Hadis-i Şerif İlmi

(Hadîs) lafzı lügatta (kadîm) lafzının zıddıdır. Bunun gibi (hudûs) ve (hadâset) lafızları da (kıdem) lafzının zıddıdır. (Hudsân) ve (hadâset), bir şeyin evveli manâsında kullanılır. “Hadâset-üs-sinni” lafzı, gençlik zamânı ve ömrün ilk dönemlerinden kinâyedir. Bazı rivâyete göre “hudsân” lafzı, “hades” lafzının tesniyesi olup, “hudsân” lafzından cedîdân ve mülevvân lafızları gibi, gece ve gündüz kasdolunur. “Hadîs” lafzı,…

Hadis-i Şeriflerin Çeşitleri

Hadîs-i şerîflerin çeşitleri: 1) Hadîs-i mürsel: Râvînin başka bir râvîye isnâd etmeden, irsâl etdiği haberdir. (İrsâl, ehl-i hadîs ıstılâhında ademi isnâd, isnâdı zikr etmemek manâsınadır. Bu irsâl râvî tarafından hadîs-i şerîfin “Kâle Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ibâresi ile rivâyet olunup “Haddesenâ fülânün an Resûlillahi sallallahü aleyhi ve sellem” diye rivâyet olunmasından ibâretdir.) Yanî Tâbi’în-i…

Büyük Muhaddisler

Büyük muhaddisler (Büyük hadîs âlimleri): 1– İmâm-ı Buhârî: Hadîs-i şerîf âlimlerinin “radıyallahü anhüm” reîsi ve en büyüğü Ebû Abdullah Muhammed bin İsmâîl bin İbrâhîm bin Mugîre el-Ca’fî el-Buhârî’dir “radıyallahü anh”. İmâm-ı Buhârî hazretleri hadîs-i şerîfleri zabt maksadıyla önemli ilim merkezlerine gitmiş ve buralardaki hadîs âlimleriyle görüşerek, hadîs-i şerîfleri, Horâsân, Irâk, Hicâz, Şâm ve Mısır’da yazmıştır.…

Hadis Alimlerinin Gayeleri

Hadîs âlimlerinin gâyeleri: Âlimler, muhaddislerin eserlerini çeşitli maksadlarla yazdıklarını bildirmişlerdir. Bazı hadîs âlimleri, sâdece hadîs-i şerîflerinin lafzının hıfzı ve bu hadîslerden hüküm çıkarmak maksadıyla hadîs-i şerîfleri tedvîn etmişler, derleyip toplamışlardır. Bu yolu seçen âlimler, Abdüllah bin Mûsâ ed-Dabbî, Ebû Dâvüd Teyâlisî, Ahmed bin Hanbel ve benzeri zâtlardır. Bu zâtlar râvîlerin müsnedlerinden hadîs-i şerîfleri ortaya çıkarıp,…

Hadis-i Şerif İlmine Dair Kaideler

Hadîs-i şerîf ilmine dâir mühim kâide: Ehl-i hadîs ıstılâhında (Sahîh) lafzı mutlak olarak zikredilirse, bundan murâd, (Câmi’i Sahîh-i Buhârî)dir. (Sahîhayn) lafzı zikrolunursa, ondan murâd, (Sahîh-i Buhârî) ve (Sahîh-i Müslim)dir. (Sıhâh) lafzı zikrolunur ise, ondan murâd, (Sıhâh-ı Sitte) yanî meşhûr Kütüb-i sitte kasdedilir. Bunlardan başkası müellifinin ismi ile kayıtlı olarak zikredilip, mutlak olarak zikredilmez. (Sahîh-i ibni…

İlm- Mev’ıze

Yirmiyedinci Bölüm İLM-İ MEV’IZE İlm-i mev’ıze, hadîs-i şerîf ilminin kollarındandır. (Mev’ıze: Bir kimsenin kalbini yumuşatacak, sevâb ve azâba dâir sözleri hâtırlatmak, yanî nasîhat etmek [öğüt vermek] manâsınadır.) Bu ilm, yasaklardan sakınmaya ve emrlere uymaya sebeb olan şeylerden bahs eder. Bu ilmin temelleri, sâlih amel ve güzel ahlâk sâhibi olan âbidlerin, sâlihlerin, evliyânın, zâhidlerin, ilmi ile…

İlm-i Tasavvuf

Yirmisekizinci Bölüm İLM-İ TASAVVUF İlm-i tasavvuf, kemâl sâhiplerinin [Evliyânın] saâdet ve kemâl mertebelerinde ilerlemesinden ve bu mertebelerde kemâl ehline ârız olan şeylerden bahseder. Fakat bunları hakkıyla anlatmak mümkün değildir. Çünki kelimeler, herkesin anlayabileceği manâlar için konmuştur. Tasavvuf ehlinin, bedenî kuvvetlerden sıyrılıp, gaybet hâlinde idrâk ettikleri manâlar anlaşılamaz. Bu manâlar ancak bazı lafızlarla ifâde edilmeye çalışılır.…

Dualar ve Virdler İlmi

Yirmidokuzuncu Bölüm İLM-İ ED’IYE VE EVRÂD (DÜÂLAR VE VİRDLER İLMİ) Bu ilim, ed’ıye-i me’sûrenin yanî Selef-i sâlihînden nakil ve rivâyet olunan duâların ve meşhûr virdlerin doğru olarak rivâyetlerinden, hâssalarından, kaç defa okunacağından, okunacakları vakitlerden ve şartlarından bahseder. (Ed’ıye; düânın çoğuludur. Yanî duâlar demekdir. Düâ, Allahü teâlâya yalvarma ma’nâsına olup, yalvarıp yakararak, Allahü teâlâdan hayır ve…

Rüya Tabiri İlmi

Otuzuncu Bölüm İLM-İ TA’BÎR-İ RÜ’YÂ İlm-i ta’bîr-i rü’yâ, nefse âit hayâller ile gayba âit şeyler arasındaki münâsebetten bahseder. Önce nefse âit hayâllerden gayba âit şeylere intikâl olunur. Bu intikâl ile insan yâ kendine âit hâlleri veyâ kendi dışında vukû’ bulan şeyleri anlar. Bu ilmin faydası, yâ sevindirici, hayırlı bir haber, yâ da korkutarak sakındırmaktır. Ma’lûm…

İlm-i Kelam

(Kelâm), nahv âlimlerine göre, tam isnâd ile 2 kelimeyi içinde bulunduran cümleye denir. “Zeyd ayakdadır” cümlesi bu ta’rîfe misâldir. İsnâd, ayakta olmak fiilini Zeyd üzerine hüküm ve nisbet etmektir. Bu husûs nahv kitâblarında geniş olarak açıklanmıştır. (Kelâm), akâid âlimlerine göre, islâm esâsları üzere Allahü teâlânın zâtından ve sıfatlarından, mebde’ ve meâd [başlangıç ve son] bakımından…