İlm-i Usul-i Fıkh

Otuzikinci Bölüm İLM-İ USÛL-İ FIKH (Usûl), asl kelimesinin çoğuludur. (Asl), bir şeyin dibi, kökü manâsınadır. Kendisine tercîh edilene nisbetle tercîh edilen şeye de asl denir. Cüz’iyyâtına şâmil ve muvâfık olan kanûn ve kâideye asl denir. Medlûle nisbetle delîle asl denir. (Asl), başka bir şeyin kendisi üzerine binâ edildiği şey diye de ta’rîf edilmiştir. (Asl), kendisine…

İlm-i Fıkh

İLM-İ FIKH (Fıkh), lügatda birşeyi bilmek manâsınadır. Usûl-i fıkh âlimlerinin ıstılâhında, tafsîlî delîllerden çıkarılan ahkâm-ı şer’ıyyeyi fer’ıyyeyi bilmek manâsınadır. Fıkıh âlimlerine göre ise, fer’î meseleleri hıfz etmektir. Ehl-i hakîkate göre, ilim ile amel arasını birleştirmek, ilim ile amel etmektir. Fıkıh ilminin mevzû’u; mükellefin işidir. Fıkıh ilminin gâyesi; dünyâ ve âhıret se’âdetine kavuşmaktır. Fıkh ilmi, (Kitâb),…

Hanefi Mezhebinin Meşhur Alimleri

HANEFÎ MEZHEBİNİN MEŞHÛR ÂLİMLERİ Ma’lûm olduğu üzere, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden ilim öğrenen büyük âlimler, sayısızdır. Bu âlimlerden islâm âleminde meşhûr olanları 730’dan fazladır. Bu zâtların çalışmalarından ve ictihâdlarından bütün dünyâ müstefîd olmuştur [istifâde etmiştir]. Bu âlimlerin en meşhûrlarından teberrüken bahsedilecektir. Hanefî mezhebinin meşhûr âlimlerinden bir büyük zât, Abdullah bin Mubârek…

Şafii Mezhebinin Meşhur Alimleri

ŞÂFİ’Î MEZHEBİNİN MEŞHÛR ÂLİMLERİ Ma’lûm olduğu üzere, İmâm-ı Şâfi’î “rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretlerinden ilim öğrenen büyük zâtlar ile, diğer şâfi’î âlimlerinin haddi ve hesâbı olmayıp, en meşhûrları şu zâtlardır: Şâfi’î mezhebinin meşhûr âlimlerinden Ahmed bin Hâlid el-Hallal “rahmetullahi teâlâ aleyh”hazretleri, fıkıh ve hadîs âlimlerinin büyüklerinden olup, 247 [m. 861] senesinde vefât etmiştir. Şâfi’î mezhebinin meşhûr…

Fukahanın Tabakaları

TABAKÂT-ÜL-FUKAHÂ Büyük islâm âlimi İbni Kemâl paşa hazretlerinin bazı eserlerinde şöyle bildirilmektedir: Müftînin fetvâ verirken her bakımdan basîretli, dikkatli olması için, kavli ile fetvâ verdiği âlimin, sâdece ismini ve nisbetini bilmekle iktifâ etmeyip, ilimdeki tabakasını, derecesini ve diğer hâllerini de bilmesi lâzımdır. Fıkıh âlimleri 7 tabaka, 7 derecedir: 1. tabaka, şerî’atde müctehid olanlardır. Dört mezheb…

Hanefi Mezhebinde Meselelerin Dereceleri

HANEFÎ MEZHEBİNDE MES’ELELERİN DERECELERİ VE ZÂHİR-ÜR-RİVÂYE KİTÂBLARI Hanefî mezhebi müctehidlerinin bildirdiği meseleler üç tabaka [derece] üzeredir. Birinci tabaka: (Usûl haberleri) olup, bunlara (zâhir haberler) de denir. Bunlar hanefî mezhebinin kurucusu olan imâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’den ve talebeleri, imâm-ı Ebû Yûsüf ve imâm-ı Muhammed’den “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” gelen haberlerdir. İmâm-ı Züfer, Hasen bin Ziyâd ile…

Fetva Tabirleri

FETVÂ TA’BÎRLERİ Şer’î meselelerin birbirine göre üstünlük derecelerinin bilinmesi için, fıkıh âlimleri tarafından husûsî işâretler ve tabîrler konulmuştur. Bunlar, “Aleyhil-fetvâ, fetvâ bunun üzerinedir”, “Ve bihî yüftâ, bununla fetvâ verilir”, “Ve bihî ne’huzü, bunu alırız”, “Aleyhil-i’timâd, i’timâd bunadır”, “Ve aleyhi amel-ül-yevm, bu gün bununla amel olunur”, “Ve aleyhi amel-ül-ümmeti, ümmetin ameli böyledir”, “Hüves-sahîh, sahîh olan budur,…

Kitabü’t-Taharet

1– KİTÂBÜT-TAHÂRET Tahâret ve tuhûr kelimeleri lugatde; pâk, nezâfet, yanî temiz ve temizlik manâsınadır. Tahâretin şerîatdeki manâsı ise, hadesden ve hubusdan yanî necâset-i hükmiyye ve necâset-i hakîkîyyeden temizlik manâsınadır. Hades; namâza ma’nî olan hükmî necâset olup, abdestsizlik ve cünüblükdür. Hubus ise, hakîkî necâsetdir. Ma’lûm olduğu üzere, din bilgileri, şu kısımlara ayrılır: İ’tikâd, âdâb, ibâdât, mu’âmelât…

Kitabü’s-Salat

2– KİTÂB-ÜS-SALÂT Bu bölümün tahâret bölümden sonra gelmesinin sebebi, yukarıda bildirildi. “Salât” kelimesi, lügatda duâ manâsınadır. Şerî’atdeki manâsı ise, belli rükünler ve belli işlerden ibâret bir ibâdet demektir. “Salât”, her gün 5 vakitte müslümânların kıldıkları namâz olup, her mükellef üzerine farz-ı ayndır. Mükellef demek, müslümân, akıllı ve bülûg çağına girmiş kimse demektir. A’mâ, kadın ve…

Kitabü’z-Zekat

3– KİTÂB-ÜZ-ZEKÂT “Zekât”, namâzdan sonra ibâdetlerin en efdalidir. Zekâtın Kur’ân-ı kerîmde 82 yerde namâz ile birlikde geçmesi, namâz ile zekât arasındaki çok kuvvetli irtibâtı göstermektedir. “Zekât”, temizlik ve artma manâsınadır. Bereket, medh, senâ-i cemîl ma’nâlarında da kullanılır. Şerî’atde ise, müslümân fakîre malın belli bir kısmını temlik etmek, vermek demektir. Âlimler, zekâta âit meseleleri ve hükümleri…