Gel Kardeşim İnkar Eyleme

Gel kardeşim, inkâr etme, kıl insaf! Kıymetli ömrünü, eyleme israf! Kalbini nefsin arzusundan koru! Dışın gibi için dahi olsun saf! Bakır ile karışınca bir altın, alırsa, beğenir mi onu sarraf? Liseyi bitirdim diye övünme! Sakın hem, düşünmeden söyleme laf! Meârif ehlini bul, onu dinle! Böylece Haktan ire sana eltaf! Hakikat denizine varıp dal, ve, çıkar…

“Dağların” Şiiri

Kış günleri gidip, bahar gelince, açılır gafletten, gözü dağların. Donanır, süslenir, gonca güllerle, geçmez bülbüllere, nazı dağların. Gece gündüz, tesbîhledir işleri, Allah, Allah söyler, daim kuşları. Göklere uzanmış, sanki başları, duâ kıblesine, yüzü dağların. Kudretten, hepsine, hulle biçilir, Hak rahmeti, üstlerine saçılır. Türlü türlü, çiçekleri açılır, Cennet-i aladır, yazı dağların. Bakıp doyulmaz, yeşil alanlara, hidayetler…

Geldim Cihana

Ezelde takdir olunan ânda, geldim cihana, ruh çıkınca ten sarayım yıkılıp viran olur. Su, toprak ve gazlardan, cismim geldi meydana, yer altında çürüyerek, hak ile yeksan olur. Bu beden parçalanarak, bir avuç toprak kalır, her zerresi dağılarak, hududsuz meydan olur. Anaerobik mikroblar, cismime hücum eder, benliğimi onlar alup, varlığım nihan olur. Sonra duygu organlarım, toplanır…

Kün Deyip Ol Pervendigar

Çün ezelde, kün deyip ol perverdigâr, bir bedîa halk edip, o kirdigâr. Rûh deyû nâm eyledi, ol dilbere, künhünü bildirmedi âcizlere. Bu değildi, âlem-i halkdan, meğer, âlem-i emr-i Hudâdır mu’teber. Şöyle fermân eyledi, Rabb-i mu’în, âmir ol nefse, ona uyma sakın! Çünki rûh, emr-i Celîli dinledi, ol mübârek, gör ki, oldem neyledi: Tutdu fermân-ı Hudâyı, o latîf,…

Ey Nazlı Yavrum

Ey nazlı yavrum, unutmam seni, aylar, günler değil, geçse de yıllar! Yaktı, mahvetti, ayrılık beni, çıkar mı gönülden, o tatlı diller? Kıyamaz iken hiç, öpmeye tenin, şimdi ne haldedir, nazik bedenin? Andıkça her zaman, gonca dihenin, yansın ahım ile kül olsun güller! Tegayürler gelip, güzel cismine, döküldü mü, siyah kaşlar yüzüne? Sırma saçlar, dağıldı mı…

Aklın Dindeki Yeri Nedir?

Sual: Akıl tek başına huccet midir? Bizi tek başına doğru yola götürebilir mi? Cevap: Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri yazdığı bir mektupta bu mevzuya dair buyuruyor ki; Akıl, bir (Kuvve-i derrâke)dir. Yanî anlayıcı bir kuvvettir. Hakkı bâtıldan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırd etmek için yaratılmıştır. Bunun için, hakkı bâtıl ile karıştırabilecek olan insanda, cinde ve meleklerde…

Gayrimüslim Bir Ailede Doğmak Adaletsizlik Mi?

Suâl: İslâm memleketlerinde dünyâya gelen müslümân çocukları, ana, babasından, komşularından, hocalarından görerek, öğrenerek müslümân oluyor. Başka memleketlerdeki kâfir çocukları ise, kâfir olarak yetiştirilip, müslümânlıktan mahrûm ediliyor. Bunlar da islâm terbiyesi ile yetiştirilseydi, müslümân olur, Cennete giderlerdi. Böyle yetişenlerin Cehenneme gitmesi haksızlık olmaz mı? Cevâp: Adâlet ile ihsânı karıştırmamalıdır. Allahü teâlâ, her memlekette yetişen kulları için, adâleti fazlası…

Çocuğumuza Nasıl İsim Koymalıyız?

Sual: Anne-baba olarak çocuğumuza dinimize uygun isim koymak istiyoruz. Dinimiz hangi isimleri tavsiye ediyor? Cevap: Hadis-i şerifte, “Kötü ismi olan, bunu güzel isme çevirsin!” buyuruldu. Mesela, Asıye ismini, Cemile yapmalıdır. Müslümana güzel isim takmak caizdir. Çocuğuna, övücü isim koymamalıdır. Mesela Reşid, Emin ismini vermemelidir. Muhyiddin, Nureddin gibi isimler de, yalan ve bidat olur. Fasıkları, cahilleri, mürtedleri…

Adaletin ve Zulmün Tarifi Nasıldır?

Sual: Adaletin ve zulmün tarifi nasıldır? Cevap: Adâletin ve bunun zıddı olan zulmün, ikişer tarîfi vardır: 1) Adâlet, bir âmirin, bir hâkimin, memleketi idâre için koyduğu kanûn, kâide, çizdiği hudûd içinde hareket etmektir. Zulüm ise, bu kanûnun, bu hudûdun, bu dâirenin dışına çıkmaktır. Âlemleri yaratan, yoktan var eden, mâlikimiz, sâhibimiz Allahü teâlâ, hâkimlerin hâkimi, herşeyin…

Zekat Nasıl Verilir?

Sual: Zekat nasıl verilir? Verilirken nelere dikkat edilir? Cevap: Zekat vermek, hicretin 2. senesinde Ramazan ayında farz oldu. Zekatın farzı 1’dir. Her müslümanın tam mülkü olan nisâb miktarındaki (Zekat malı)nın, belli zamanda, belli miktarını, zekat niyeti ile ayırıp, emredilen müslümanlara vermektir. Tam mülk, helal yoldan gelip, kullanması mümkün ve helal olan öz malı demektir. Vakıf…