İlk Vahiy

Peygamber efendimiz kırk yaşında iken, yine bir Ramazan ayında, Hira dağındaki mağaraya çekilmiş ve tefekküre dalmıştı. Ramazan’ın 17. Pazartesi gecesi, gece yarısından sonra, adını çağıran bir ses işitti. Başını kaldırıp etrafa bakınca, ikinci defa aynı sesi duydu ve her tarafı aniden bir nurun kapladığını gördü. Arkasından Cebrâil aleyhisselâm karşısına geldi ve “Oku!” dedi. Efendimiz, ona;…

Tebliğ Emrinin Gelmesi

Sevgili Peygamberimize, peygamberliğinin bildirildiği ilk vahiy böyle gelmişti. Sonra kesildi ve 3 sene gelmedi. Bu arada İsrafil aleyhisselâm ismindeki melek gelip, bâzı şeyler öğretti. Bunlar vahiy değildi. Bu zaman zarfında, ara sıra Resûlullah efendimiz çok muzdarip olurdu. Efendimiz üzüldükçe, Cebrâil aleyhisselâm görünerek; “Ey Habîbullah! Sen Allahü teâlânın peygamberisin” der ve üzüntüsünü yatıştırırdı. Peygamber efendimiz buyurdu…

İlk Müslümanlar Kimlerdir?

Peygamber efendimize, ilk vahyin gelmesinden sonra, ilk îmân eden Hazreti Hadîce vâlidemizdir. Hiç tereddüt etmeden İslâmiyet’i hemen kabul ederek, ilk müslüman olmakla şereflendi. Peygamber efendimiz, Hazreti Hadîce vâlidemize, Cebrâil aleyhisselâmın öğrettiği gibi abdest almasını öğretti. Sonra, Peygamber efendimiz imâm oldu, birlikte 2 rekat namaz kıldılar. Hadîce vâlidemiz, sevgili Peygamberimizin her sözüne, her emrine, en mükemmel…

Yakın Akrabayı Dâvet

Resûlullah efendimiz, Müddessir sûresinin nâzil olmasıyla, insanları İslâm dînine dâvete başlamıştı. Bu dâveti gizli olarak yapıyordu. Bir müddet sonra da; “Yakın akrabânı Allahü teâlânın azabı ile korkutarak, onları hak dîne çağır” (eş-Şuara 26/214) mealindeki âyeti kerîme nâzil oldu. Bunun üzerine Muhammed aleyhisselâm, akrabâsını dîne dâvet etmek için Hazreti Ali’yi gönderdi ve hepsini Ebû Tâlib’in evine…

Güneşi Sağ Elime Verseler!

Peygamber Efendimiz, bu dâvetlerden sonra nerede bir kimse veya topluluk görse, onlara İslâm’ı anlattı. Hakîkî kurtuluşun; nefse uymaktan, zulümden, haksızlıktan ve her türlü kötü işlerden uzaklaşmakla ve Allahü teâlâya îmân etmekle mümkün olacağını bildirdi. Nefslerinin isteklerine, şehvetlerine uyanlar, zayıfları ezenler ve azgınlıkta aşırı gidenler buna şiddetle karşı çıktılar. Bütün bu bozuk işlerine son verileceğini görerek,…

Eziyet, İşkence ve Zulüm

Kureyş’in ileri gelen müşrikleri, artık, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâmı yalnız gördükleri zaman, üzerine saldırırlar, hakâret etmeye, hattâ dövmeye kalkışırlardı. Eshâbına da işkence yapmaktan geri durmazlardı. Bir gün Kureyş’in ileri gelen müşrikleri, Kâbe-i şerîfin yanında oturuyorlardı. Peygamber efendimizden bahsetmeye başladılar ve; “O’na tahammül ettiğimiz gibi hiç bir şeye tahammül etmedik. Bize sefihsiniz der, ilâhlarımızı tahkir edip…

Eshâb-ı Kirâm’a Yapılan İşkenceler

Müşrikler sâdece Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselama eziyet etmiyordu. O’nun şanlı Eshâbına da işkence yapıyorlardı. Bilhassa fakir, kimsesiz olanları tercih ediyor, ellerinden gelen, akla hayâle sığmayan baskı ve zulmü hiç çekinmeden yapıyorlardı. Bunlardan biri de Bilâl-i Habeşî idi. Ümeyye bin Halef isminde bir müşrikin kölesi olan Hazreti Bilâl, Ebû Bekr-i Sıddîk’ın vâsıtası ile müslüman olmuştu. Ümeyye,…

Bayılıncaya Kadar İşkence

Müşrikler işkencede kadın-erkek gözetmezlerdi. İlk müslümanlardan olan ve kimsesi bulunmayan Zinnîre Hâtûn da bir köle idi. Müslüman olduğunu öğrenen müşrikler, ona da işkence yapmaktan hiç çekinmediler. Zinnîre Hâtûn, Lât ve Uzzâ putlarına tapması için zorlanır, boğazı sıkılır, nefes alamayıp bayılıncaya kadar işkence yapılırdı. Buna rağmen dîninden asla dönmez, onların dediklerini tutmazdı. Bilhassa Ebû Cehl pek…

Dârü’l-Erkâm

Sevgili Peygamberimiz Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem, müşriklerin, Eshâbına yaptıkları zulüm ve işkencelere çok üzülüyorlardı. İslâmiyet’in yayılması ve öğrenilmesi için emniyetli bir yer lâzımdı. Efendimiz, bu mukaddes vazife için Hazreti Erkâm’ın evini seçti. Bu ev, Safâ tepesinin doğusunda, dar bir sokak içinde ve yüksekçe bir yerde idi. Buradan Kâbe-i muazzama rahatça görülürdü. Evin giriş ve…

İlk Şehit Kimdir?

Hazreti Ammâr’ın babası Yâser, annesi Sümeyye, kardeşi Abdullah ailece müslüman olmuşlardı. Müşrikler, Hazreti Ammâr’a yaptıkları işkencelerden daha fazlasını annesine, babasına ve kardeşine yaparlardı. İşkence sırasında, küfür olan sözlerini bunlara söyletmek isterler, onlar da; “Derimizi yüzseniz, etimizi dilim dilim doğrasanız, sizi dinlemeyiz” diye cevap verirler; “Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah” derlerdi. Yine bir gün Bathâ denilen…