I. Mahmud’un Diri Diri Gömüldüğü Doğru Mu?

Sual: Sultan I. Mahmud’un diri diri gömüldüğü doğru mudur? Cevap: Sultan I. Mahmud, 1754 senesinde hasta hasta çıktığı Cuma namazı dönüşü attan düşerek komaya girmiş ve iki seneden beri devam eden hastalıktan vefat etmiştir. Eminönü’nde büyükvalidesi Hadice Terhan Valide Sultan türbesine defnolunmuştur. Güya başında Kur’an-ı kerim okuyan hafız, gece mezardan sesler geldiğini işitmiş; hemen koşarak…

Mektubat’a Dair Sualler

Sual: İmam Rabbânî hazretleri Mektubat’ta “sohbetin edeplerini titizlikle gözetiniz ki, faidelenebilesiniz” diyor. Sohbetin edepleri nelerdir? Meselâ hiç sual sormamak bir edep midir? Cevap: Burada kasdedilen mürşid-i kâmillerin sohbetindeki edebdir. Şimdi böyle bir sohbet bulmak neredeyse imkânsızdır. Ama Allah rızâsı için bir araya gelip, dinden imandan bahsetmek, vaktiyle yaşamış mürşid-i kâmilleri anmak, onların sözlerini söylemek, hayatlarından…

Tanzimat Devrine Dair

Sual: Tanzimat Fermanı, Müslümanlarla gayrı müslimler arasındaki farkı kaldırıp, onlara şeriatın vermediği hakları verdiği için Osmanlı Devleti’nin sonunu getirmiş değil midir? Cevap: Tanzimat Fermanı, gerek Marksistler, gerek İslamcılar ve gerekse Milliyetçiler tarafından taviz verilmek olarak lanse edilmektedir. Bu, mübalağalı bir telakkidir. Müslümanlarla gayrı müslimler arasında zaten kanun önünde bir fark yoktur. Onlara şer’î hukukun vermediği…

Osmanlı Sarayında Kaçgöç Var Mıydı?

Sual: Sabiha Sultan, Suat Hayri Ürgüplü’ye hatıralarını anlatırken, “Biz o zaman sarayda kaçgöç nedir bilmezdik, başımız açık gezerdik; dışarı çıkarken kapanırdık” diyor. Sarayda kaçgöçün bitmesi ne zaman başlamıştır? Cevap: Sürgüne kadar hanedan eski ananeler çerçevesinde yaşamıştır. Dışarıya her zaman örtülü çıkmışlardır; erkeklere karışmamışlardır. İslâmiyete göre bir kadının yanına çıkabileceği erkekler bellidir. Bunların yanına çıkarken örtünmesi…

Tefsir Ve Hadis Kitapları

Bu mektup, râsih ilimli, hakiki din alimi, Seyyid Abdülhakîm Efendi’nin “rahmetullâhi aleyh” bir mektuba cevabı olup tefsiri ve hadis-i şerifleri bildirmekte, din âlimlerini medh eylemektedir: Efendim, Kıymetli mektubunuzun başında, din âlimlerinin, müslümanların öğrenmesi lazım olan bilgilere Ulûm-i İslâmiyye denir, dediklerini yazıyorsunuz. İslam dininin emrettiği bu bilgileri, Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” 2’ye ayırmış, (El-ilmü ilman,…

Ben Neyim, Hem Neyim Var?

Bu bahçede benim için, ne gül, ne lale var, bu pazarda ne alış veriş, ne de para var, ne kudret ve tasarruf ve ne mal, ne de mülk var, ne dert, ne zevk ve ne de merhem, ve ne yare var, bu dünyada bilseydim, ben neyim, hem neyim var? Vücut, lütf-i ilâhî, hayat, rahmet-i Kerim!…

İslamiyette Ticaret

Aşağıdaki yazı, Rıyadu’n-nasıhin kitabından tercüme edildi: Kesb, helal mal kazanmak demektir. Bütün ibâdetlerin kabul olması, helal lokmaya bağlıdır. Hadis alimi Ahmed bin Abdullah İsfehani, Hilyetü’l-evliyâ kitabında diyor ki “Büyüklerden çoğu buyurdu ki ibâdetler 10 kısımdır: 9 kısmı helal kazanmaktır. 1 kısmı da bildiğimiz bütün ibâdetlerdir”. O hâlde, müminler helal kazanmaya çalışmalıdır. Haramdan ve şüphelilerden kaçınmalıdır.…

Sünnetler Yerine Kaza Kılınır Mı?

Sual: Sünnetler yerine kazâ kılınabilir mi? Cevap: Klasik Hanefî fıkıh kaynaklarında, “Kazâ kılmak nâfile kılmaktan evlâdır. Ancak, beş vakit namazın revâtib sünnetleri ile duhâ, evvâbin gibi namazları kazâ değil, sünnet niyetiyle kılmak evlâdır” diyor. Görülüyor ki, nâfileler yerine kazâ kılmak câizdir. Mesele evlâ olup olmama meselesidir. Bu sebeple “kılınmaz” sözü yanlıştır. Bazı ulemâ, özür ile…

Münacaat

Gel ey Dai, hemen başla duaya, elin aç bargah-i kibriyaya. Nice zamanların ah boşuna geçti, yaptıkların hep maziye karıştı. Şimdiden sonra insafa gel bari, tövbe et, yalvar da, affede Bari. Kalbimden söyledim (Estağfirullah), rücu ettim dedim (Tübtü ilallah). Olup nadim elim çektim hevadan, pak ettim kalbimi hubb-i sivadan. Hevay-i nefse ve şeytana uydum, hata ettim…

Bir Tasavvuf Mütehassısının Mektubu

BİR TASAVVUF MÜTEHÂSSISININ MEKTÛBU (Seyyid Abdülhakim Arvasi “rahmetullahi aleyh”) Tasavvuf, kalbi saf yapmak, temizlemek demektir. Bu da, zikr-i ilâhî ile olur. Bütün insanların saadet-i ebediyyeye, yani dünya ve ahiret iyiliklerine kavuşması, hakiki sâhibimiz olan Allahü teâlânın ismini çok zikretmekle hâsıl olur. Şu kadar var ki zikri, bir veliden veyâhut onun izin verdiği, ahkâm-ı İslamiyyenin ve…