Hadis Alimlerinin Gayeleri

Hadîs âlimlerinin gâyeleri: Âlimler, muhaddislerin eserlerini çeşitli maksadlarla yazdıklarını bildirmişlerdir. Bazı hadîs âlimleri, sâdece hadîs-i şerîflerinin lafzının hıfzı ve bu hadîslerden hüküm çıkarmak maksadıyla hadîs-i şerîfleri tedvîn etmişler, derleyip toplamışlardır. Bu yolu seçen âlimler, Abdüllah bin Mûsâ ed-Dabbî, Ebû Dâvüd Teyâlisî, Ahmed bin Hanbel ve benzeri zâtlardır. Bu zâtlar râvîlerin müsnedlerinden hadîs-i şerîfleri ortaya çıkarıp,…

Hadis-i Şerif İlmine Dair Kaideler

Hadîs-i şerîf ilmine dâir mühim kâide: Ehl-i hadîs ıstılâhında (Sahîh) lafzı mutlak olarak zikredilirse, bundan murâd, (Câmi’i Sahîh-i Buhârî)dir. (Sahîhayn) lafzı zikrolunursa, ondan murâd, (Sahîh-i Buhârî) ve (Sahîh-i Müslim)dir. (Sıhâh) lafzı zikrolunur ise, ondan murâd, (Sıhâh-ı Sitte) yanî meşhûr Kütüb-i sitte kasdedilir. Bunlardan başkası müellifinin ismi ile kayıtlı olarak zikredilip, mutlak olarak zikredilmez. (Sahîh-i ibni…

İlm- Mev’ıze

Yirmiyedinci Bölüm İLM-İ MEV’IZE İlm-i mev’ıze, hadîs-i şerîf ilminin kollarındandır. (Mev’ıze: Bir kimsenin kalbini yumuşatacak, sevâb ve azâba dâir sözleri hâtırlatmak, yanî nasîhat etmek [öğüt vermek] manâsınadır.) Bu ilm, yasaklardan sakınmaya ve emrlere uymaya sebeb olan şeylerden bahs eder. Bu ilmin temelleri, sâlih amel ve güzel ahlâk sâhibi olan âbidlerin, sâlihlerin, evliyânın, zâhidlerin, ilmi ile…

İlm-i Tasavvuf

Yirmisekizinci Bölüm İLM-İ TASAVVUF İlm-i tasavvuf, kemâl sâhiplerinin [Evliyânın] saâdet ve kemâl mertebelerinde ilerlemesinden ve bu mertebelerde kemâl ehline ârız olan şeylerden bahseder. Fakat bunları hakkıyla anlatmak mümkün değildir. Çünki kelimeler, herkesin anlayabileceği manâlar için konmuştur. Tasavvuf ehlinin, bedenî kuvvetlerden sıyrılıp, gaybet hâlinde idrâk ettikleri manâlar anlaşılamaz. Bu manâlar ancak bazı lafızlarla ifâde edilmeye çalışılır.…

Dualar ve Virdler İlmi

Yirmidokuzuncu Bölüm İLM-İ ED’IYE VE EVRÂD (DÜÂLAR VE VİRDLER İLMİ) Bu ilim, ed’ıye-i me’sûrenin yanî Selef-i sâlihînden nakil ve rivâyet olunan duâların ve meşhûr virdlerin doğru olarak rivâyetlerinden, hâssalarından, kaç defa okunacağından, okunacakları vakitlerden ve şartlarından bahseder. (Ed’ıye; düânın çoğuludur. Yanî duâlar demekdir. Düâ, Allahü teâlâya yalvarma ma’nâsına olup, yalvarıp yakararak, Allahü teâlâdan hayır ve…

Rüya Tabiri İlmi

Otuzuncu Bölüm İLM-İ TA’BÎR-İ RÜ’YÂ İlm-i ta’bîr-i rü’yâ, nefse âit hayâller ile gayba âit şeyler arasındaki münâsebetten bahseder. Önce nefse âit hayâllerden gayba âit şeylere intikâl olunur. Bu intikâl ile insan yâ kendine âit hâlleri veyâ kendi dışında vukû’ bulan şeyleri anlar. Bu ilmin faydası, yâ sevindirici, hayırlı bir haber, yâ da korkutarak sakındırmaktır. Ma’lûm…

İlm-i Kelam

(Kelâm), nahv âlimlerine göre, tam isnâd ile 2 kelimeyi içinde bulunduran cümleye denir. “Zeyd ayakdadır” cümlesi bu ta’rîfe misâldir. İsnâd, ayakta olmak fiilini Zeyd üzerine hüküm ve nisbet etmektir. Bu husûs nahv kitâblarında geniş olarak açıklanmıştır. (Kelâm), akâid âlimlerine göre, islâm esâsları üzere Allahü teâlânın zâtından ve sıfatlarından, mebde’ ve meâd [başlangıç ve son] bakımından…

İlm-i Usul-i Fıkh

Otuzikinci Bölüm İLM-İ USÛL-İ FIKH (Usûl), asl kelimesinin çoğuludur. (Asl), bir şeyin dibi, kökü manâsınadır. Kendisine tercîh edilene nisbetle tercîh edilen şeye de asl denir. Cüz’iyyâtına şâmil ve muvâfık olan kanûn ve kâideye asl denir. Medlûle nisbetle delîle asl denir. (Asl), başka bir şeyin kendisi üzerine binâ edildiği şey diye de ta’rîf edilmiştir. (Asl), kendisine…

İlm-i Fıkh

İLM-İ FIKH (Fıkh), lügatda birşeyi bilmek manâsınadır. Usûl-i fıkh âlimlerinin ıstılâhında, tafsîlî delîllerden çıkarılan ahkâm-ı şer’ıyyeyi fer’ıyyeyi bilmek manâsınadır. Fıkıh âlimlerine göre ise, fer’î meseleleri hıfz etmektir. Ehl-i hakîkate göre, ilim ile amel arasını birleştirmek, ilim ile amel etmektir. Fıkıh ilminin mevzû’u; mükellefin işidir. Fıkıh ilminin gâyesi; dünyâ ve âhıret se’âdetine kavuşmaktır. Fıkh ilmi, (Kitâb),…

Hanefi Mezhebinin Meşhur Alimleri

HANEFÎ MEZHEBİNİN MEŞHÛR ÂLİMLERİ Ma’lûm olduğu üzere, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden ilim öğrenen büyük âlimler, sayısızdır. Bu âlimlerden islâm âleminde meşhûr olanları 730’dan fazladır. Bu zâtların çalışmalarından ve ictihâdlarından bütün dünyâ müstefîd olmuştur [istifâde etmiştir]. Bu âlimlerin en meşhûrlarından teberrüken bahsedilecektir. Hanefî mezhebinin meşhûr âlimlerinden bir büyük zât, Abdullah bin Mubârek…