Zina Edenle Ancak Zina Eden Mi Evlenebilir?

Sual: “Zina edenler, ancak zina edenlerle veya müşriklerle evlenebilir” mealinde bir âyet-i kerime vardır. Bunu nasıl anlamalıdır? Cevap: Nur suresinin bu 3. âyet-i kerimesinin hükmü, aynı surenin “İçinizden bekârları evlendirin” mealindeki 32. âyet-i kerimesi ile mensuhdur, nesh edilmiştir (hükmü kaldırılmıştır). Said bin Müseyyeb böyle buyurdu. Ulemanın ekserisi de bu görüştedir. İbni Ömer, Salim, Câbir bin…

Düşünerek Şehvetlenmek Caiz Mi?

Sual: Yabancı bir kadını düşünüp şehvetlenmek câiz midir? Cevap: Bu hususta Şâfiî mezhebindeki bazı âlimler “Helâl olmayana bakmak haram olduğu gibi, onu düşünmek de haramdır” demişlerdir. Çünkü Cenab-ı Hak «Allah’ın bazınızı diğerinin üzerine üstün kıldığı şeyleri temenni etmeyiniz» buyurmuştur. Âyet-i kerime bakmayı olduğu gibi, temenniyi de men etmiştir. İbnü’l-Hâc el-Mâlikî şöyle dedi: «Böyle bir düşünce…

Vacip Ve Adak Kurban Birlikte Kesilebilir Mi?

Sual: Bir hoca İbn Âbidîn’den delil getirerek sığırdaki vâcib kurban ile adak kurbanının bir araya gelmeyeceğini söyledi. Sığırın yedide bir hissesine adak katılabilir mi? Cevap: Ortakların hepsi kurbet kasdetmişse katılır. Biri Hıristiyan veya köle ise, yahud et için kesiyorsa olmaz. (İbn Âbidîn.) 1-İbn Âbidîn’de diyor ki: “Kurban hepsinin üzerine vacib olsa veya bazısının üzerine vacib…

Hucec-i Kat’iyye Kitabı

İşbu Hucec-i Kat’iye kitabı, aynı ismi taşıyan Arapça kitabın tercümesidir. Yemenli Abdullah bin Sebe ismindeki bir yahudi, İslamiyeti öğrenmek isteyen gençleri aldatmak için, müslüman olduğunu bildirmektedir. [HUCEC-İ KAT’İYE kitabı Bağdatlı Ebülberekat Abdullah Süveydi “rahmetullâhi aleyh” tarafından Arabî diliyle yazılmıştır. 1905’de Mısır’da basılmış, 1980’de İstanbul’da ofset baskısı yapılmıştır. Allame Abdullah Süveydi tarafından yapılan Türkçe tercümesi, 1908’de…

24. Mektup

Bu mektup, molla Murad-ı Keşmi’ye yazılmıştır. Ashâb-ı kiramın büyüklüğünü ve birbirleri ile seviştiklerini bildirmektedir. Allahü teâlâ, Feth sûresinin sonunda, (Muhammed “aleyhisselâm”, Allahü teâlânın insanlara gönderdiği peygamberidir. Onunla birlikte olanlar, kâfirlere karşı çok şiddetlidirler. Birbirlerine karşı pek merhametlidirler) buyuruyor. Bu âyet-i kerime uzun olup sonunda, (Kâfirlerin onlara gayz etmeleri için…) buyurulmaktadır. Allahü teâlâ, Ashâb-ı kiramı, birbirlerini…

Ebû Zerri’l-Gıfârî’nin Müslüman Olması

İnsanlar, birer-ikişer hidâyete kavuşuyor ve İslâm’ın nuru Mekke dışında da yayılarak âlemi aydınlatmaya başlıyordu. İslâm’ın doğuş haberi ve yayılışı karşısında, müşrikler engelleme yollarına baş vuruyorlardı. Nihâyet bu haber, Benî Gıfâr kabîlesine de ulaştı. Ebû Zerri’l-Gfârî bu haberi işitir işitmez kardeşi Üneys’i Mekke’ye gönderip, durumu araştırmasını istedi. Üneys, Mekke’ye gidip, Peygamber efendimizin meclisinde bulundu. Hayran kalarak…

252. Mektup

Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”nın, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının III. cildinin 252. mektubudur. Veliden her an yayılan feyiz, nur, herkese istidadı kadar gelir. İstidad, Ehl-i sünnet itikadında olmak, bidatlardan sakınmak ve ahkâm-ı İslamiyeye uymaktır. İstidadı çok olana çok feyiz gelir.…

168. Mektup

Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”nın, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının III. cildinin 168. mektubudur. Allahü teâlânın feyiz göndermesinde, kesinti, durmak yoktur. Feyizleri, bereketleri, nurları, devamlı olarak göndermektedir. [Maddi hayat için lazım olan kudreti, enerjiyi, güneşten gönderiyor. Manevi hayata lazım olan feyizleri,…

156. Mektup

Bu Mektup büyük İslam alimi, II. bin senenin müceddidi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârukî’nin oğlu Muhammed Mâ’sûm “rahime-hullahü teâlâ”nın, 3 cilt olan, fârisî (Mektûbât) kitabının III. cildinin 156. mektubudur. Yazıklar olsun, ömür geçti. Bir hayırlı iş yapmadım. Dünyanın vefasız, yalancı olduğu, şimdi anlaşıldı. Hayatı, hayal oldu. Fitneleri, dertleri bitmedi. Ahbap, arkadaşlar, öldüler, gittiler. Bu halleri görüp…