Fıkıh Tarihine Dâir

İslâm dîninde, Müslümanların bedenle yapmaları veya sakınmaları lâzım olan işleri bildiren ilmin adı. Fıkıh kelimesi Arapçada, 4. bâbdan olunca, “bilmek, anlamak” mânâsına gelir. 5. bâbdan olunca “dînin emir ve yasaklarını anlamak” demektir. Fıkıh bilgileri, İslâmın dört kaynağı olan Edille-i Şer’iyyeden, yâni Kur’ân-ı kerîmden, hadîs-i şerîflerden, icmâ-ı ümmetten ve kıyastan elde edilmektedir. Fıkıh bilgilerinin, âyet-i kerîmelerden…

Halifeliğe Dâir

Allahü teâlânın emirlerinin yerine getirilmesinde Peygambere vekil olan zâta halife denir. Emîr-ül-mü’minîn, İmâm-ül-müslimîn yerine kullanılan bir tâbir olup, bütün Müslümanların emîri, hükümdârı mânâsına gelir. Kelimenin çoğulu, hulefâ’dır. Bu tâbir, tekil ve çoğul olarak Kur’ân-ı kerîmde geçmektedir. İlk halîfe ünvânı verilen, hazret-i Ebû Bekr’dir. Kendisine Halîfe-i Resûlullah (Resûlullah’ın halîfesi) denilmiştir. Tasavvuf ilminde kâmil bir mürşidin, talebeleri içinden, talebe yetiştirmeye…

Mezhep Taklidine Dâir

Her müslimânın ibâdet yaparken ve harâmdan sakınırken, kendi mezhebi âlimlerinin, (Fetvâ böyledir), (En iyisi budur), (En doğru söz budur) gibi bildirdiklerine uyması lâzımdır. Kendi arzûsu ile yapdığı bir şey, buna uymasına mâni’ olur ve bu mâni’ olmanın önlenmesinde (harac), meşakkat bulunursa, kendi mezhebinde doğru olduğu bildirilen başka bir söze uyması lâzımdır. Meselâ, ödünç verdiğinin senedine ödeme târîhi…

Vakıfa Dâir

Mükellef kimsenin; kendi mülkü olan belli ve dayanıklı malının menfaatini bir şarta bağlamadan Müslüman veya zımmî fakirlere bırakması. Vakıf; lügatte habs ve men etmek, alıkoymak mânâlarına gelir. Vakf yapana vâkıf, vakf edilen şeye mevkûf denir.Vakfı idâre edene mütevellî, mütevellîyi kontrol edene nâzır, vakıf şartlarının yazılı olduğu belgeye de vakfiye denir. Vakfedilen mal, sâhibinin mülkünden çıkar. Satılmaz, bağışlanmaz, mîras bırakılmaz. Vakıf, dünyâda insanlara ihsân ve ikrâm…

Mirasa Dâir

İslâm hukûkunda mîras taksimi için kullanılan terime feraiz denir. Ölümden sonra kişinin bıraktığı mal, mülk, para ve haklar başlı başına bir ilim konusu olmuştur. Bu hususta her toplum, kendi dînî ve sosyal durumuna göre, kânûnî düzenlemelerde bulunmuştur. İslâmiyette, mîras hukûku ile ilgili husûslar, ayrı bir ilim konusudur. Bu taksimât,Allahü teâlâ tarafından Kur’ân-ı kerîmde bildirilmiştir.  Buna…

Cezalara Dâir

UKÛBÂT (Cezâlar) Fıkh ilmi dört büyük kısma ayrılır: (İbâdât), (Münâkehât), (Mu’âmelât), (Ukûbât). Kitâbımızda ilk üçünü, lüzûmu kadar yazdık. Aşağıda, ukûbâtı da kısaca bildireceğim. (Dürr-ül-muhtâr) üçüncü cüz’de buyuruyor ki: Döğerek, kolu keserek, recm ederek, ya’nî öldürünceye kadar taş atarak veyâ öldürerek yapılan cezâlara (Ukûbât) denir. Ukûbât, arkadan gelenler demekdir. Günâh işledikden sonra yapıldıkları için, bu ism verilmişdir. Ukûbât, (Had) ve (Ta’zîr) ve (Kısâs) olarak üçe ayrılır: (Had) mikdârı,…

Huneyn Gazâsı

Server-i âlem sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz Mekke’yi fethetmek niyetiyle Medîne’den çıktıkları zaman Mekke çevresinde oturan Hevâzin ve Sakîf ismindeki iki büyük kabîle müslümanlar bizim üzerimize yürüyecek zannı ile savaşmak için hazırlık yapmaya başladılar. Âlemlerin efendisinin Mekke’yi fethetmek için geldiğini öğrendiklerinde biraz rahatlamışlarsa da; “Kureyşlilerden sonra sıra muhakkak bize gelecektir.” düşüncesiyle hazırlıklarına hız verdiler. Ayrıca;…

Hürmeti Musahereye Dâir

İslam düşmanları, müslümân hanımlarını aldatmak için, “İslâmiyyetin başlangıcında kadınlar örtünmezdi. Peygamber zemânında, müslimân kadınları, başları, kolları açık gezerlerdi. Sonradan, kıskanç din adamları, kadınların örtünmelerini emr etdiler. Kadınlar, sonradan kapandı. Umacı gibi oldu” diyorlar. Evet, kadınlar açık gezerdi. Fakat, hicretin 3. senesinde (Ahzâb) ve 5. senesinde (Nûr) sûreleri gelerek, Allahü teâlâ örtünmelerini emr eyledi. (Mevâhib-i ledünniyye)de diyor ki, (Hicretin…

İslam Hukukunda Nafaka

Nafaka, insanın yaşayabilmesi için lâzım olan şey demektir. Bu ise, yiyecek, giyecek ve evdir. Yâni mutfak masrafı ve giyim eşyâsı masrafı ve ev kirâsı ile ev eşyâsı masrafıdır. Bu masraflar, şehrin âdetine, piyasaya, akrabâ ve arkadaşlara göre ayarlanır. Zamâna ve hâle göre değişir. Her memlekette başkadır. İslâm Hukûkunda nafakayı veya bunların parasını vermek, beş sebeple…

Evliliğe Dâir

Bir kadınla erkeğin, âile kurmak üzere, cemiyetlerde çeşitli şekilde uygulanan akitlerle bir araya gelmelerine denir. Evlenmenin dînî ve hukûkî esasları, ilk yaratılan insan hazret-i Âdem’den günümüze kadar çok değişikliklere uğramıştır. Yahûdîlerde evlenme: Geleneklere çok bağlı olan Yahûdîlerde evlenme, ibâdethâneleri olan sinegogda hahambaşı tarafından îlân edilirdi. İlk önceleri büyük merâsimler şeklinde olan evlenmeler, bâzen da çok…