Klasik mantığın en önemli konularından biri olan önermeler, kıyaslara hazırlık olarak ele alınmaktadır. Önermelere, kavramların bir anlam taşıması, hüküm ve kıyasları oluşturmak ve onlarda kesin bir sonuç elde etmek için ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla kavramlar, önermeler için, önermeler de akıl yürütmeler (kıyas) için bir ön hazırlık niteliğindedir.
Klasik Mantıkta Önermeler
Önermeler, kısaca yargı bildiren cümlelerdir.
Aristoteles önermeyi; “Bir şey hakkında, bir şeyi tasdik veya inkar eden söz” olarak tanımlamaktadır.
Ebherî ise önermeyi; “Söyleyene; o, sözünde doğru söyleyicidir veya yalan söyleyicidir demek sahih olan sözdür” şeklinde tanımlamaktadır.
Ahmet Cevdet Paşa da; “Önerme bir (hüküm bildiren) sözdür ki, onu söyleyene, ‘bu, sözünde doğrudur veya yanlıştır; yani bu söz vakıaya uygundur veya değildir’ demek doğru olur” şeklinde önermeyi İsagoci’ deki gibi tarif ederken, Gelenbevi de yine aynı doğrultuda tarif etmektedir.
Hâlidî de önermeyi; “Bir şey hakkında hüküm vermektir” şeklinde tarif etmektedir.
Şu cümleler önerme değildir:
“Ahmet bugün ödevini yaptı mı?” cümlesi, bir soru cümlesidir.
“O kalemi yerden al!” cümlesi, emir cümlesidir.
“Ah! Şu sınavı bir kazanabilsem” cümlesi, bir istek cümlesidir.
Buradan hareketle şu sonuca varılabilir:
Yalnızca bir iddiayı, yargıyı, öneriyi ve bildiriyi dile getiren cümlelere önerme denir. O halde önermeler bir doğruluk değeri taşırlar. Yani ya yanlış, ya da doğru olurlar.
Doğruluk-yanlışlık değeri, özne ile yüklem arasında bir bağlaç vasıtasıyla ilişki kurarak, bir yargı dile getiren cümleler için mümkündür.
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız
14 yorum