Münacaat

Gel ey Dai, hemen başla duaya, elin aç bargah-i kibriyaya. Nice zamanların ah boşuna geçti, yaptıkların hep maziye karıştı. Şimdiden sonra insafa gel bari, tövbe et, yalvar da, affede Bari. Kalbimden söyledim (Estağfirullah), rücu ettim dedim (Tübtü ilallah). Olup nadim elim çektim hevadan, pak ettim kalbimi hubb-i sivadan. Hevay-i nefse ve şeytana uydum, hata ettim…

Bir Tasavvuf Mütehassısının Mektubu

BİR TASAVVUF MÜTEHÂSSISININ MEKTÛBU (Seyyid Abdülhakim Arvasi “rahmetullahi aleyh”) Tasavvuf, kalbi saf yapmak, temizlemek demektir. Bu da, zikir-i ilâhî ile olur. Bütün insanların saadet-i ebediyyeye, yani dünya ve ahiret iyiliklerine kavuşması, hakiki sâhibimiz olan Allahü teâlânın ismini çok zikretmekle hâsıl olur. Şu kadar var ki zikri, bir Veliden veyâhut onun izin verdiği, ahkâm-ı İslameyenin ve…

15. Mektup

İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretleri Mektûbât’ının 2. cild 15. mektubunda buyuruyor ki; Samane şehrinin mübarek ve muhterem âlimlerini ve hakimlerini ve ehl ve memurlarını bu mektubumla rahatsız etmeye sebep, şehrinizin hatibinin, kurban bayramı hutbesini okurken, Hulefâ-i râşidînin, yani Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” dört halifesinin “radıyallahü teâlâ anhüm” isimlerini söylemediğini ve namazdan sonra bir kısım…

Feraiz Risalesi

Vefât eden kimsenin bıraktığı malın kimlere verileceğini ve nasıl dağıtılacağını öğreten ilme, (İlm-i feraiz) denir. Allahü teâlânın Kurân-ı Kerîmde, en açık ve en geniş bildirdiği şey, meyyitten kalan mirasın nasıl dağıtılacağıdır. Burada yapılacak işlerin çoğu farz olarak emrolunduğu için, hepsine Feraiz (Farizalar) ilmi denilmiştir. Tezkire-i Kurtubi muhtasarında, İbni Mace ve Dare Kutni’nin “rahmetullahi teâlâ aleyhim…

Meyyit İçin İskat

Nurü’l-izah’da ve bunun Tahtavi haşiyesinde, Halebi ile Dürrü’l-muhtar’da namazların kazası sonunda, Mülteka’da, Dürrü’l-münteka’da, Vikâye’de, Dürer’de, Cevhere’de, Kadızade’nin Birgivi Vasiyetnamesi şerhinin sonunda ve başka kıymetli kitaplarda, meyyit için iskat ve devir yapmak, hanefi mezhebinde lazım olduğu yazılıdır. Mesela, Tahtavi, haşiyesinde diyor ki “Tutulmamış oruçların fidye vererek iskat edilmesi için nass vardır. Namaz oruçtan daha mühim olduğundan,…

Sefer-i Ahiret Risalesi

Aşağıdaki bilgiler, Seyyid Abdülhakîm (Arvasi) bin Mustafa efendi “rahmetullâhi aleyh”in (Sefer-i ahiret) risalesinden alınmıştır. Bu risale basılmamıştır: İmanı olan ve aklı olan ve baliğ olan erkek ve kadınlara, mükellef denir. Mükellef olanların, ölümü çok hatırlaması sünnettir. Çünkü, ölümü çok hatırlamak, emirlere sarılmaya ve günahlardan sakınmaya sebep olur. Haram işlemeye cesareti azaltır. Peygamberimiz “sallallâhü aleyhi ve…

Madde Hakkında Bilgiler

Allahü teâlânın sonsuz kudretinin inceliklerini çok açık gösterdiği için, bugünkü tecrübelerin meydana çıkardığı, âlem ve madde üzerindeki yeni bilgileri din kardeşlerime burada kısaca yazmayı uygun gördüm. Bu maksatla, Almanca Der Mensch kitabının 1940 senesi baskısından mühim gördüğüm yerleri de aşağıya tercüme ediyoruz: Bu âlem, topraklar, canlılar ve hava hep maddeden yapılmıştır. Terazide tartılan, yani ağırlığı…

52. Mektup

Bu mektub, Mektûbâtın 3. cildini toplamış olan Muhammed Haşim-i Keşmi’ye “rahmetullahi teâlâ aleyh” yazılmıştır. Kalbin ve nefsin fenâsını ve İlm-i husûlînin ve İlm-i huzûrînin yok olmalarını bildirmektedir: (Fenâ), mâsivâyı unutmak demektir. (Mâsivâ), Allahü teâlâdan başka her şey demektir. Mâsivâ, iki kısımdır: (Âfâk), insanın dışında olan mahluklardır. (Enfüs), insanda bulunan şeylerdir. Afakı unutmak, afakı tanıtan İlm-i…

Müslümanlar Niçin Geri Kaldı?

Sual: Müslümanlar tarih boyunca hep medeniyetin zirvesini yaşarken niçin son 2 asırda fen ve teknoloji olarak batının gerisine düştü? Cevap: Tarihin her devrinde, türlü kanı taşıyan, türlü dil konuşan, başka başka adet ve ânanelere bağlı olan milyonlarca insanın, aralarındaki farkları bırakarak, bir inanç veya fikir etrafında toplanıp, birer imparatorluk kurduklarını görüyoruz. Böyle kurulan imparatorluk veya…

Lozan’a Dair

Sual: Haim Nahum’un Lozan müzakerelerinde menfi bir rol oynadığı doğru mudur? Cevap: Rıza Nur’un hatıralarında geçiyor. Hahambaşı Haim Nahum Efendi konferansın bir kısmında delegeydi. Kendisine böyle bir rol yakıştırılmış da olabilir. O zaman gerek İngiliz gerek Türk gerek diğer milletlerden kişilerin yazmış oldukları hatıratlarda, gazete yazılarında, beyanat ve raporlarda hilafet pazarlığı meselesi bazen açık bazen…