol, 3 günlük yürüyüş ise, bu yoldan, her vasıta ile giden de, misafir olur.
Tavsiye yazı: Seferilik Mesafesi Ne Kadardır?
Denizde, orta rüzgarlı havada giden yelkenlinin hızı esastır. İstanbul’dan Mudanya’ya giden, seferi olmaz. Bursa’ya giden, seferi olur. Tayyâre ile giden, altında bulunan yoldan veya denizden gitmiş gibidir. İstanbul’da, Fatih’ten otobüs ile sefere çıkan, bugün için, Edirnekapı kabristanını geçince, Aksaray’dan çıkan, Topkapı kabristanını, sahil yolundan ise, Yedikule kapısını geçince, Üsküdar’dan çıkan, Selimiye kışlası ile Karaca Ahmed kabristanı arasından geçince, İstanbul’dan Anadolu’da 104 kilometreye gitmeye niyet edenlerin hepsi, boğazın karşı sahiline geçince seferi olurlar. Seferi olan kimsenin, 4 rekat olan farz namazları 2 rekat kılması hanefide vâcib, malikide sünnet-i müekkede, Şâfiîde efdaldir. Mukim olan imama uyması hanefide, edâ ederken câiz, Şâfiîde hem edâ, hem kaza ederken câiz, malikide ikisinde de mekruhtur. Mest üzerine, 3 gün 3 gece meshedebilir. Orucunu bozabilir. Kurban kesmesi vâcib olmaz. Misafir rahat ise, orucunu bozmamalıdır. Günah için sefere çıkan, yalnız hanefi mezhebinde misafir olur.
Tavsiye Yazı: Arabada (Trende veya Gemide) Namaz Nasıl Kılınır?
Hastanın ve seferde olanın farzları, sedirde, sandalyede, ayaklarını sarkıtarak oturup, ima ile kılmaları câiz değildir. Hasta, yerde veya uzunluğu kıble istikâmetinde olan sedirin üstünde, kıbleye karşı oturarak kılar. Seferi olanın, diğer 3 mezhebi taklit ederek, vasıta yolda durduğu zaman, öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı birleştirerek kıbleye karşı, ayakta kılması daha iyi olur. Maliki ve Şâfiî mezheplerinde, günah olmayan seferde, yani 80 kilometreden ziyâde süren seferde, ikindiyi öğle namazı vaktinde ve yatsıyı akşam namazı vaktinde takdim ederek veya öğleyi ikindi vaktinde ve akşamı yatsı vaktinde tehir ederek 2 namazı bir arada kılmak câizdir. Yola çıkmadan namaz kasır ve cem edilemez. 4 günden az kalmak niyet ettiği yer (seferi yer) olur. Bu yerde kasır eder ve haraç olunca, cem edebilir. Yağmur sebebi ile camide cemaat ile cem’i takdim câiz ise de 7 şartı vardır. Hastanın cem etmesi ihtilaflıdır. [Başka bir mezhebi taklit etmek, mezhep değiştirmek demek değildir. İmâm-ı Şâfiî’yi “rahmetullahi teâlâ aleyh” taklit eden bir hanefi, mezhebinden çıkmaz.] Yola çıkmadan ve yolculuk bittikten sonra 4 rekat olan farzların 2 rekat kılınamayacağı ve 2 vaktin namazının birlikte kılınamayacağı, Şâfiî âlimlerinden Şemsüddin Muhammed Remli fetvasında ve (İanet-ut-talibin alâ-hall-i elfaz-ı Feth-il-muin)de bildirilmektedir. Bu fetva, (Fetava-yı Kübrâ) kenarında basılmıştır.
Miraç gecesi, akşam namazı 3 rekat, öteki namazlar 2 rekat farz oldu. Medine-i münevverede 2. emirle sabah ve akşamdan başkası 4 rekate çıkarıldı. Hicretin 4. yılında bunlar, misafir için, yine 2’ye indirildi. Misafirin bunları 4 kılması hanefide günah olur Dürrü’l-muhtar.
Misafir farzı 4 rekat kılarsa, son 2 rekatı nâfile olur. Emri dinlemediği için ve nâfilenin iftitah tekbîrini terkettiği için ve farzın selamını terkettiği için ve nâfileyi farz ile karıştırdığı için, günah olur. Tövbe etmezse Cehenneme gidebilir. Unutarak 4 rekat kılan kimse secde-i sehv yapar. Misafir olan imâm, yanılarak 4 rekat kılarsa, buna uymuş olan mukimin namazı fâsid olur. 2. rekatte oturmazsa, farzı kabul olmaz. 3. rekatin secdesini yapmadan, o şehirde 15 gün kalmaya niyet ederse, o farzı 4 rekat kılması lazım olur. Fakat, 3. rekatin kıyâmını ve rükûunu tekrarlaması lazım olur. Çünkü, bu ikisini nâfile olarak yapmıştı. Nâfile olarak yapılan ibâdet farz yerine geçemez. [Nâfilelerin, sünnetlerin, kazaya kalmış farzlar yerine geçemeyeceği, buradan da anlaşılmaktadır.] Misafir sureleri kısa okur. Tesbîhleri 3’ten az yapmaz. Yolda iken, yani sıkıntılı zamanında, sabah namazından başka sünnetleri terkedebilir. Sünnetleri özür ile terketmek câizdir. [Sünnetleri kaza namazı niyeti ile kılmak lazım olduğu, buradan da anlaşılmaktadır.]
3 günlük yol gitmeden, geri dönmeye niyet ederse, o ânda misafirlikten çıkar. Mukim olur. 3 günlük yola gitmeye niyet edip şehirden çıkan bir kimse, 3 günlük yoldan daha az veya daha çok gittikten sonra, kendi şehrine girince veya başka bir yerde 15 gün kalmaya niyet ederse, yine mukim olur. 15 günden az kalmaya niyet ederse veya hiç niyet etmeden yıllarca kalsa, misafir olur. Asker, darülharpte, bir yerde 15 gün kalmaya niyet etse de, mukim olmaz. Denizdeki gemide veya hayat, ev olmayan adada, 15 gün kalmaya niyet eden misafir, mukim olmaz. Gemicilerin malı, çoluk çocuğu da gemide olsa, yine mukim olmaz. Gemi vatan değildir. Mekke, Mina ve Arafat gibi başka başka yerlerde toptan 15 gün kalmaya niyet eden de, mukim olmaz. Kadın, talebe, asker, memur, işçi ve çocuk gibi emir altında olanlar, kendi niyetleri ile değil, zevcinin veya mahreminin, hocasının, kumandanının, iş verenin emrini alınca, emre göre hareket ederler. Amirleri 15 gün kalmaya niyet etse, bunlar emri işitinceye kadar misafir olur. İşitince mukim olurlar. Düşman memleketine giren veya bir kaleyi karadan, denizden saran askerler, 15 güne niyet etseler bile misafir olurlar. Düşman memleketine harp için gitmeyen, niyetine göre misafir veya mukim olur. Darülharpte yeni müslüman olana eziyet edilmiyorsa, mukim olur. Çadırda yaşayanlar çölde 15 gün kalmaya niyet edince, mukim olurlar. Başkaları olmaz.
Namaz vaktinin sonunda sefere çıkan, bu namazı kılmamış ise, 2 rekat kılar. Vaktin sonunda vatanına gelen, bu vaktin namazını kılmamış ise, 4 kılar.
VATAN-I ASLİ, VATAN-I İKAMET, VATAN-I SÜKNA
Berika ve Hadika kitaplarında diyor ki “Hür kadının, zevci veya ebedî mahrem akrabasından biri yanında bulunmadan, yalnız veya başka kadınlarla yahut akıl, baliğ ve sâlih olmayan mahremi ile 3 günlük yola gitmesi [3 mezhepte] haramdır. Şâfiî mezhebinde, kadınlar ile mahremsiz olarak, farz olan hacca gidebilir. 1 veya 2 erkeğin sefere gitmesi mekruhtur. 3 erkeğin gitmesi mekruh olmaz. 4 erkeğin gitmesi ve içlerinden birini emir (Başkan) seçmeleri sünnettir”.
Hindiyye’de nafaka bahsinde ve Tahtavi, Dürrül’-muhtar ve Dürrü’l-münteka’da hac bahsinde diyor ki (Kadın, mürahık olan, yani büluğa yaklaşmış, 12 yaşındaki mahremi ile sefere gidebilir). Kadıhan’da diyor ki (Kadın, sâlih cemaat ile sefere gidebilir). [Bu 2 kavil, zaruret halinde câiz olur.] Mecelle’de 986. maddede diyor ki “Sinn-i büluğun mebdei, erkekte 12 ve kızda 9 yaşları doldurmaktır. Müntehası, ikisinin de 15 yaştır. 15 yaşını ikmal edince baliğ sayılırlar. 12 ve 9 yaşlarını doldurup da, baliğ olmamış çocuğa (Mürahık) denir.”
Hanbelide cem, 80 kilometre seferde ve soğuk, kış, yağmur, çamur, fırtınada, yatsıyı akşam ile evinde de cem câizdir. Cem ederken, sünnetler kılınmaz. 1. namaza başlarken, cem için niyet edilir. Vazife ve iş zamanında, öğleyi, ikindiyi, akşamı vaktinde kılması mümkün olmayanlar, Hanbeli mezhebini taklit ederek, ikindiyi öğle ile akşamı yatsı ile cem etmeli, vazifeyi terketmemelidir. Vazifeden ayrılırsa, yerine gelenin yapacağı zulümlere, küfürlere sebep olur. Hanbelide abdestin farzı 6’dır: Ağzın ve burnun içleri ile birlikte yüzü yıkamak, niyet, kolları yıkamak, başın her tarafını, kulakları ve üstündeki deriyi meshetmek, [Sarkan saç meshedilmez. Malikide sarkanlar da meshedilir]. Ayakları, yanlarındaki kemiklerle yıkamak, tertib [sıra], muvâlât [acele] farzdır. Herhangi bir kadının derisine şehvet ile ve kendi zekerine temas edince, abdest bozulur. Kendine kadın dokununca, lezzet duysa da bozulmaz. Deriden çıkan her şey, çok ise bozar. Deve eti yemek bozar. Özür sâhibi olmak, hanefi gibidir. Gusülde, ağzı, burnu ve saçları yıkamak ve erkeklerin örgülü saçı açmaları farzdır. Kadınların saç örgülerini çözmeleri, Cenâbet için sünnet, hayız için farzdır. Namazda teşehhüd miktarı oturmak ve 2 tarafa selam vermek de farzdır.)