Ezân-ı Muhammedî

Mescid-i Nebî inşâ edildikten sonra, namaz vakitlerinde, vaktin girdiğini belirtecek ve müslümanları câmiye dâvet edecek bir usûl yoktu. Sâdece; “Essalâtü Câmi’a” denilirdi. Resûlullah efendimiz, bir gün Eshâbıyla istişare ederek, namaz vakitlerinde, mü’minlerin câmiye nasıl dâvet edilmesi gerektiğini sordular. Kimisi, namaz vakitlerini bildirmek için, Nasârâ gibi, nâkûs yâni çan çalalım; kimisi, Yahudiler gibi boru çalınsın dediler.…

Hazreti Âişe ile Evlenmesi

Server-i âlem sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz ile Hazreti Ebû Bekr, hicret ettiklerinde çocuklarını Mekke’de bırakmışlardı. Hazreti Hadîce vâlidemizin vefâtından bir sene sonra Hazreti Âişe ile Mekke’de nişanlanmışlardı. İmâm-ı Buhârî’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfde, Hazreti Âişe buyurdu ki; Resûlullah efendimiz bana; “Ey Âişe! Sen, bana iki kere rüyamda gösterilmiştin. Galiba ben, yeşil ipekli bir kumaş…

Mektubattaki Hendese misali

Sual: Aşağıda gösterilen İmam-ı Rabbani hazretlerine ait ifadeyi  Taha Akyol “Bilim ve Yanılgı” kitabında tenkit ediyor. Bu söz doğru mudur? Doğru ise nasıl anlamak gerekir? “Onların akla dayanan, düzgün ilimlerinden biri geometridir ki, ne dünya saadetine ne de ebedi kurtuluşa faidesi yoktur. Bir üçgenin üç iç açısının toplamı iki dik açıya  (180 dereceye)  eşittir demek…

Kaza Borcunu Başkası Kılabilir Mi?

Sual: Necip Fazıl’ın vasiyetinde bahsettiği bir husus var: Herkes arkamdan Necip Fazıl’ın kaza borcuna karşılık beş vakit namaz kılsın ve oruç tutsun. Böyle bir şeyin dinimizde yeri var mıdır? Cevap: İbâdetler 3’e ayrılır: Birincisi, yalnız mal ile yapılır. Zekât, sadaka böyledir. İkincisi, hem mal ile ve hem beden ile yapılır. Hac ve cihâd böyledir. Üçüncüsü,…

Peygamberimiz Nasıl Namaz Kılardı?

Sual: Bildiğimiz dört hak mezhep konusunda şunu öğrenmek istiyorum. Peygamber Efendimiz nasıl namaz kılardı? Yani hangi mezhep Peygamber efendimizin namaz kılma şeklini uyguluyor? Her yerde duyuyoruz ki hak tekdir. O zaman dört mezhep birden nasıl hak oluyor? Cevap: Hazret-i Peygamberin nasıl namaz kıldığını, Eshab-ı kiram, yani Hazret-i Peygamber’in arkadaşları bildirmişlerdir. Hazret-i Peygamber, benim namaz kıldığım…

Eshâb-ı Kirâmın Eğitimi

Fahr-i kâinat sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz, Eshâb-ı kirâmını yetiştirmek, olgunlaştırmak için, Mescid-i Nebî’de eşi benzeri bulunmayan sohbetler eder, Allahü teâlânın kendisine ihsan ettiği feyz ve bereketleri, onların kalblerine akıtırdı. Peygamber efendimizin sohbetine katılmak şerefine nail olanlar, daha ilk sohbette kalblerinde büyük bir değişiklik hisseder ve pek yüksek ilâhî mârifetlere kavuşurlardı. Bu sohbetlerin bereketiyle Eshâb-ı…

Eshâb-ı Suffe

Peygamber efendimiz, Mescid-i Nebî’nin kuzey duvarına hurma dallarıyla bir gölgelik yaptırdı. Burada Mekke’den hicret eden, malı-mülkü bulunmayan bekâr sahâbîlerin yatıp kalkmalarını emir buyurdu. Sayıları on ile dört yüz arasında değişen bu sahâbîler, Resûlullah efendimizin yanlarından hiç ayrılmaz ve sohbetlerinden hiç geri kalmazdı. Gece-gündüz Kur’ân-ı kerîm okurlar, ilim öğrenirler, hadîs-i şerîfleri hıfz ederlerdi. Günlerinin çoğunu oruç…

Cibrîl Hadîsi

Resûlullah efendimiz, Eshâbına, dînimizin emir ve yasaklarını inceden inceye anlatıyor, öğretiyorlardı, îmânın, İslâm’ın şartları, namaz, oruç, hac, zekâta âit bütün hükümler; âyet-i kerîmelerin tefsîrleri; haram ve helâl olan yiyecekler, giyecekler; yemin, adak, keffâretler, alış-veriş bilgileri; yeme-içme, giyinme, görüşme-konuşma, selâmlaşma âdâbı, komşuluk, akrabâlık ve dostluk münâsebetleri; evlenme, nafaka, verâset ve mîras hükümleri; dâvalar, cezalar, anlaşma ve…

Selmân-ı Fârisî’nin Müslüman Olması  

Gün geçtikçe İslâm’ın nûru yayılmaya, Resûlullah efendimizin mübârek ismi işitilince kalblerde yer tutmaya başladı. O’nun gelmesini hasretle bekleyen ilim ehli kimseler, arayış içinde ve heyecanla Medîne’ye koşarak, îmân etmekle şerefleniyorlardı. Bunlardan birisi de Selmân-ı Fârisî hazretleri idi. O, müslüman olmasını şöyle anlatmıştır: “Ben Fâris’in (İran), İsfehan şehrinin Cey köyündenim. Babam köyün en zengini olup, arazimiz…

Peygamberimizin Kurân-ı Kerim Okuyuşu

Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Kur’ân-ı kerîmi öyle güzel, öyle tatlı ve te’sirli okurdu ki, O’nu dinleyen gayr-i müslimler de hayran kalırlardı. O’nu dinleyerek müslüman olanların sayısı çoktu. Hazreti Berâ bin Âzib anlattı ki: “Bir yatsı namazından sonra Resûlullah efendimizi, Tîn sûresini okurken dinlemiştim, öyle güzel okuyordu ki, sesi ve okuyuşu O’ndan daha mükemmel…