10. Mektup (Peygambere Tabi olmak)

En büyük saadet, iki cihanın en üstün insanı olan Muhammed aleyhisselâma tabi olmaktır. Cehennem azabından kurtulmak için, Allahü teâlânın seçtiği, sevdiği insanların reisine uymak lazımdır. Cennet nimetlerine kavuşmak, Ona tabi olanlara mahsustur. Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için, Ona tabi olmak şarttır. Ona uymayanların [mesela, namaz kılmayanların ve avret mahalli açık olarak başkalarının yanına çıkanların] tevbeleri,…

230. Mektup (Tasavvuf Yolu Hakkında)

Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 230. mektubudur. (Tasavvuf), seyr ve sülûk demektir. Seyr ve sülûktan ve riyâzet çekmekten ve mücâhede yapmaktan maksat, mahluklara olan meyli, muhabbeti yok etmektir ve kulluk yapmayı öğrenmektir ve insanın,…

202. Mektup (Bazı Nasihatler)

Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 202. mektubudur. Bu kısa ömrü çok kıymetli şeylerde kullanınız! Geceleri ibâdet yapmayı ve seher vakitlerinde ağlamayı elden kaçırmayınız! Karanlık geceleri, Kurân-ı Kerîm okumakla, duâ ve istiğfar ve Onun ismini…

197. Mektup (Rabıta Hakkında)

Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 197. mektubudur. Kıymetli kardeşim Muhammed Sücâdil! Mânevî nisbet [yâni bir Velîye muhabbet], kuvvetli olursa, ondan gelen feyizleri almakta sohbetin ve uzakta olmanın farkı olmaz. Allahü teâlâ, enfüste [insanda] ve…

127. Mektup (Vücud Mertebelerine Dair)

Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 127. mektubudur. Mümkünün, yâni mahlukların aslı, esâsı ademdir, yokluktur. Kemâlât-ı vücudînin, yâni hakiki mevcûdun kemâlâtının aksleri, görünmeleri ile var zan olunmaktadır. [Bütün mevcûdat, aynada, sinema perdesinde ve televizyon levhasında…

72. Mektup (Bela Ve Musibetlere Sabır)

Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 72. mektubudur. İnsana gelen marazlar, elemler, takdir-i ilâhî ile gelmektedir. Râzı olmak lâzımdır. İbadetlere devam, elemlere, hastalıklara sabredilmelidir. Allahü teâlânın kereminden âfiyet beklemelidir. Mahluklardan bir şey beklememeli, her şeyin…

34. Mektup (Kabir Hayatı Hakkında)

Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 34. mektubudur. Dünya hayatında his ve hareket vardır. Kabir hayatında yalnız his vardır. Harekete ihtiyaç yoktur. Dünya ve ahiret hayatlarında ise hem his hem de hareket lâzımdır.

33. Mektup (Rabıta Hakkında)

Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının I. cildinin 33. mektubudur. Biliniz ki saadete kavuşmak için, bir Velîye mânevî bağ ile bağlanmak lâzımdır. Bu da, onun, Allahü teâlânın sevgili kulu olduğuna inanmak ve onu sevmektir. [Allahü teâlânın nimetlerini,…

Zeyd bin Hârise    

Zeyd bin Hârise çocuk yaşlarında iken, annesi Su’da ile birlikte akrabâlarını ziyârete gitmişti. Bu sırada başka bir kabîlenin baskınına uğradılar. Zeyd’i esir aldılar. Mekke’ye Sûk-ı Ukâz denilen panayıra getirip satılığa çıkardılar. Hazreti Hadîce’nin yeğeni Hâkim bin Hizâm, Zeyd’i 400 dirheme satın aldı. Hâkim bin Hizam da, Zeyd bin Hârise’yi halası Hazreti Hadîce’ye, o da Peygamber…

Kâbe Hakemliği

Resûlullah efendimiz 35 yaşında bulunduğu sırada, Kâbe hakemliği yaptı. O zaman, yağmur ve seller Kâbe’nin duvarlarını iyice yıpratmıştı. Ayrıca çıkan bir yangın, Kâbe’yi tahrib etmişti. Binayı yeniden yapmak lâzımdı. Bunun üzerine Kureyş kabîlesi, Kâbe’yi İbrahim aleyhisselâmın yaptığı temele kadar yıkıp, yeniden yapmaya başladı. Her kabîleye bir bölümünü vererek duvarları yükselttiler. Bu işin büyük bir şeref…