Sekizinci Mektup

Hazret-i Müceddidin birbirine zıt gibi görünen sözünden iki manânın birbirine uygunluğu bildirilmektedir. Kıymetli efendim! Şöyle yazıyorsunuz, mümkinâtın hakîkatleri meselesinde hazret-i Müceddidin keşfi şudur: İlm-i ilâhîde kemâlât-i ilâhiyyenin tafsilâtından ibâret olan, vâhidiyyet mertebesinde her kemâl sıfatının karşılığında o sıfatın izâfî ademi bir varlık ve farklılık peydâ etmiştir. Meselâ, ilim sıfatının karşılığında cehl diye tabîr edilen ademü’l-ilm,…

Dokuzuncu Mektup

Tasavvuf ehlinin, “Sôfî kendini frenk kâfirinden dahâ aşağı görmedikçe, frenk kâfirinden dahâ aşağıdır” sözünün manâsını bildirmektedir. Soruyorsunuz ki: Büyüklerden biri, sôfî kendini frenk kâfirinden dahâ aşağı bilmedikçe, frenk kâfirinden dahâ kötüdür, diyor. Bu söz nasıl doğru olur. Çünki sôfî elbette mümindir. Bazen muttakî bir âlim de oluyor. Kendinde bulunduğu zamân kendi vasıflarını bilmektedir. Bir kimsenin…

Onuncu Mektup

Bu mektûb, şiddetli belâya mübtebî olan velînin sabretmesi ve o belânın giderilmesi için duâ etmemek fazîletli olduğu hâlde, Eyyûb aleyhisselâmın belânın kalkması için duâ yapması sebebiyle, onun sabrından şüphenin giderilmesi hakkındadır. Büyüklerden biri, hazret-i Eyyûb aleyhisselâmın başına gelen musîbete benzeyen şiddetli bir musîbete mübtelâ oldu. Başka büyük bir zât da onu ziyârete gitdi. Hâlin nasıl…

Onbirinci Mektup

Bu mektûb, zikr-i cehrîyi ve zikr-i hâfîyi bildirmektedir. Allahü teâlâya hamd ve Resûlüne salât olsun. Ma’lûmdur ki, hanefî âlimlerinden bir kısmı, zikr-i cehrîyi inkârda ileri gitmiş ve harâm olduğuna fetvâ vermişlerdir. Hadîs âlimlerinden bazısı ise, zikr-i cehrînin meşru olduğunu isbât edip, zikr-i hâfîden üstün olduğunu söylemişlerdir. Her iki taraf ifrât ve tefrîte düşmüşler ve insâfla…

Onikinci Mektup

Bu mektûb, simâ’ı bildirmektedir. Kıymetli efendim! Simâ’ meselesinde fıkıh âlimleri ve tasavvuf büyükleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” arasında kuvvetli bir ihtilâf vardır. Fıkıh âlimleri, ifrâta mâni olması için simâ’ın mutlak harâm olduğunu, tasavvuf ehli ise, zevkin ve hâlin artmasına vesîle olduğu için, mutlak helâl olduğunu söylediler. Doğrusu şudur: Simâ’ iki kısımdır. Biri, fitne mahalli olmayan…

Onüçüncü Mektup

Bu mektûb cebr ve ihtiyâr meselesini bildirmektedir. Kıymetli efendim! Cebr ve ihtiyâr meselesinde ulemâ çeşitli şeyler söylemişlerdir. Bu husûsda zihnin tatmînkârsızlığı hâlen devâm etmektedir. Çünki akıl, bazı temel dînî bilgileri anlamakta kâfi değildir. Eğer kâfi olsaydı, kulların işlerini ıslâh için vahyin gelmesine ihtiyâç kalmazdı. Bilinmelidir ki, kulun müstakil ihtiyâr sâhibi, işlerini tercîhte serbest olduğunu ve…

Ondördüncü Mektup

Bu mektûb, Hind kâfirlerinin âyinleri hakkındadır. Hind kâfirlerinin arab müşrikleri gibi aslı olmayan bir dinleri var. Veyâ dinlerinin aslı var, fakat nesh edilmiştir. Onların geçmişleri hakkında nasıl itikâd etmeli diye soruyorsunuz. Bu husûsu inceleyerek doğru ve kısa bir şekilde yazıyorum. Biliniz ki, Hindlilerin eski kitâblarından anlaşılan şudur: Allahü teâlâ rahmetiyle insan nev’ini yaratmaya başladığı vakit,…

Onbeşinci Mektup

Bu mektûb namâzda parmak kaldırmak hakkındadır. Hazret-i Müceddid-i elf-i sânî “radıyallahü anh” bir mektûbunda namâzda parmak kaldırmayı men etmişlerdir. Hâlbuki siz onları sevdiğinizi söylediğiniz hâlde, namâzda parmağınızı kaldırıyorsunuz. Seven sevdiğine tâbi olmalıdır diye yazmışsınız. Kıymetli efendim! Allahü teâlâ kullarına Kitâp ve sünnete uymalarını farz kılmış ve Ahzâb sûresi 36. âyetinde meâlen: (Allah ve Resûlü bir…

Onaltıncı Mektup

Bu mektûb, hadîs-i şerîf ile amel hakkındadır. Hadîs-i şerîf ile amel ve bir mezhepten diğer mezhebe geçmek hakkında ne buyurursunuz diye soruyorsunuz. Kıymetli efendim! Hadîs-i şerîf ile amel husûsunda Medîne-i münevvereli muhaddis, Şeyh Muhammed Hayât bir risâle yazmış. Onun fârisî olarak hulâsâsı şöyledir. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen ((Resûlüm) Şöyle de: Eğer siz Allahı seviyorsanız,…

Onyedinci Mektup

Ehl-i sünnet vel-cemâatin Eshâb-ı kirâm “radıyallahü anhüm” hakkındaki itikâdını bildirmektedir. Eshâb-ı kirâmdan Mu’âviye bin Ebî Süfyân, yardımcıları ve ona tâbi olanlar “afallahü anhüm ve radıye anhüm” hakkında nasıl itikâd etmek lâzım diye yazmışsınız. Biliniz ki: Ehl-i sünnet ulemâsı, Eshâb-ı kirâm hazretlerinin arasındaki ihtilâfları, onların asırları, asırların en hayırlısı olduğu için, onlar hakkında lâzım gelen hüsn-i…